Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

Pandemiden Arp Üretimi Çıktı!

Yaklaşık bir ay önce belirlenen arkadaşım Atakan Metin’in davetiyle takvimime not aldığım Bilecik gezisi için yola çıktım. Atakan’ı çok uzun süredir tanıyorum ve basın danışmanlığı-pr işlerini çok iyi biliyorum ve onun davetlerine hayır diyemem zaten! Ama bizi öyle bir hikâyenin içine bıraktı ki bu kadarını gerçekten tahmin edemezdim. Öyle ilham verici bir hikâye ki bu; bir kadın ve bir erkeğin birbirini nasıl yükselttiği ve tamamladığı üzerine bir başarı hikâyesi bu… Kadın arp sanatçısı, adam progresif metal müzik yapan ama aynı zamanda el becerisi olan, yazılımcı bir mühendis. Sanat adı altında buluşuyorlar ve birbirlerinin yol arkadaşı oluyorlar ve sonra hikâye başlıyor zaten! Arp sanatçısı Zeynep Öykü ve arp üreticisi-müzisyen- yazılımcı Ali Öztürk’ün hikâyesi ile sizleri baş başa bırakıyorum.

k.jpg

Arp çalmaya ne zaman başladınız ve arp enstrümanını çalmaya nasıl karar verdiniz?

Zeynep Öykü; Arp çalmaya 13 yaşında başladım ve ilginç bir tesadüfle gerçekleşti. Cambridge'de resim eğitimi aldığım dönemde bir müzik mağazasının vitrininde arpı gördüm. İlk kez karşılaştığım bir enstrümandı ve bu karşılaşma bende arp çalma isteğini uyandırdı. O an, arpı hemen satın aldım ve kendi kendime çalmaya çalıştım. O gün o vitrinde o arpı görmeseydim hayatım bambaşka ilerleyecekti. Daha sonra da Türkiye'de uygun eğitim bulamayıp yurt dışında eğitim almaya karar verdim; Kaliforniya’da doğaçlama müzik üzerine çalışan arpist Susan Allen ile arpa daha farklı bir açıdan bakmaya başladım. Klasik arp dünyasında ise yine bu türün en büyük isimleri, Fransa’da Isabelle Perrin, Marie Pierre Langlamet, Sylvain Blassel, Hollanda’da Erika Waardenburg, Ernestine Stoop ve Saskia Kingma, ve caz arpisti Rosetty de Ruiter ile çalıştım. Arp çalışmalarımın dışında Middlesex University’den ses mühendisliği alanında eğitim de aldım. Eğitimlerimi tamamladıktan sonra Türkiye’ye döndüm ve ülkemde arpı görünür kılmaya adadım kendimi.

‘Anatolian Harps’ diye bir atölye kurduk ve arp üretiyoruz.

Arpı görünür kılmak için neler yapıyorsunuz?

Zeynep Öykü; Öncelikle yaşı kaç olursa olsun herkesin arp çalabileceğini düşünüyorum. Ve bu noktada arp eğitimleri veriyorum. Çocuklardan orta yaşlı insanlara hatta yaşlı diyebileceğimiz kişilerle çalışıyorum. Aynı zamanda konserlerim ve müzik projelerim de devam ediyor. En önemlisi de eşim yazılımcı ve müzisyen Ali Öztürk ile arp üretmeye başladık ve bu arpı yaygınlaştırmak, ulaşılabilir kılmak adına yaptığımız bu iş Türkiye’de örneği olmayan bir proje, Bilecik Gölpazarı’nda ‘Anatolian Harps’ diye bir atölye kurduk ve arp üretiyoruz.

kt.jpg

“3 saat sonra eve geldiğimde arpın tasarımı hazırdı.”

Arp üretme fikri nasıl çıktı ve bunu nasıl başardınız?

Zeynep Öykü; Arpın tamir ve bakımını zaten yapıyorduk. Pandemide ise ilk kez gümrüklerin kapanmasıyla arpın Türkiye'ye gelmesi çok daha zor hale geldi, ithalat yavaşladı, döviz çok arttı. Buna karşılık online ders seçeneği oluştuğu için arp çalmak isteyen sayısı hiç olmadığı kadar arttı. Talebe karşılık verememeye ve öğrencilere arp yetiştirememeye başladım. Arpın zaten tamir ve bakımını da yaptığımız için de Ali ile ‘Neden üretmeyelim’ dedik. Çünkü Ali ile tanıştığımızda birlikte ilk yaptığımız şeylerden biri benim ders yaptığım arpı tamir etmek oldu. Ali daha önce zaten gitar yapıyordu, çalıyordu aynı zamanda yazılımcı kendisi. ‘Yapalım’ dedi ‘Tamam’ dedim. 3 saat sonra eve geldiğimde arpın tasarımı hazırdı.

