Mutlu Hesapçı
İzledim, beğendim, okudum, etkilendim!
Ahmet Rıfat Şungar’ın rol aldığı İş Bankası’nın 100.yıl reklam filmini izledim ve bayıldım. O kadar iyi oynuyor ki… 100. yıla yakışır şekliyle pırıl pırıl parlıyor adeta! Uzun süredir iyi oyunculuğa dair kuramadığım cümlelerimi kendisine dair kurdum. Bu adam çok temiz oynuyor; yani abartısız, rolün gerektirdiği şekliyle, olması gereken, olduğu gibi, rolün içinde, çerçevesinde, sınırında, hayatın içindeki halleriyle, duygulu, düşünceli, incelikli… Ahmet Rıfat Şungar, bunu o kadar iyi başarıyor ki oynadığı kısacık rollerde bile sizi etkilemeyi başarıyor.
Girdiği her rolde inandırma meselesini çözmüş bir oyuncu…
Oynadığı her rolde o karakter oluyor; mesela ‘Üç Maymun’daki sıkıntılı çocuk olurken, bize sıkıntı vermeden doğal oyunculuğuyla hepimizi büyüledi, ‘Es-Es’ dizisinde ise o mahallede büyüdüğüne bizi sonuna kadar inandırdı. ‘Beş Şehir’ filminde Şevket karakteri sıra dışı bir karakter ama bizi o karaktere yine inandırdı. ‘Hatırla Sevgili’ dizisinde Ali, ‘Vatanım Sensin’de Vecihi Hürkuş’a adeta yeniden can verdi. En son ‘Çilingir Sofrası’ filmi adeta ustalık işi diyebilirim çünkü bir masada sadece diyalogla oynanabilen, mimiklerle ilmek ilmek işlenen ve son ana kadar karakterin gerçekliğinden ödün vermeyen bir sahicilik ile sizi baş başa bırakıyor. Film bittiği anda zor olan bir rolü bu kadar iyi başarmasına alkışınız ise bitmiyor. İçinde yer aldığı en güncel dizi Netflix’te yayınlanan ‘Kimler Geldi Kimler Geçti’ dizisinin ikinci sezonu da çekildi. Bu dizide de yine bambaşka tipte, rolde ve havada kendisi. Daha saymadığım birçok rolü var ve tabir yerindeyse onun oyun bahçesi rengârenk.
‘Olmayan Şeyler’ yazarı Gökhan Yücel!
“Kimi hayatlarının ergenliğinde, kimi hayatlarınınsa sonlarında uyanıyordu. Bir düşünceye dalıveriyordu bazen, hayatlar boyunca sürüyordu ayılması.”
Altını çizdiğim satırlardan sadece biri bu. Kitabın adı ‘Olmayan Şeyler’ yazarı benim üniversiteden arkadaşım Gökhan Yücel. Gökhan’ın kitabını tesadüfen gördüm ‘Acaba benim tanıdığım kişi mi?’ diyerek okudum. Kafası değişik çalışan, sıra dışı, yaratıcı yönü çok güçlü ve farklı biriydi zaten kendisi; hikâyelerine de bu yansımış durumda. Öyle ki hiç bitmesin istediğim hikâyelerin içinde buldum kendimi. Kışkırtıcı, heyecanlı bir duygunun peşinde güncel dertlerin içindeki insanın distopik bir o kadar ütopik uyanışı gibiydi! Zaman-zamansızlık içinde geçen bir kendine dönüşün içinde kaldım.
“Yaşamanın, ertesi güne devretmeyince, çok da bir anlamı yoktu”
‘Bir Avuç Ekmek, Uzatma, Len 2 ve 27 Eylül’ kitapta öne çıkan favori hikâyelerim… Toplam 21 hikâye bulunan kitap Karakarga Yayınları’ndan çıktı.
“Yaşamanın, ertesi güne devretmeyince, çok da bir anlamı yoktu. ‘Fiziki herhangi bir kazanç elde edemediğin, taşa yazılmayan bir hayat, hayat değildir’ diyordu bazı kişiler. Bazıları ise bunun bir daha elde edilmeyecek bir fırsat olduğunu düşünüyordu.”