Mutlu Hesapçı
“Birbirinden bir şeyler öğrenen insanların hikâyesi…”
Ölmeye yemin etmiş bir turist kafilesini, bir tur rehberi nasıl kurtarır?
BKM’nin yeni filmi ‘Tur Rehberi’nin çekimleri tamamlandı. Başrolünü Cem Gelinoğlu’nun, yönetmenliğini Hakan Algül’ün üstlendiği ‘Tur Rehberi’, ölmeye yemin etmiş yaşlı bir tur ekibiyle hayatının en zor yolculuğuna çıkan Ercüment’in komedi ve adrenalin dolu hikâyesini anlatıyor. Filmin kadrosunda yılların usta oyuncuları yer alıyor ve hepsini bir arada bir filmde görmek o kadar değerli ki sırf bu yüzden bile filmin anlamı çok büyük diye düşünüyorum. Filmin kadrosunda Cem Gelinoğlu ile birlikte Alp Öyken, Atılgan Gümüş, Eda Akalın, Engin Türkoğlu, Kevork Malikyan, Macit Koper, Meral Çetinkaya, Metin Coşkun, Melisa Duru Ünal, Sadık Gürbüz, Suna Selen, Vedat Erincin ve Tarık Papuççuoğlu yer alıyor.
Antalya’da başlayan ve çekimleri İstanbul’da tamamlanan filmin Antalya’daki setini ziyaret ettim. Ve Cem Gelinoğlu, yönetmen Hakan Algül ve filmin genç oyuncusu Eda Akalın ile filme dair konuştum. Oyuncuların tamamıyla yaptığım röportajlar ise YouTube kanalında program olarak sizlerle buluşacak. Şimdi ben heyecanla ‘Tur Rehberi’ filminin vizyon tarihini bekliyorum.
CEM GELİNOĞLU
“Birbirinden bir şeyler öğrenen insanların hikâyesi…”
Ölmeye yemin etmiş yaşlı bir tur ekibiyle hayatının en zor yolculuğuna çıkıyorsun. Konu çok ilgimi çekti. Fikir ve hikâye nasıl ortaya çıktı?
Ekip arkadaşlarımla birlikte bazı konular üzerine sohbet ederiz. Herkes bir fikir atar ortaya yine beyin fırtınaları yaparken çıkardığımız bir hikâye bu. Hikâyenin uzun bir yolu var tabii evirdik, çevirdik, değiştirdik ve son şeklini verdik. Çok kalabalık kadrosu olduğu için benim için zorlu bir süreç oldu. Senaryo anlamında da bu işin altından kalkabildik diye düşünüyorum. Güzel seyirlik bir iş çıkartıyoruz.
“Spoiler vermekten korkuyorum”
Yaşlılık mevzusuna niye taktın ve ölmeye niye yemin ediyor bu yaşlılar?
Aslında birbirinden bir şeyler öğrenen insanların hikâyesi… Spoiler vermekten korkuyorum, ben bu kadar söyleyeyim.
Oynadığın karakterden bahseder misin?
Karakterimin ismi Ercüment, bu da onun imajı zaten. Geçmişte bazı hatalar yapmış, talihsiz şeyler yaşamış, bazı şeylerin önem sırasını karıştırmış bir insan. Ercüment'in bence trajikomik bir hikâyesi var. Ercüment'in içinde bulunduğu çaresizlik beni hem güldürüyor, hem de bazen çok derinlerde beni üzüyor aslında. Ercüment’in büyük bir çaresizlik içinde bu hikâyeyi tamamlamaya çalışması beni etkiliyor. Çok ipucu veremiyorum ama tur rehberliği yapıyor diyebilirim.
“Yolumuz biriyle kesişir ve olaylar gelişir”
Bambaşka karakterde ve yaşlı denebilecek kişilerle bir araya geliyor ve olaylar gelişiyor mu?
Evet, tam olarak öyle. Hayat da hep böyle değil midir? Yolumuz birileriyle kesişir ve olaylar gelişir aslında. Ercüment tur rehberliği yapmak zorunda kaldığı bir süreçte bu insanlarla yolu kesişiyor. Baş belası mı diyeyim? Daha şefkatli bir yerden bakacak olursak bazı zorluklar çıkaran bir ekip bunlar.
“Büyük sanatçı öyle olunuyor”
Kadro muhteşem, çok değerli ustalar bir arada. Onlarla buluşmak, aynı sette olmak, senin projende onların yer alması nasıl bir duygu?
Hikâyesini gördüm ben bunun, bir kültür devri gibi bir şey var burada aslında. Melisa setimizin en küçüğü daha 8 yaşında ve Suna Selen gibi büyük bir ustadan sette bir şeyler öğreniyor, aralarda uçuk bir yaş farkı var. Başka bir kuşak gençler var, ben başka bir kuşak, hepimiz ustalarımızdan sette çok şey öğreniyoruz. Çok güzel bir saygı sevgi durumu var aramızda. Biz zaten onları bugüne kadar yaptıklarından dolayı hem sevip hem sayarken bizzat onları tanıyıp onların profesyonel hayata devam ettiklerini görmek bize çok ilham verdi. Ne kadar disiplinli olduklarını görmek bizi çok etkiledi. Ve mütevazılıklarına gelince galiba zaten büyük sanatçı öyle olunuyor. Hikâye bizim elimizden çıktığı için ne kadar usta olurlarsa olsunlar gelip Cemciğim burada böyle yapmayı düşünüyorum sen de böyle mi hayal etmiştin diyebilmeleri beni çok mutlu ediyor. Çünkü bizler onlara gidip belki ya şöyle yapsanız dememiz daha zor ama onların bunu profesyonel bir yerden alıp bu hikâyeye hizmet etme çabası beni çok duygulandırıyor açıkçası. Bence harika bir ekip ve çok iyi arkadaş olduk. İnsanlarla iyi arkadaş olmak için aynı yaşta olmanıza gerek yok, bunu görmüş olduk. Bu insanların kariyerlerini üst üste koyduğunuzda buradan her yere yol olabilir. Çok büyük bir gurur onlarla bir arada olmak. Bugün baktığımda ne kadar şanslı olduğumu görüyorum. Allah kalbimize göre veriyor herhalde.
“Bu filmde his bırakmayı çok istiyorum”
Filmin vizyon tarihi için bir zaman bekleyeceğiz. Filmin duygusuna dair cümle kurmanı istesem komediyle birlikte içinde ne var?
Bazen bir yemek yeriz ve ağzımızda bir tat bırakır, onu ara ara hatırlarız. Bazı anlar vardır sevdiklerimizle geçirdiğimiz anlar, onu ara ara hatırlarız. Bunların hepsi histir bence. Bu filmde his bırakmayı çok istiyorum çünkü filmin bir insanda his bırakması çok değerli. Literatürdeki kalıcılığını geçtim insanların gönüllerindeki kalıcılığı için bu hissi bırakmak çok önemli. Duygusuz hiçbir hikâye olmaz. Bence her hikâyenin içinde güzel duygu olmalı. Biraz bunu düşünerek bu filmi yaptık açıkçası. Büyük büyük misyonlar koymuyoruz kendimize ama kendi anlatma biçimimizde insanlarda güzel bir his bırakmaya çalışıyoruz aslında.
HAKAN ALGÜL
“Yaşlılık çok zor zanaat”
Size komedi filmlerinin aranılan ve de vazgeçilmeyen yönetmeni diyebilir miyim?
Vazgeçilmeyen demeyelim de ama komedi yapmayı seviyorum. Komedi insanın doğasında olan bir şey. Dram yapanlar da insanın doğasından yapıyorlar ama komedide şöyle bir şey var; dramdan daha zor fakat daha keyifli. Şundan dolayı, o da dramı ters çevirirsen zaten komik oluyor her şey. Bu filmde de mesela bir tur otobüsümüz var, spoiler vermek istemiyorum ama yaşlı grubumuz tura çıkmaya karar veriyorlar ve bu tura çıkarken bir amaçları var, bunu engellemeye çalışan da bir tur rehberi var. Bu film salt komedi değil, böyle kendi içinde ne derler dramedi diye bir kavram çıktı ya öyle tanımlayabiliriz. Ben zaten diğer filmlerimde de öyle komedi filmi çekerken mutlaka içinde başka şeyler de barındırıyor. Dram kısmı da var, ironisi de var, aslında duygular var. Komedinin de duygusunu çıkarmak gerekiyor.
“Seyirciye geçecek duygu neyse bana da geçiyor”
Siz çekerken kendi duygularınızdan hareketle o an güldüğünüz zaman ya da hüzünlendiğinizde o duyguyu test etmiş mi oluyorsunuz?
Test etmiyorum, bütün sahnelere benim içgüdüsel yaklaşımım var. Sahneyi kurarken zaten bir mizansenle provasını alıyorum, dolayısıyla da orada hangi şakanın çalışacağı, hangi şakanın çalışmayacağı ya da hangi duygunun çıkacağı o provalar sırasında belli oluyor. Seyrettiğim şeye yönetmen olmama rağmen ben de monitörden seyirci gözüyle bakıyorum. Seyirciye geçecek duygu neyse bana da geçiyor. Bu filmin çok güzel bir özelliği de var, ben de kendi adıma mutluyum.
“En az oynamış olanı 60-65 yıllık”
Usta oyuncularla bir arada olmak nasıl bir duygu?
Benim için de gerçekten bir şans tabii... En az oynamış olanı 60 yıllık falan, 60-65 yıllık, hatta 70 yıldır oyunculuk yapanlar var. Dolayısıyla onlardan bir sürü şey öğreniyorum. Tavırlarından, üsluplarından, sette çalışan gençler de çok şey öğreniyorlar. Gerçekten müthiş saygılılar ve o kadar işlerine âşıklar ki… Mesela Suna Selen’in deniz kıyısında tek başına olduğu bir sahne var, baya traktörlerle bir yere gittik oradan yürüyerek sahile indik. Enerjisi ve oyunculuğuyla o kadar genç ki. Bu film benim adıma da çok büyük macera. Şaşırıyoruz, her gün şaşırarak filmi bitireceğiz.
“Enteresan, ilginç bir film izleyeceğiz”
Nasıl bir film geliyor?
Cem mizah anlayışı çok yüksek bir oyuncu. Dolayısıyla enteresan bir film oluyor desem yeter mi size bilmiyorum ama spoiler vermeden söyleyeyim enteresan, ilginç bir film izleyeceğiz.
“Vazgeçmiş olarak başladıkları yolculuğa tutunarak devam ediyorlar”
Benim duygum da şu; sadece çekimlerden gördüğüm ve konusunu okuduğum kadarıyla ki kimse spoiler vermiyor... ;))) Yaşlanmak çok tuhaf bir şey ve burada devreye yalnız olmamak, insan biriktirmek hikâyesini de düşüneceğiz gibi. Herhalde ne kadar kalabalıksan, ne kadar hayatın tadını çıkartıyorsan o derece hayata tutunuyorsun ve yaş kavramı kalmıyor. Ve ölmeye yeminli olmuyorsun, yaşamaya yeminli oluyorsun galiba...
Yaşlılık çok zor zanaat. Şimdi oyuncularda da görüyorum bunu annemde, babamda da gördüm. Sokakta gördüğümüz yaşlıda da görüyoruz. Çok zor bir zanaat dolayısıyla bu filmde bu zor zanaatı beceren insanlar var, onu göreceğiz. Vazgeçmiş olarak başladıkları bir yolculuğa tutunarak devam ediyorlar.
EDA AKALIN
“Bir şeyleri unutuyoruz ve bu film onu hatırlatıyor”
Öyle bir tur var ki gerçekten çok merak ediyorum ve bu tura ben de katılmak istiyorum. Nasıl geçiyor setiniz?
Çok güzel geçiyor. Herkes öyle söyler ama benim için bu sefer hakikaten çok güzel geçiyor, öncelikle müthiş bir deneyim. Oyuncu kadrosunu dudak uçuklatıcı olarak tarif edebilirim. Cem Gelinoğlu ve Hakan Algül ile çalışmak çok keyifli. Onlardan çok şey öğreniyorum üstüne de çok eğleniyorum.
“Kastı gördüğümde ne oluyor dedim, inanamadım”
Bu kadar ustayı bir arada görebildiğim için ben bile çok mutluyum, seni düşünemiyorum. Sen neler söylersin?
Ben zaten kastı gördüğümde gerçekten ne oluyor oldum, inanamadım. Üstelik bana küçük bir kız gibi değil oyuncu arkadaşları gibi davrandılar, bu onların büyüklüğü tabii. Ustalarımla oyunculuk üstüne, anıları üstüne konuşmak, kitaplardan okuyacağım bilgileri onların ağzından duyabilmek benim için çok büyüleyici oluyor gerçekten. Kendi çalıştığım şeylerin üstüne fikir almak çok başka bir deneyim oldu.
“Karakterin yolu var”
Oynadığın karakterden bahseder misin?
Beray isminde bir hemşireyi oynuyorum. Beray’ın görevi felçli olan Cemal karakterine bakmak. Onun için bu bir kefaret gibi çünkü alt metninde babasına çok hasta olduğu dönemde vakit harcamamış ve ona bakmamış. Ve sanki bu tura katılıp Cemal Bey’e bakarak babasına kendisini affettiriyormuş gibi bir durumu da var. Bu Beray’ın içinde bulunduğu durumun duygusu ve karaktere böyle çalıştım, bana iyi geldi. Çünkü tamamen ona odaklanıp başlayan bir yolculuk aslında kendine odaklandığı bir yolculukla bitiyor. Yani vicdanını temizlemek için çıkıyor ama kendini iyileştirerek sona eriyor gibi yolculuğu. Ben yol filmlerini çok seviyorum. Çünkü metafor olarak da her hikaye, her filmde bir yol var. Karakterin yolu var. Ve hikâyede o dönüşüm var. Ve bu yolun üstünde olunca çok daha güzel oluyor. Onun için çok keyifliyim, çok mutluyum.
“Senaryoyu okuduğumda ağladım”
Sen anlatırken duyguları tamir etme hikâyesi gibi de bir duygu geçti bana.
Aynen öyle pişmanlıkları düzeltme ya da ne bileyim… Hepimizin böyle umutsuz dolu zamanları var öyle ya da böyle tadıyoruz ve tatmaktayız diye düşünüyorum. Onların içindeki o küçük, tünelin sonundaki ışığı görebilmek çok önemli, o tünelde ışık hep var. Ama bazen göremiyoruz o ışığı, onun hatırlatılmasını anlatan bir film. Senaryoyu okuduğumda ağladım ben, iyi geldi bana. Bir şeyleri unutuyoruz ve bu film onu hatırlatıyor diye düşünüyorum.
“Yaşlanmak, ama nasıl?”
Ölmeye yemin etmiş yaşlı dediğimiz, her şeyi yaşamış karakterler var filmde. Buradan hareketle sen ise en güzel yaş dönemindesin ve gençsin. Yaşımın kıymetini, değerini bileyim ve yaşlanınca nasıl olacak duygusunu yaşadın mı?
Filme başlamadan önce neneme gittim ve sordum “Yaşlılık ne demek sence? Nedir yaş?” Nenem hâlâ çalışan, kitap yazan biri. Dedi ki; yaşlılık, çok susadın tamam mı? Önünde bir bardak su var ve o suyu, o bardağa nasıl koyacağını en iyi sen biliyorsun o dünyada. En detaylı her açısından biliyorsun, ona elin gidiyor ama ona gücün olmadığını anlıyorsun. Ve öfke demişti bana. Demiştim ki daha güzel açıklanamazdı herhalde, bilmiyorum. Tabii oyuncu olunca ve bir de üstüne bir yaşlılık meselesi haline gelince, bilmiyorum bir pişmişlik, olmuşluk oluyor galiba. Yaşlılığın önüne geçilemez, onun için de buna isyan etmek bana boş geliyor. Bazen isyan ederim belki de ama bazen de bunu kabul etmem ve akışına bırakmam gerekiyor. Ama bence yaşlanmak, yaş almak çok güzel bir şey. Yaşlanmak, ama nasıl? Benim benden küçük arkadaşlarım var yaşlılar gerçekten ama benden çok büyük nenem mesela o bana yaşlı hiç gelmiyor. Yaşlılık öyle bir şey, kafada bitiyor gibi. Evet, rakamların çok bir önemi yok ama sayı olarak var da…
Cem Gelinoğlu’na dair neler söylersin?
Ben Cem'in bütün videolarını beğeniyordum. Biz ailecek izliyorduk ve Cem’i çok seviyordum zaten, üstelik bir fan olarak diyebilirim. Bir de onunla aynı filmde olunca, onunla bir arkadaşlık kurunca gerçekten çok farklı ve güzel insan gördüm. Bana bütün o oyunculuktaki alanları da sağlıyor. Karşımda fikir alışverişi yapabildiğim bir oyuncu olması beni çok rahatlatıyor. Farklı bir tavırda da olabilirdi ve haklı da olabilirdi. Çünkü filmin senaristi ve başrol oyuncusu. Ama bu alanı bana yarattığı için onunla oynamaktan dolayı çok mutluyum. Cem ile çalıştığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.