Ali Öztürk; Yazılım alanında teknik bilgiye ve gitar yapımı konusunda tecrübeye sahiptim. 3D modelleme konusunda çok iyi değildim ama kafa yordum ve Zeynep ile konuşmamızın ardından üç saat içinde 3D modelleme öğrenip arp tasarımını yapmayı başardım diyebilirim. Modellemenin ardından İstanbul’daki evimizin bir odasında küçük bir atölye kurduk ve Zeynep’in Amerika’daki arp ustasını görüntülü arayarak her detayı sorduk, kendisinden eğitim aldık. İlk ürettiğimiz arp başarılı bir sonuç verdi. Benim el becerim, mühendislik bilgilerim ve Zeynep’in müzikal bilgisi de eklenince arp hem teknik hem ses kalitesi anlamında başarılı oldu. Aslında pandemiden arp üretimi çıktı diyebiliriz.

“Bu işbirliği ve birliktelik sayesinde olabilen bir şey”

Zor bir şeyi başardınız diyebilir miyiz?

Zeynep Öykü; Evet aslında, çünkü arpta bir ton hesabını şaşırsanız patlıyor. Arpı yaptık da ne olacak? İlk yaptığımız arpın tellerini taktım oldu; patlayacak mı, ne olacak diye beklemiştik. Harika bir ses çıktı o arptan ve hala çok sağlam, aradan 4 yıl geçti. Bir kemanı yanlış yaparsanız ne olabilir sadece ses çıkmaz. Çatlar belki ama arp baya büyük bir ses çıkararak ikiye ayrılıyor ve kendini fırlatıyor. Çünkü öyle güçlü bir basınç var. Buna karşılık çok sağlam yapalım derseniz de ses çıkmaz. Ama arpın patlamak üzere olduğu noktada olması lazım. Çünkü o patlamadan önceki son an, sesin en iyi olduğu an. Dolayısıyla çok iyi bir matematik ve bir mühendislik zekâsı gerektiriyor. Bunu da Ali sayesinde başardık, tabii bu işbirliği ve birliktelik sayesinde olabilen bir şey. Bizim küçük arpımız neredeyse bir orkestra arpına yakın ses çıkarabiliyordu, başarmıştık. Normalde küçük arplardan pek ses çıkmaz. Ve küçük arpımız o kadar gür ki ben onunla tek başına konser verebildim.

“Bizim arpı deneyen herhangi arpist şok geçiriyor gerçekten”

Ali Öztürk; Buraya gelen, bizim arpı deneyen herhangi arpist şok geçiriyor gerçekten. ‘Bu arptan nasıl böyle bir ses çıkıyor’ diye… Çünkü fabrikasyon arplarla arasında gerçekten çok büyük bir ses farkı var. Dünyadaki en iyi arpı biz üretiyoruz demiyorum elbette, elde üreten küçük atölyelerde bu kalitede arplar üretiliyor. Ama gerçekten çok az ustanın yaptığı bir üretim kalitesi bu. Ürettiklerimizi bize ithal gelen, fabrikasyon olan arplarla karşılaştırıyorum ve yan yana koyduğumuzda ses olarak gerçekten onlarla karşılaştırılamaz. Aynı zamanda farklı enstrümanlar da üretiyoruz. Ben gitarist olduğum için gitar da üretiyoruz, perküsyon enstrümanları da… Aslında canımız ne isterse onu üretiyoruz biraz. Böyle inanılmaz bir lüks, şunu çalmak istiyorum dediğimizi üretebiliyoruz.

at.jpg

“Ahşap atölyesi yaptık apartmanın dairesinde mi diyeceğiz?”

