Kalimeraaaa

Gündemin yoğunluğundan, havanın sıcağından 3 gün uzaklaşmak istedim. Ama tam da son zamanların gündeminin içine düşmüşüm. Türkiye'den yaklaşık 40-45 km uzaklıktaki, pek çok Türk’ün de uğrak yeri olan Dedeağaç’tayım.

Takip edenler bilir; öyle yediğini içtiğini anlatan, Instagram’a poz poz masa fotoğrafları koyanlardan değilim. Çok üzülerek birkaç tespitimi paylaşmak istiyorum. Her şeyden önce hepimizin ilk önemsediği fiyat performans ilişkisinden bahsedeyim.

İstanbul’da öyle Boğaz kenarında falan değil vasat sayılabilecek bir restaurantta kuracağınız masa için ödeyeceğiniz paranın yaklaşık yarısı ile burada şehrin en güzel yerinde, deniz kenarında aynı masayı kurabiliyorsunuz. Burada yaklaşık kişi başı 25 Euro hesap geliyor. Üstelik 25 Euro’luk hesabın içinde içki de var. 25 Euro’nun Türk Lirası karşılığı 900 TL’ye biz Türkiye’de meze diye sadece ottan, yoğurttan yapılmış ürün ile su, soda içerken, burada deniz mahsülleri ile masa donanıyor. Çok güleryüzlü bir servis alıyorsunuz. Servise, para ya da benim deyimimle zorunlu bahşiş almıyorlar. İstekle bıraktığınız bahşişlerden vergi almayı da tartışmıyorlar. Kuver adı altında zaten bir işletmenin sunması gereken peçetesine, suyuna da para almıyorlar. Kültürlerimiz birbirine çok yakın olduğundan, birden bire burada da elinde darbukası, tulumu, cümbüşü birileri masaların arasında dolaşıyor. Ama yıldırana kadar bangır bangır çalmıyor. Valla inanmazsınız kediler bile masaya atlamıyor. Aldığım hizmet için ödediğim paradan çok mutluyum. Burası yeme içme kısmı.

Gelelim tatil yapma meselesine.

Önce bir konuyu netleştirelim. Tatile neden çıkıyoruz? Çalışmaktan, günlük hayatın koşuşturmasından biraz olsun kaçabilmek, faydaki stresi biraz boşaltmak için değil mi?

Hadi birlikte iki senaryo üzerinden devam edelim. Bodrum’da veya Çeşme’de bir plaja girmeye kalkıyorsanız kişi başı ödeyeceğiniz rakamlar birkaç bin lira ile başlıyor. Aslında çoğunda Euro ile ödeme alıyorlar. Burada böyle bir giriş ücreti yok. Şezlonga para yok. Bu kadar harcamanız gerekir diye bir limit yok. Sipariş vermek için siz görevli gençlerin pesinde koşuyorsunuz. Gün boyu bir kahve içerek günü geçirebiliyorsunuz. Yediğiniz içtiğinizin fiyatları makul. Kafanızı çevirince yanınızda kendi sandalyesinde kitap okuyarak güneşlenmeye gelen bir teyze ya da amca görebilirsiniz. Aslında bizim de kanunlarımızda yazdığı üzere sahiller herkesindir. Kullanımına engel olamazsınız. Ama örneğin Antalya’nın cennet tatil beldelerinden birine giderseniz cebinizde para yoksa geçtim denize girmeyi otellerin diktiği yüksek duvarlardan sebep denizi göremezsiniz bile. Çılgın “beach partileri” adı altında korkunç düzeyde sesi açılmış müzik, etrafta çığlıklar atarak koşuşturan çocuklar ve üstünüzü başınızı, bikininizin markasını süzen plajda kumda topuklu ayakkabı giymiş ablalar da yok.

Tatil için barınacak yer de büyük mesele.

Gerçekten içim acıyarak söylüyorum, gazete haberlerinden, verilen cezalardan anımsayacaksınız yurtdışından gelen biri için verilen fiyat ile Türkiye’de ikamet eden biri için verilen fiyat bile bizlerin aleyhine farklılaşıyor.

Yeri gelmişken tüm Dünya'da kullanılan insanların hayatını kolaylaştıran ekonomilerine, zamanlarına çift taraflı katkı sağlayan uygulamalar bizde ya yasaklanıyor, ya yasaklanmışcasına zorlaştırılıyor. Airbnb ve Uber gibi uygulamalardan bahsediyorum. Ailecek ya da arkadaşlarınızla kalabalık bir tatil yapmak için bir ev kiralamak neredeyse imkansıza yaklaştı. İşin trajikomik tarafı ne biliyor musunuz? Ev kiralayıp daha ucuza tatilini yapmak isteyen mağdur olduğu gibi, evini kiralamak isteyen kişi de mağdur. Dahası mis gibi vergilendirebileceği bir kazançtan hazineye gelir yazamayan devlet de mağdur. Çünkü kısa süreli ev kiralama iznini site, apartman vs yönetimlerinin ve maliklerinin iznine bıraktılar. Yabancılara ev satışına izin veren canım ülkemde Rusların ağırlıklı olduğu bir sitede Türk malik evini kiralamak için izin alamıyor iyi mi?

Sözün özü; yurt dışı çıkış harcı hala 150 TL iken fırsatı kaçırmayayım dedim. Ama gördüm ki çıkış harcına zam da yapılsa arada tüketici lehine önemli bir fark var. İnsanlar bu kur seviyesinde yurt dışına gitmeye devam ederler.

İnsanlar maldan, fiyattan, hizmetten, kaliteden kazıklanmaktan sıkıldı be arkadaş!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mine Uzun Arşivi