Kaya Türkmen
TÜİK, RTÜK, MEB vs
Akape iktidarının bu memlekete yaptığı sayısız kötülüğün başında kurumları yerle bir etmesi geliyor. Artık hoyratlık mı dersiniz, karşı devrimcilik mi, bütün kurumların ya içleri boşaltıldı ya kurum kültürleri yok edildi. Hepsi bu durumdan nasibini aldı. Devlete değil iktidara hizmet eden odaklara dönüştürüldüler.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mesela. Akape yıllarında TÜİK’in açıkladığı verilere kimsenin güveni kalmadı. Çarşıda pazarda soğanı patatesi bile almakta zorlanan, daha birkaç ay önce aldığı ürünün bugün iki misli fiyattan satıldığını gören hiç kimse TÜİK’in verdiği rakamlara inanmıyor doğal olarak.
“Şu enflasyonu hesaplarken kullandığınız ürün listesini açıklayın” dediler TÜİK’e. “Olmaz. Onun için bir gün fazla çalışmak gerek” dedi TÜİK’in başındaki zat.
“Zaten enflasyon ha %75 olmuş, ha %45. Fiyatların can yakıcılığı açısından arada bir fark yok. Aradaki fark olsa olsa psikolojiktir” dedi adam yüzü kızarmadan.
Soğanı taneyle, karpuzu dilimle alan, domatesi biberi pazar dağılırken yerlerden toplayan, sabahın köründe Halk Ekmek kuyruklarına giren, eti, tavuğu, yumurtayı ancak rüyasında görebilen vatandaşla alay etmektir bu laflar. Densizliktir.
Bu iktidarın gözünde vatandaşın zerre kadar değeri yok. “Kuru ekmek yiyorlarsa demek ki aç değiller” dediydi biri. Şimdi de diyorlar ki “Ha %45 fakirleşmişsiniz, ha %75. Ne fark eder?”
Ya RTÜK? Son marifeti Açık Radyo’yu kapatmak oldu. "Kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo" sloganıyla 30 yıldır yayın yapan radyonun lisansını iptal etti. Ülkedeki keyfi rejimin en kullanışlı aletlerinin başında geliyor bugün RTÜK.
Emniyet Özel Harekât gibi bir kurumun başındaki 1. Sınıf Emniyet Müdürünün sırtındaki üniformayla bir siyasi partinin elini öpmesi gibi bir rezalete şahit olur muyduk Akape öncesinde? Veya bir albay tarafından kurulan MHP’nin genel başkanının üniformalı bir kamu görevlisine elini öptürmesini rüyamızda görsek hayra yorar mıydık
Akape’den evvel?
Akape iktidarının insanları rahatsız eden sokak hayvanlarını öldürmeyi öngören kanun teklifine ne buyrulur? Hani Akape meclis grubu başkanının “Hayvanlara ‘ötanaaazi’ imkânı tanıyoruz” diye ilan ettiği teklif.
Hayvanlara ölme hakkı tanıyorlar. Ve bununla iftihar ediyorlar.
Bunlar yarın öbür gün “Hizmette sınır yok. Emeklilere de ölme hakkı getirdik” diye ortaya çıkarlarsa kimse şaşırmasın.
Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda oturan zat, biri Ankara diğeri İstanbul’da faaliyet gösteren iki Fransız okuluyla ilgili olarak Fransızlarla yürüttüğü müzakere hakkında bir açıklama yaptı.
Dedi ki: “Bunlar bu okulları açarken ‘biz buraya sadece Fransız vatandaşlarını alacağız’ demiş olmalarına rağmen şu an öğrenci sayısı %90 oranında Türk vatandaşı. Hangi Türk vatandaşları olduğunu tahmin ediyorsunuz. Yani Fransız okuluna çocuğunu gönderen Türk vatandaşları.”
Bakın Sayın Bakan. Ben de kardeşim de iki çocuğum da babamın ve benim mesleğimizin dayattığı koşullar nedeniyle o okullarda okuduk.
“Çocuğunu Fransız okuluna gönderen Türk vatandaşı... Hangi Türk vatandaşları olduğunu tahmin ediyorsunuz” lafı beni yakından ilgilendiriyor. Bu lafınızla ne kastettiğinizi bilmek istiyorum. Öyle ağzınızda gevelemeyin. Çıkın mertçe söyleyin.
Mecbur kalmadıkları halde çocuklarını o Fransız okullarına gönderen vatandaşlarımız da var, evet. Bir düşünün bakalım neden acaba? Başında olduğunuz bakanlığın tarikatlara teslim ettiği okulları yobaz yetiştirme yuvalarına dönüştürmesi onları bu tercihe zorluyor olmasın?