Zeynep Öykü; Hatta zorluklarla başladığımız yolculuğun komik anısı da var. İstanbul’daki evi yapım atölyesine dönüştürmek öyle kolay değildi ama avantajımız yanımızda inşaatın olmasıydı. Biz krizi fırsata çevirerek oradaki gürültüyü, evdeki gürültüye yedirerek ilk prototipimizi yaptık. Düşünün apartmandan bir şikâyet gelse ne diyeceğiz? Burada biz şu an enstrüman üretiyoruz, ahşap atölyesi yaptık apartmanın dairesinde mi diyeceğiz? Gece dörtte falan keresteleri eve sokuyorduk. Bütün sermayemizi bu işe yatırdık bildiğiniz deneysel bir şeyin içine girdik. Bu iki buçuk ay sürdü. Başardığımızda anneme biz yaptık dedim; “Çocuk mu” dedi. Aslında bir nevi çocuğumuz oldu ama onun düşündüğü gibi değil. ;)))

“Ben bir nalbur torunuyum”

Ali Bey bu yetenek ve el yatkınlığı nereden geliyor, sizin hikâyeniz ne?

Ben bir nalbur torunuyum, dedem nalbur. 5 yaşındayken falan eski kamyonlar vardır, camları düzdür onlara cam takıp macun çekiyordum ben. El yatkınlığım iyidir, bu tür işleme şeylerle çocukluktan beri uğraşıyorum ve seviyorum da… Ben normalde plaza çalışanı bir yazılımcı olarak sürekli o stresin içinde olduğumdan hafta sonları acaba nasıl kendim eğlenebilirim, ne yapabilirim diye gitar çalmaya ve yapmaya başladım. Aslında progresif metal çalıyorum ama bu atölye işine girdiğimden beri ağaç türlerinin içindeyim. Hobi olarak yapmaya başladığım el becerim pandemi döneminde insanların hobilerinin gelişmesiyle ilerleyen bir hikâyeye dayanıyor. Zeynep’in öğrencilerine arp yetiştirememeye başladı hobi olarak yaptığım şey, bugünlere geldi.

“Ben erken dönem müziği uzmanıyım ve bu benim asıl işim”

Talepler nasıl gelmeye başladı ve arp satışları oldu?

Zeynep Öykü; Ben erken dönem müziği uzmanıyım ve bu benim asıl işim. Tarihi enstrümanların araştırılması, tarihi müziklerin geri getirilmesi ve doğru kaynaklardan öğrenilmesi üzerine uzmanlaştım. Tarihi arpların replikalarını üretme süreci de bu çalışmalarımızın bir parçası. Başlangıçta, bu replikaları satmak amacıyla üretmedik. Ancak, yurtdışındaki konserlerde bu arpları kullanmaya başladıkça, talep artış gösterdi. Şu anda, yurtdışından gelen talep hızla artmakta. Tarihi arpların üretimi belki de ana işimiz haline gelebilir çünkü üreticisi çok az. Örneğin, Almanya'da bu tür enstrümanları üreten bir kişi bulunuyor ve sipariş verilmesi durumunda 2-3 yıl beklemek gerekmekte. Ali'nin mühendislik zekâsı sayesinde üretim sürecimiz giderek hızlanıyor. Ali'nin modern teknikleri geleneksel yöntemlerle birleştirmesi, üretim sürecimizi daha verimli hale getirdi. El yapımı olduğundan belirli bir zaman ve emek gerektiriyor, ancak üretim süresi 2 yıl yerine 2-3 aya inmiş durumda.

Ali Öztürk; Zeynep bu yıl New York'ta Erken Dönem Müziği Festivali’ne katıldı. Festivalde, bizim ürettiğimiz bir arp ile konser verdi. Bu performans, Galler'den, Fransa'dan ve diğer çeşitli yerlerden siparişler almamıza neden oldu. Özellikle bu durum, Galler'in ulusal enstrümanlarından biri olan Triple Ark'ın bizim üretimimizle uluslararası alanda tanınması açısından çok kıymetli. Galler'in ulusal enstrümanı olarak bizden sipariş vermesi gerçekten ilginç ve komik bir durum; ama aynı zamanda bizim için gurur verici. Enstrümanlarımızın tasarımı çok beğenildi. Avrupa dışından gelen arpçılar da tasarımlarımızı şaşkınlıkla karşılıyor. Japonya'dan Yuki Miyata adında bir arpist, burada konser vermek üzere geldi ve bizim bir arpımızı denedi. O kadar beğendi ki, arpa sarıldı ve "Bu benim, bunu götüreceğim" dedi. İki gün sonra Japonya'ya dönecekti ve arpı o kadar çok sevdi ki, bizim kültür elçimiz oldu. Yuki Miyata, arpı sırtına takarak Japonya'da köy köy, kasaba kasaba gezdi ve belediye başkanlarına çaldı. Bu sayede Japonya'ya giriş yapmış olduk ve satışa başladık. Japonya'daki bir mağaza da bizden ürün talep ediyor şimdi.

