Mine Uzun
Acil kodlu toplantı
Merkez Bankası rezervlerini anlatırken gelin ekonomi ve ekonomik terimlerin dışına çıkalım. Bildiğiniz gibi ben daha hayatın içinden örneklerle bu kavramlar anlatılırsa çok daha anlaşılır olduğunu düşünüyorum.
Şimdi Merkez Bankası’nın rezervlerini de komşuculuk üzerinden anlatayım.
Malum biz komşuculuk severiz. Yardım etmekten keyif alırız. Düşünün ki bir gün karşı komşunuz kapınızı çaldı ve buzdolabının bozulduğunu, tamire gitmesi gerektiğini söylüyor. Aksilik bu ya henüz hafta sonu aylık alışverişini yapmış, derin dondurucusunu Edirne kıvırcıkları ile doldurmuş… Velhasıl yardımınıza ihtiyacı var. Diyor ki; sevgili komşum buzdolabım tamirden dönene kadar şu etleri senin derin dondurucuna koysak olur mu? Elbette kabul ediyorsunuz ve güzel güzel buzdolabınıza komşunuzun etlerini yerleştiriyorsunuz.
Buraya kadar her şey normal akışında gidiyor. Ama sonra ne oluyor, nasıl oluyorsa siz bir davet vermeye arkadaşlarınızı dostlarınızı yemeğe hatta ziyafete davet ediyorsunuz. Ziyafet hazırlıkları için sıvıyor kolları mutfağa giriyorsunuz. Öncelikle mangal yanıyor tabi. Arkasına patates salatasıydı, Akdeniz yeşillikleriydi, haydariydi derken şahane bir masa kuruluyor. Mis gibi masa, keyifli sohbet, aaa o da ne komşunuz da masada…. Yediniz içtiniz eğlendiniz. Misafirlerinizi uğurladınız. Sofrayı topladınız. Vurdunuz kafayı yattınız. Ertesi gün komşunuz bir heyecan çalıyor kapıyı diyor ki buzdolabım geldi. Emanetleri alayım.
İşte tam da burası Merkez Bankamızın swap hariç net rezervlerinin “-66 milyar dolar” olduğu yer.
Bu durumdan paçayı nasıl sıyıracak, komşunun kilolarca antrikotunu, pirzolasını nasıl vereceksiniz.
Ya yeniden borçlanacak ve borcu borçla çevireceksiniz, ya et üretimini kendiniz gerçekleştirecek duruma geleceksiniz.
Borcu borçla çevirirken karşınızdaki en önemli problem CDS primleriniz. Kısa pahalı ve güç borçlanıyorsanız işiniz zor. Ki bizim de işimiz uzun süre işte böyle zor gitti. Sonra seçimler geride kaldı, ekonomi yönetimi değişti. Uygulanan politikaların akılcı olmadığı konusunda görüş birliğine varılması, rasyonel politikalara geçişle birlikte yabancının bakışındaki yumuşama, dışarıdan para gelmesi, içeride döviz talebinin azalarak neredeyse bitme noktasına gelmesi, güven tesisi ile birlikte Kur Korumalı Mevduatlardaki çözülmesiyle brüt rezervler pozitif tarafa geçti. Bugünlerde 48 milyar dolar artıya geçen rezervler Merkez Bankası’nın elini yeniden rahatlattı. Brüt rezervler rekor seviyelere yükseldi.
Önemli ölçüde yaşanan iyileşme, rekor seviyeye ulaşan brüt rezervler güzel, güzel olmasına da umarım bu sefer komşunun harcıyla karılmaz soframız.
Genel olarak yazılarımı son dakikada Nilay’a iletirim. Zaman içinde o da alıştı, panik yapmadan sessizce bekliyor yazımı. Bu yazıyı erken saatte bitirdim, tam gönderecektim ki; Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun “Acil” kodu ile olağanüstü toplanacağı bilgisi geldi. Tüh dedim kırk yılda bir erken gönderecektim yazıyı yine kısmet olmadı.
AÇLIK SINIRI 20 BİN
Saat 20.40 civarında 2025 yılında uygulanacak asgari ücret, %30 artış ile 22 bin 104 TL olarak açıklandı. Genel beklenti %30-35 bandında olsa da %35 beklentisi daha ağır basıyordu. Zamlı maaş ne olursa olsun çalışanın da işverenin de memnun olmayacağını herkes biliyordu ama açıklanan maaşın çalışan kesimde hayal kırıklığı yarattığını söylemek mümkün. Açlık sınırının bugün 20 bin TL olduğu ülkemizde bir yıl boyunca uygulanacak asgari ücret 22,104 TL. Birkaç ay sonra zamlı asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı haberlerini hep beraber okumaya başlarız. Özetle; geçmiş dönemdeki yanlış ekonomi politikasının mağduru dar gelirliler, bu dönemde uygulanan politikanın da faturasını ödeyecekler. Enflasyon ile mücadelede en ön safa asgari ücretliler yerleştirildi.
Neden mi bu alelacele toplantı? Perşembe günü TCMB PPK toplantısı var. Haklı olarak Merkez Bankası da asgari ücrete yapılan zammı görmek istedi faiz ile ilgili adımı atmadan. Aklınıza şu soru gelebilir, daha önceden belli değil miydi 26 Aralık’ta PPK toplantısının yapılacağı? Belliydi elbette de neyse…
Bu yazı 2024 yılında yazdığım son yazı olacak bu gazetedeki köşeme. Hepinize sevdiklerinizle birlikte huzurla, mutlulukla, sağlıkla dolu günler diliyorum. Savaşmaktansa birbirimizi seveceğimiz bir dünya diliyorum. Mutlu yıllar.