Mutlu Hesapçı
Sonsuz bir senfonisiniz Türkan Şoray!
İlk izlediğim filmi, “Hayallerim, Aşkım ve Sen” henüz 8 yaşındaydım. “Bu kadar güzel bir kadın nasıl olabilir” diye düşünmüştüm sonra; düşündüğüm sanki ekranın içinden çıkmış ve benim yanımda oturuyor gibiydi. Öyle büyülüydü ki etkisinden kurtulamadığımı hatırlıyorum. İsminin Türkan Şoray olduğunu öğrendiğim artist hep aklımda kaldı ve sonra bir zaman geçti ben büyümeye başladım ve yakaladığım her filmini izledim. Aklımın ve duygumun erdiği kadarıyla her filmine kendimce anlamlar yükledim. Onu her izlediğimde başka bir parçasını keşfettim ve zamanla da onun gibi olmak istedim; “bu duygu her genç kızda oluşmuştur” diye düşünüyorum. Türkan Şoray, Türk Sineması’nın içinde benim için bir kutup yıldızı yani sistemin en parlak yıldızıydı tartışmasız!
Türkan ismi Farsça kökenli olup kraliçe anlamına geliyormuş üstelik bu isim soyluluk ve asalet gibi kavramlarla ilişkilendiriliyormuş. Tam da isminin karşılığını bulmuş Türkan Şoray; çünkü asaleti en uzaktan bile hissediliyor. Oynadığı kadın karakterlerin her birinin içinde kadın olmanın bir ayrıcalığı ve taviz vermeyen bir asaletli duruşu var. Üstelik ilk filminde başrol oynamış, hiçbir zaman yan rollerde yer almamış bir oyuncudan bahsediyoruz. Yani o hepimizin başrolü olarak doğmuş. Türkan Şoray bugüne kadar 222 sinema filminde oynadı ve bu bir rekor; ayrıca kariyerinde yönetmenlik yaptığı filmler de var. Sinema onun hayatı, hayat onun için bir sinema perdesi öyle ki her oynadığı karakterin üzerinden çok zaman geçmesine rağmen etkisini sürdürüyor.
Hangi filmine özel yer ayırıp bahsetsem eksik kalır bu yazı ve yerim yetmez. Çünkü her filmi, uzun uzun anlatılabilecek bir hikâyeye ve duyguya sahip. Gece de öyle oldu; filmlerinden sahneler eşliğinde Netsanat Orkestrası o filmin müziklerini yorumladı ve ben her filminde, “Bu film en sevdiğim” dedim. Sonra bunu söylemekten vazgeçtim çünkü her filmini, duygusunu ve müziklerini hiç unutmadan sevmişim zaten!
“Türkan Şoray Sahnede- Türkan Şoray’ın Sonsuz Senfonisi” projesi Atatürk Kültür Merkezi’nde sahnelendi. Türk Sineması’nın efsanevi ismi Türkan Şoray, sahnede unutulmaz anılarını senfoni orkestrası eşliğinde bizlerle buluşturdu. Mavi Eşarp, Selvi Boylum Al Yazmalım, Dila Hanım, Yılanı Öldürseler, Bodrum Hâkimi, Zulüm, Artık Sevmeyeceğim, Devlerin Aşkı, Sultan, Dert Bende gibi senfoni orkestrasına göre aranje edilen Yeşilçam müzikleri Türkan Şoray’ın anılarıyla sahnede tekrar hayat buldu. Türkan Şoray’ı bir kez daha dünya gözüyle gören bizler onu izlemeye ve alkışlamaya doyamadık. Onun filmleri ve filmlerinin müzikleri eşliğinde duygusal anlar yaşadık. Ben kendi adıma yine tarihi gecelerden birini anılarıma ekledim ve bu geceyi kaçıranlar adına üzüldüm diyebilirim.
İyi ki varsınız Türkan Şoray ve iyi ki bizimlesiniz!
Filmlerinin içinde ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’a yine bir parantez açacağız elbette; çünkü hala o sorunun ve seçimin içindeyiz. Sevgi neydi; emekti! Asya aşk ve sevgi arasında kaldı ve seçimini yaptı ama biz hala kimi seçerdik ya da Asya doğru kişiyi mi seçti ikileminde yaşamaya devam ediyoruz. İlyas ağlayarak gider Cemşit kalan olur; peki bu durumun hayattaki karşılığını Türkan Şoray da dâhil ne kadar uygulayabildik hayatta? Türkan Şoray bence bu seçim hikâyesini film çekilirken Çemşit olmalı diyerek son sözü söylemiştir. Ama sevgi duygu durumunu Türkan Şoray özel hayattan çıkartarak sadece kendisini sevenlerin sevgisine sundu. Sevgi emekti, Cemşit’ten onu sevenlerin kendisine sunduğu sevgiye dönüştü. Türkan Şoray’ın emek verdiği sinema onun için bir aşkı ve bu aşk sevgi olarak kendisine geri dönüş sağlıyordu. Bir aşkın sevgiye dönüşmesi hikâyesi sinema sayesinde böylece gerçekleşiyordu. Sultanımız sinemaya aşıktı ve bizler aşık olduğu şeyle birlikte kendisine sonsuz sevgi besliyorduk. Türkan Şoray’ın gözleri ayrı ama Türkan Şoray gerçekliği ve sevgisi bitmeyecek sonsuz bir senfoni! İyi ki varsınız ve iyi ki bizimlesiniz!