“Başarısız olursak rezil olmak da var işin ucunda”

Sıfır sermayeyle mi başladınız?

Ali Öztürk; Arkamızda bir aile ya da herhangi başka bir şey yoktu. Tam tersi gizliydi çünkü başarısız olursak rezil olmak da var işin ucunda. Şu ana kadar kendi çabamızla geldik. Zeynep'in bazı enstrümanlarını satarak bir makine aldık. İlk sermayemiz de bu oldu.

Zeynep Öykü; Her şeyi elde kesiyoruz. Küçük bir tane testeremiz var. Bir tane bir şeyimiz var falan, işte böyle… Biraz satış yapıyoruz hemen bir tane alet alıyoruz. Parça parça alındı her şey. Bilgisayar toplar gibi atölye topladık.

İlk sipariş ve hikâyesi nedir?

Ali Öztürk; Şu an üretim ve satış konusunda önemli bir aşamaya gelmiş durumdayız. İlk arp üretimi ve satışı, oldukça ilginç bir hikâyeye sahip. Prototipimizi tamamladıktan sonra, kendimizi tanıtmamız gerektiğini düşündük ve internet üzerinden ilanlar verdik. Bu süreçte, Adana’daki İncirlik Üssü’nde görevli bir Amerikan subayı olan kadın, kocasına sürpriz yapmak amacıyla Türkiye’den bir arp temin etmek istedi. Zeynep’le iletişime geçti ve biz de üretici olduğumuzu söyledik. O dönemde, prototip olarak ürettiğimiz ikinci arp büyük boy arptı ve ilk büyük boy arp denememizdi. Kadın, enstrümanın kişisel bir dokunuşa sahip olmasını istedi ve çini motifleriyle süslenmesini talep etti. Bir hata nedeniyle bir delik oluştu oraya da nazar boncuğu ekledik ve böylece arpa özel bir dokunuş kattık. Bunu da kendisine açıkladık ve çok sevdi. Süslemeleri ve resimleri Zeynep yapıyor tabii ki, resim eğitimini de burada kullanmış oluyoruz.

ka.jpg

“Arpı, genellikle sakinleştirici ve terapi edici bir enstrüman olarak görüyorum”

Arp sesi insana nasıl geliyor, uyandırdığı duygu ne?

Zeynep Öykü; Arp, müzikte gerçekten benzersiz bir yere sahip. Duygusal etkileri oldukça çeşitli olabilir ve kişinin ruh haliyle yakından ilişkili.

Ali Öztürk; Arpı, genellikle sakinleştirici ve terapi edici bir enstrüman olarak görüyorum. Tarih boyunca, Fransız ve İngiliz krallarına çalınmış, bazen de zorlu ruhsal durumları rahatlatmak amacıyla kullanılmış.

Zeynep Öykü; Arp, sadece geleneksel repertuarla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda farklı müzikal geleneklerle deneysel çalışmalara da açık ve ben bunu müziğimde uyguluyorum. Örneğin; Bach ve oğullarının projesinde olduğu gibi, klasik eserleri farklı bir enstrümanda çalmak, arpın farklı yönlerini keşfetmek benim için çok güzel bir deneyim.

Bugüne kadar yaptığınız projeler neler?

Zeynep Öykü; Bugüne kadar yaptığım 50 solo konser var. 2016-2017 ilk solo albümüm de olan '1685' projesi ve bu yılda doğan üç büyük Barok besteci Bach, Handel ve Scarlatti, 2018-2019 soprano ve arp ile Bach ve Handel, ayrı olarak yine soprano ve arp ile 2020'de Henry Purcell projesi, 2019-2020 Bach ve Oğulları, Bach'ın bazıları hiç bilinmeyen 4 besteci oğlunun eserleri, 2022 Rönesans ve Barok Başyapıtları, barok arp ve viola da gamba. Ayrıca 2023 yılında Antakya Film Festivali kapsamında depremzedelere moral konserleri verdim. En son projem ise Rönesans'ta Melankoli oldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi