Yaşasın Cumhuriyet

Cumhuriyet… Ne güzel şey değil mi? Herkesin eşit şartlarda olabildiği, herkesin insanca yaşayabildiği, hurafelerden uzak, herkesin birey olduğu bir sistem. Parası olanla olmayanı; babası, dayısı, amcası olanla olmayanı bir tutan bir sistem. Kadınla erkeği ayırmayan, fırsatları eşit tutan bir sistem.

Biz yoktan kurduk bu Cumhuriyeti. Elinde gücü tutan, gücünü başka devletlere, imparatorluklara verip, onların eteklerinin altına sığınarak kaçtığı için elinde kalanla, yırtık pırtık üstü başıyla, yarık çarığı ile kanının son damlasına kadar savaşanlarla kurduk biz bu Cumhuriyeti.

Bir imparatorluğun yıkıntılarından altından kalkarak, küllerimizden doğarak, yoktan var ettik biz bu Cumhuriyeti.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde her bir milimetre karesi için kan dökülerek kuruldu bu Cumhuriyet. Kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla kuruldu bu Cumhuriyet.

Vatanı düşmandan, hainden temizledikten sonra, hatta daha temizlerken kollar sıvandı. Sadece günü düşünüp kurtarmak vizyonunun çok ötesindeydi Mustafa Kemal Atatürk. İzmir İktisat Kongresi toplandı. Vatanı kazandıktan sonra nasıl ayakta kalacağımız planlanmaya başlandı.

Çünkü sanayileşmek, kalkınmak, hakça üretip, hakça bölüşmektir Cumhuriyet.

Kolay olmadı elbette. Daha bebekken sırtına yüklenen borçları bile ödedi Cumhuriyet.

Osmanlıdan kalan borçlar bir yandan, savaşların getirdiği yıkım bir yandan, dünya tarihinin gördüğü en büyük kriz (1929 ekonomik buhran) bir yandan, işte böyle bir zamanda kuruldu Cumhuriyet.

Henüz Cumhuriyetimizin ilk yıllarında atılan adımlarla sanayi teşvikleri, tarım reformları, devlet eliyle kurulan fabrikalarla ayağa kalktı bu millet.

Cumhuriyetimiz henüz 10’lu yaşlarında uçak üretmeye başladı. Şeker fabrikaları kurdu. Köy Enstitüleri açtı. Tarım Reformunu başardı.

Ekonomik kalkınmayı desteklemek için devlet bankaları kuruldu. Tarım ve sanayi yatırımları böyle finanse edildi.

Para hepimizin parasıydı. Çarçur edilemezdi. Merkez Bankası kuruldu.

Demiryolu ağını genişletti. Yurdun dört bir yanı demir ağlarla örüldü. Limanlar modernize edildi. Yenileri yapıldı.

Üniversiteler ve teknik okullar açıldı.

Ve işte Cumhuriyet sadece 10 yılda başardı tüm bunları. Sosyal hayat şekillendi. Açılan her fabrikanın çevresinde sosyal alanlar, lojman, okul sinema, lokanta, hastane, cami, hamam yapıldı.

Tam da onuncu yıl marşında söylendiği gibi. Çıktık açık alınla on yılda her savaştan.

Cumhuriyetimizin 101. Yaşını kutladığımız bu güzel günde, sizinle Cumhuriyetin hangi koşullarda kurulduğunu, o günkü ekonomik koşulların neler olduğunu paylaşmak istedim. Yazarken bir kez daha fark ettim ki öylesine güçlü karılmış ki o gün harcımız, öylesine canla başla çalışılmış, planlanmış, üretilmiş ki o günlerin yüzü suyu hürmetine dönüyor devran.

Hepimizin Cumhuriyet Bayramını kutlu olsun. Bir kadın, Cumhuriyet kadını olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına minnetimi yineliyorum. Çünkü herkes için vazgeçilmez Cumhuriyet. Ama bir kadın için havadır, sudur Cumhuriyet. İnsan yerine konmak. Nüfus sayımında sayılmak, dayak yememek, evlere kapatılmamak, evin hizmetçisi sayılmamaktır Cumhuriyet. Okuyabilmek, çalışabilmek, başarabilmektir Cumhuriyet. Ülkene madalyalarla dönmek, marşını tüm dünyaya dinletebilmektir Cumhuriyet.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mine Uzun Arşivi