Kaya Türkmen
Aşiret gibi idare ediyorlar memleketi
Cumhuriyetin ne kadar kurumu varsa ocağına incir diktiler. Silindir gibi geçtiler üstünden. Canına okudular hepsinin.
Ne kural bıraktılar ne gelenek ne kurumsal terbiye.
Biliyor musunuz kaçak sarayda kurulan sofralarda çatallar sağda, bıçaklar solda duruyor. 600 yıllık devlet geleneği olan, padişahın aynı zamanda İslam Halifesi olduğu Osmanlı’da bile çatallar solda, bıçaklar sağda dururdu bütün medeni memleketlerde olduğu gibi. Cumhuriyet’te de öyleydi bunlar gelene kadar. Artık öyle değil. Müslümanlar sağ elle yerlermiş. Sol el başka işe yararmış.
“Kırmızı halı” diye bir kavram vardır. Bunlar kırmızı halının nesini beğenmedilerse turkuaz halı seriyorlar törenlerde yürüyenlerin yoluna. Türkuaz. Adında Türk sözcüğü geçiyor diye bizi temsil ettiğini filan sanıyorlar herhalde.
Bilmezler ki hindi ne kadar Turkey ise türkuaz da o kadar Türk. Firuzedir onun adı. İran’da çıkar. En iyisi Nişabur’da. Avrupa’ya bizim üzerimizden gönderildiği için Türkuaz denmiştir. Tıpkı hindinin bizim Hindistan’dan, Avrupalıların da Türkiye’den geldiğini sandıkları gibi.
Ülkeyi aşiret gibi idare ediyorlar.
Tek bir şahsın kararıyla milli yas ilan ediliyor. Özellikle de Türkiye Cumhuriyeti’nin antitezini temsil eden kişilerin ölümlerinde. Suudi Kralı ölüyor milli yas. İran Cumhurbaşkanı ölüyor milli yas. Şimdi de Hamas siyasi büro şefi unvanını taşıyan Haniye’nin katledilmesi üzerine milli yas ilan ettiler. İsrail’in marifeti olduğundan kimsenin şüphesi olmadığı bu cinayeti en yüksek sesimizle lanetleriz tabii ki. Ama milli yas ilan etmek ne ola ki?
Bu işleri bir kurala düzene bağlamak gerekir. Ben kutsal bayrağımın siyasal İslam’ın elinde zırt pırt yarıya indirilmesine itiraz ediyorum.
Aşiret gibi idare ediyorlar ülkeyi.
İtibardan tasarruf olmaz diyorlar, bozuk para gibi harcıyorlar itibarı. Bir yerden bir yere beş uçakla gidiyorlar. Berlin sokaklarında hava attıkları Mercedes filolarıyla Almanları güldürüyor, ejder meyveli smoothie’leriyle emeklinin sinirine dokunuyorlar.
Eşkıyalık yapıyorlar aşiretlerdeki gibi. “Sandık sandık” diyorlar, sandık sonucunun arzu ettikleri gibi gerçekleşmemesi riskini gördüklerinde geçersiz oyların geçerli olacağını ilan ediyorlar. Muhalefetin kazandığı seçimleri tekrar ettiriyorlar. Veya kayyım atayıveriyorlar seçilenin yerine.
Bunlar memleketi aşiret gibi yönetiyorlar.
Instagram’ı engelliyorlar asabi bakışlı iletişim başkanının lafı üzerine. İnsanların kendilerini ifade etmeye çalıştıkları, bir anlamda nefes aldıkları dijital ortamı yasaklıyorlar.
Bir de sarayın etrafında “iyi polis kötü polis” iş bölümünde kötü polis rolünü üstlenen ve danışman denilen tipler var. Bunlardan biri Instagram yasağını savunurken “Demokratik devletlerin hukuk devleti olabilmesi için zararlandırıcı sonuçlar doğuran ifade etme biçimlerini özgürlük kapsamı dışına çıkarmaları gerekir” buyurmuş.
Sakın “Ben anlamadım ama bu adam çok akıllı, söylediklerinde mutlaka bir keramet vardır” diye düşünmeyin. Hiçbir keramet yok. Yüzyılın en salakça söylenmiş sözüdür.
Biri daha var danışman ordusunda. O da Instagram yasağını eleştirenleri hainlikle suçluyor. Başka laf bilmez bunlar zaten!
Biri de diyor ki “İsmail Heniyye’yi kaybettik, bunu kınamayanların kalkıp da köpek sevgisinden, hayvan sevgisinden söz etme hakları yoktur.” Gördünüz mü alakayı? Üstelik adam profesör.
Bunlar ülkeyi aşiret gibi yönetiyorlar söylüyorum size.
Büyükelçi tayin ederken de yargıç ataması yaparken de aşiret gibi yönetiyorlar.
Dar gelirlinin ümüğünü her gün biraz daha fazla sıkar, zengine ise bin türlü vergi affı veya kolaylığı sağlarken de aşiret gibi davranıyorlar.
Bunlar ülkeyi aşiret gibi yönetiyorlar.
Zirvede olan “Reis” demelerinden belli değil mi?