Mutlu Hesapçı
‘Denize + 1 Nefes’ projesine Mercan Dede de nefes verdi!
Tam 55 yıl önce bu topraklarda Anadolu’da kurulan bir şirket, Anadolu’dan doğuşunu unutmuyor ve Anadolu’dan aldıklarını, sosyal sorumluluk projeleri başta olmak üzere hayatın her alanda bu topraklara geri vermeye devam ediyor.
“Başarıya değer katacak projeleri devam ettiriyoruz”
Anadolu Efes CEO’su Onur Altürk, başarılarını sadece rakamlar üzerinden değil, içinde bulunduğumuz ülkeye, ekosisteme, çevreye daha fazla değer katacak projeler üzerinden farklı konumlandırıyor. Bu projelerden biri de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan mercanları korumak ve farkındalık yaratmak amacıyla Deniz Yaşamını Koruma Derneği ile başlattıkları “Denize +1 Nefes” projesi. Denize +1 Nefes’in ilk fazında dalgıçlar, doğal yaşamından kopmuş ve zarar görmüş mercanları Marmara Denizi’ndeki Tavşan Adası’nda bir bölgeye nakletti ve yeni mercan bahçeleri oluşturdu. Projenin ikinci fazında, nakledilen mercanların gelişimi ve yarattığı etkinin 7/24 canlı izlenebilmesi ve kayıt altına alınması için denizin altına kamera sistemi kuruldu. Projenin üçüncü fazında ise, her projede göremeyeceğiniz çok değerli bir isim Mercan Dede var. Mercan Dede “bu projede ben de varım” dedi ‘Mercanların Senfonisi’ eserini hayata geçirdi.
Mercan Dede’den ‘Mercanların Senfonisi’
Mercan Dede’nin Marmara Denizi’ndeki biyoçeşitliliğin sesinden ilham alarak hayat verdiği “Mercanların Senfonisi” eseri eşliğinde buluşmamız tarihin kucağında Mimar Sinan’ın ünlü eseri Zeyrek Çinili Hamam’ında oldu. Mercan Dede kurumsal çok az projeye katılan biri olduğunu açıklayarak ancak benim görüşüme, bakışıma ve beni yansıtan projelere destek verdiğini söyledi ve bu anlamda Denize +1 Nefes projesinin bir parçası olmaktan büyük mutluluk ve onur duyduğunu belirtti.
“Bu projede olmak başlı başına insana feyz veren bir şey”
“Dünyada bir söz var; bu değişimlerin hepsi siyasi, politik, ekonomik, çevresel her şey olabilir, bu aslında bir avuç kendini inandığı bir amaca adamış insanlar tarafından yapılır. Bu projeye kendini adamış sevgili dostum Volkan Narcı, Anadolu Efes Ceo’su Onur Altürk, Anadolu Efes Kurumsal İletişim ve İlişkiler Direktörü Selda Susal ve ekipleriyle bir arada olmak başlı başına insana feyz veren bir şey. Anadolu Efes’i böyle bir proje için gönülden kutluyorum. Biz daha ziyade müzikle konuşuyoruz, dinlediğimizde, su altı seslerini duymaya başladığımızda gerçekten orada bir senfoni var. Keşke oraya, su altı dünyasına hep birlikte inebilsek. Hatta oksijen tüplerini bile durdurabilsek orada muazzam bir ses var. Müzik için seçtiğimiz, doğal sesler üzerine getirdiğimiz saz ise Balaban, bu sazı çalabilmek için nefes vermeniz, üfleyebilmeniz gerekiyor. Aslında o sazın çalınabilmesinin sebebi suyun altında gördüğümüz sular ve o mercanlar. Orada ilginç bir ilişki var. ”
“Suyun şifalandırıcı etkisi altındayım”
Mercan Dede su ile ilişkisinin nasıl başladığına dair soruma ise şöyle cevap verdi; “Bursa evlerinde evin bahçesinde bir havuz olurdu, hep bir su sesi vardı ve o suyun sesiyle büyüdüm. Su sesinin sakinleştirici gücünü hissetim ki bu şaman geleneğinden gelen ve tedavinin içerisinde de kullanılan bir yöntem. Ses ve müzikle tedavi tarih boyunca var. Benim su ile ilişkim bu şekilde başladı. Şifa boyutunun ilk adımı bu oldu. Kanada’da adada yaşıyorum orada da suyun şifalandırıcı etkisi altındayım. Suyun buz olmuş halinden tutun da çözülme haline kadar geçen bir sürü evreleri var. Kanada da suyun sürekli değişim hali var. Mevlana’nın söylediği o, her gün bir yerden bir yere göç etmek ne güzel; fiziki olarak göç etmek değil o da, o değişim hali onun bir parçası, su onu kendi içerisinde yapan bir şey. Keşke hayatımızda da en azından manevi olarak o değişim gücüne sahip olabilsek, biz genelde bir kaba girip o kapta hayatı tüketen insanlarız. Suyun o değişim hali, o boyutu benim çok dikkatimi çekiyor. Yıllar önce yaptığım ‘Su’ albümüm de bunun bir yansıması aslında”