Kaya Türkmen
Şafak operasyonu
Geçen pazar günü Avrupa ülkeleri yaz saatinden normal saate geçtiler. Biz geçmedik. Biz “Sürekli yaz saati” uyguluyoruz yıllardır.
Geçende televizyonda bir vatandaşa sordular. Dedi ki: “İşe mi gidiyorum, şafak operasyonuna mı gidiyorum belli değil!”
Gerçekten. Sabahın körü. İşine yetişmeye çalışan emekçiler, sırtlarında o ağır çantalarla okula giden küçücük çocuklar zifiri karanlıkta sokaklara dökülüyorlar.
Neden?
Elektrikten tasarruf edecekmişiz.
O sırada Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ışıl ışıl parlıyor, 75 bin ampul cayır cayır yanıyor.
12.500 lira maaşı olan emekli, “Faturalar can yakıyor. Işığı açmıyoruz, ampul yakmıyoruz, televizyonun ışığından faydalanıyoruz” diyor.
O sırada Erdoğan’ın sarayında 75 bin ampul semayı aydınlatıyor.
Hiç unutmam. Bundan yıllar önce, 80’li yılların başında, İsviçre’de diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yaz saati uygulamasına geçip geçmemek konusunda referandum yapıldıydı. Yani halka sormuşlardı. Ve reddetmişti İsviçreli yaz saati uygulamasını. En başta gelen ret gerekçeleri çok çarpıcıydı. “Belki biraz enerji tasarrufu olur, ama ineklerimiz ayak uyduramayabilir” demişlerdi.
Öyle ya ineklerin de alıştıkları bir yaşam döngüsü var. Uyanmaları, süt vermeleri o yaşam döngüsünden etkileniyor. Saate göre değil, gün ışığına göre süt vermeye alışmışlar. Alıştıkları düzeni allak bullak etmenin alemi yoktu. Ayarları bozulabilirdi ineklerin. Verecekleri sütün. Üretilecek tereyağının, peynirin... Belki çikolatanın.
Belki de bozulmazdı aslında. Ama reddetti İsviçreli. İneklerin günlük programını ileri sürerek.
İsviçre’nin ineklerine duyduğu saygının binde birinin vatandaşa gösterilmediği ülkemizde, 2016 yılında, Erdoğan’ın damadı enerji bakanıyken başlatılan sürekli yaz saati uygulamasının ne faydası olduğunu bize söyleyen olmadı doğru dürüst.
Enerji Bakanlığı, bir-iki kez “Şu kadar milyon kilovat/saat tasarruf ettik” filan dedi. Ama hiç kimse sürekli yaz saati uygulamasının insanların alıştığı uyku düzeni ve uyku kalitesi üzerindeki etkilerinden, uyku düzeninin bozulmasının neden olduğu depresyon, anksiyete, stres, yorgunluk gibi ruhsal sağlık sorunlarından söz etmedi.
Sabahın köründe gün ışığını görmeden uyandırılan çocuklarda meydana gelen konsantrasyon sorunlarını, çalışanlarda oluşan yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve motivasyon kaybının verimliliğe menfi etkisini araştıran olmadı.
Kadınların, çocukların sabah karanlığında sokaklara çıkmak zorunda bırakılmalarının neden olduğu güvenlik sorunları, artan karanlık saatlerin insanlarda yarattığı depresif ruh hali, gün ışığından daha az yararlanmanın daha az D vitamini alınmasına yol açması gibi sonuçlar hiç ölçülmedi, tartılmadı, önemsenmedi, gündeme getirilmedi.
Zaten bütün bunların ne önemi vardı ki her şeyin parayla ölçüldüğü Akape iktidarında? İsviçre’de inek değildik ki adam yerine konalım!
Sürekli yaz saati uygulamasının amacının enerji dağıtım şirketlerini zengin etmek olduğu iddia ediliyor. İktidarın bu iddiaların dayanaksız olduğunu ve millete bu uygulamanın somut sonuçlarını açıklama borcu var.
Televizyondaki adam “İşe mi gidiyorum, şafak operasyonuna mı belli değil” diyor.
“Sürekli yaz saati uygulamasından memnun musunuz?” sorusunu bir Belçikalıya veya Portekizliye veya Kanadalıya hatta Bulgar’a, Gürcistanlıya sorsanız, “İşe mi gidiyorum, şafak operasyonuna mı belli değil” diye bir cevap alır mısınız?
Sabahın erken saatlerini, şafak operasyonuyla özdeşleştirmek ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına mahsus.
Zor zanaattır Türk vatandaşı olmak. İsviçre’de inek olmaya benzemez.
Bunlar iyice zorlaştırdılar.
Ama yılmayacağız, ümidimizi diri tutacağız.
Türkiye Cumhuriyeti’ni, vatandaşını mutlu etmek için çırpınan bir devlete dönüştüreceğiz.
Yaşasın Cumhuriyet.