Serap Durusoy
Mutluluk ve Mutsuzluk Elele
Yerel seçimin ardından ekonomi yönetiminin gündemine aldığı kamuda tasarruf konusunda ilerleme gösterilemeyince kamu tasarrufunun vergi artışı olarak vatandaşa yansıtılmaya çalışılması yönündeki endişeler arttı. 226 milyar lira gelir beklentisi olacağı tahmin edilen Yeni Vergi Reformu Tasarısı’nın kamuoyuna yansıyan ve Sayın Şimşek’in paylaşımlarından yola çıkılarak yapılan değerlendirmelerde, tasarının gelir dağılımı adaletsizliğini düzeltecek bir reform olma özelliğinden uzak olduğu ve vatandaşın vergi yükünü artıracak ve gelir dağılımı adaletsizliğini daha da görünür kılacak bir içerik taşıdığı yönündeki artan endişelere asgari ücret ve emekli maaşlarının iyileştirilmesi gerektiğine ilişkin yükselen seslerin de eklenmesi haliyle Sayın Şimşek’in ekonominin temel konularını değerlendiren bir açıklama yapması gereğini doğurdu.
Şimşek’in bu hafta pazartesi günü yaptığı genel değerlendirmesinde, uygulanmakta olan politikadan edilen başarılara yönelik memnuniyet yer aldı. Öncelikle kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadelede geride kaldığı için 2021 yılında gri listede yer alan Türkiye’nin bu listeden çıkışını, “başardık” ifadesiyle sosyal medya hesabından paylaşan Şimşek, yaptığı genel değerlendirmede de gri listeden çıkışın finansal sistemin sağlıklı işlemesi ve itibarlı olması açısından gri listeden çıkın önemine vurgu yaptı. Uluslararası kaynak girişine bağlı bir politika izlenildiği düşünülürse bu bağlamda bu gelişmeye çok fazla anlam yüklenmesi son derece normal. Zira yabancı para girişi ile kurun stabilizasyonu sağlanarak kur geçişkenliğinin enflasyon üzerindeki geçişkenliği engellenmeye çalışılıyor. Nitekim Şimşek neredeyse “rezerv yeterliği bakımından IMF kriterini yakaladık, esas hedefimiz enflasyonu kalıcı şekilde düşürerek nominal kurlarda istikrar sağlamak” olduğu açıklamasında bulundu.
Diğer yandan Şimşek, yaptığı değerlendirmede cari açıkta başarı sağlandığı, EYT’ye rağmen bütçe dengesi konusunda oldukça mesafe kaydedildiği, büyümede yeniden dengelenmenin gerçekleştiği, KKM’nin sorun olmaktan çıkarıldığı, 20 yılda her sene ortalama 690 bin istihdam sağlandığı asgari ücretin vergi dışı bırakıldığı (bunun bütçeye maliyetinin 670 milyar TL olduğu ) vatandaşın asgari ücrete ezdirilmediği ve enflasyonun yıl sonunda yüzde 42’lere inmesi ile alım gücünün artısının hissedileceği bir döneme girileceğini belirtti. Şu anda ham olan vergi taslağı paketine ilişkin olarak da koparılan tantananın yersizliğini dile getiren Şimşek, Türkiye’de çok ciddi bir kayıt dışılığın olduğunu vergi reform paketinin vergide adaleti sağlamak ve uygulamada etkinliği gerçekleştirebilmek amacı taşıdığını belirtti. Tercihlerinin vergilendirilmeyen alanlardan vergi alınmasını sağlamak, yeni bir vergi yükü getirmek olmadığını ancak çok uluslu şirketlere yüzde 15 asgari kurumlar vergisi getirileceğini sonraki pakette ise borsa kazançlarına ilişkin vergilendirmenin yer alacağını açıkladı. Ancak şüphesiz burada vergi indirimi, istisna ve aflara ilişkin nasıl bir düzenleme olacağı asıl önem taşıyan kısmı oluşturuyor.
Tüm bu açıklamalar ve dün gelen haziran ayı aylık yüzde 1,64; yıllık yüzde 71,60 resmi enflasyon verisi yönetenler tarafında yapılan ve yaşanılan gelişmelerden duyulan memnuniyet ve mutluluğu perçinlese de ne yazık ki vatandaş aynı memnuniyeti ve mutluluğu yaşayamıyor. Enflasyona ezdirilmediği iddia edilen vatandaş maalesef hayat pahalılığı altında adeta preslendi. Nitekim Türk-İş’in, haziran ayına ilişkin "Açlık ve Yoksulluk Sınırı" raporuna göre haziran ayında Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı diğer adıyla açlık sınırı haziranda 18 bin 978 TL ’ye yükseldi. Böylelikle haziran ayında da açlık sınırı 17 bin 2 TL'lik asgari ücreti aşmış oldu. Rapora göre yoksulluk sınırı ise sınırı 61 bin 820 TL'ye çıktı.
Görüldüğü üzere Şimşek ekonomide elde edilen bir dizi başarıları sıralasa da Türkiye ekonomisinin en öncelikli konusu ne yazık ki ücretli kesimin her geçen gün eriyen satın alma gücü nedeniyle yaşadığı mağduriyet. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından açıklanan Satın Alma Gücü Paritesi (SGP) kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) endeksi 2023 yılı geçici sonuçlarına göre 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesi ortalaması 100 olmasına rağmen bu değer Türkiye için 73 oldu ve AB ortalamasının yüzde 27 altında kaldı. Türkiye'nin 2023 yılı kişi başına fiili bireysel tüketim düzeyinin 86, fiili bireysel tüketime ilişkin fiyat düzeyi endeksinin ise 38 olduğu görüldü.
Hal böyle iken Çalışma Bakanı Işıkhan’ın “Asgari ücretliye zam yok ve emekliye refah payı gündemimizde yok” ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın “Ara zam çalışmamız yok esas mücadelemiz enflasyonu düşürmek” yönündeki açıklamaları ve resmi enflasyon verisinin düşük gelmesi sabit gelirlilere nefes aldıracak düzenlemelerin yapılması gereğini ortadan kaldırmıyor.