Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

Halep Yanıyor...

Bence; coğrafyanın kadere/kedere dönüştüğü bir süreci yaşıyoruz.

BOP sahipleri yeni bir hamle daha yaptılar; İdlib vilayetinde uykuda beklettikleri HTŞ’yi Halep’e saldırttılar. Zor günler bizi bekliyor...

Sözün özü, “sevdiği güzel olan yiğidin uykusu hafif olur” der atalarımız,

Türkiye gibi bir coğrafyanız varsa size dünyada rahat yüzü yoktur, ayakta uyumalısınız, doğru zamanda doğru adımlar atmalısınız, her şeyden önce de cesur olmalısınız, dik durmalısınız, gerektiğinde diklenebilmelisiniz. Bu coğrafyanın “keşkesi” yoktur, deneme yanılmanın bedeli ölümdür...

İstanbul’da 8. düzenlenen “TRT World Forum 2024” toplantısında “Savaş ve Düzen: Değişen Dünya’da Jeopolitik Değişimlere Yön Vermek” konusunun tartışıldığı gün Halep şehri sahip değiştirdi; HTŞ liderliğindeki rejim muhalifi örgütler Halep Şehri’ni Esad güçlerinden ve İran milislerinden 8 yıl sonra planlı bir saldırı ile geri aldı.

Jeopolitik değişimin sonuçları ile yüzleşiyoruz. Bölgede yaşanan çatışmaların ülkemize sıçramasını önleyebilmek için çok dikkatli olmak durumundayız.

Çünkü, “coğrafyayı değiştirme” amacı ile Türkiye’nin kuzeyinde ve güneyinde bu amaçla kan akıtılmaktadır, hatta soykırım yapılmaktadır.

“Ortadoğu’nun siyasi haritasını değiştirmek” iddiası ile Gazze’yi, Lübnan’ı bitiren Netanyahu daha doğrusu ABD şimdi Suriye üzerinden İran’a ve korkarım ki Türkiye’ye yönelecek; El Kaide türevi selefi örgütleri İran’a, PKK/PYD güçlerini de Türkiye hedeflerine karşı harekete geçirecekler.

NEDEN ŞİMDİ?

Oluşan veya oluşturulan konjonktür böyle bir saldırı için çok uygun.

İsrail: Geçen hafta Suriye ve İran’ın 1990’lı yıllarda bir dağın altında birlikte inşa ettiği savunma sanayi tesislerini (Türkiye’nin Tusaş’ı gibi) F-35 uçakları ile vurmuştu.

Rusya: Ukrayna’da zorda, NATO ülkeleri ile savaşmak hatta bir nükleer savaş ihtimali altında kafası çok karışık.

ABD: Seçilen ile giden başkan arasında topal ördek...

İran: sahada çok zayıfladı, Hizbullah gücü Lübnan’da kırıldı,

Suriye/Beşar Esad: İlan ettiği genel affı uygulamamış olmanın mahcubiyetinde toplumun güvenini yitirdi; güçsüz,

Türkiye: “Bir gece ansızın gelebilirim” demişti, geç kalmanın telaşında,

Böyle bir dönemde “üst akıl” düğmeye bastı; ağır silahlarla, zırhlı araçlarla donatılmış HTŞ harekete geçti; kısa zamanda İdlib ve Halep’i ele geçirdi.

HTŞ; Heyet Tahrir eş- Şam örgütü, Suriye’de 2011 Mart ayında başlayan çatışmaların (İran’ın katılması ile) iç savaşa dönüşmesi sonrasında büyük kısmı Suriye dışı ülkelerden gelmiş/getirilmiş cihatçı savaşçıların kurduğu bir terör örgütüdür. 2012 yılından bu yana İdlib vilayetinde konuşlanmış ve burada bir devletimsi yapı oluşturmuştur. Yaklaşık 4 milyon insana hükmetmektedir. Bu güne kadar, ne Rusya ne de IŞİD’le mücadele ettiğini söyleyen ABD tarafından rahatsız edilmemiştir.

Ortadoğu kazanı yeniden kaynatılmaya başlandı.

Bizim için önemli olan gelişme; HTŞ’nin ve Suriye’nin boşalttığı alanı PYD’nin doldurmasıdır. Özellikle Türklerin yaşadığı bölgeleri PYD hızla işgal etti. Fırat’ın batısına atladı. Tel Rıfat ve Mümbiç ilçelerindeki varlığını güçlendirdi. Akdeniz’e ulaşan bir terör koridoru kurmak planını bir adım daha ileriye taşıdı.

Türkiye’nin Afrin, Cerablus ve Telabyad bölgelerindeki askeri varlığı, HTŞ ve PYD’nin ilerlemesine karşı durmalı; müttefiklerimiz(!) Rusya ve ABD ile “net konuşmalı” ve kararlılığını her şekilde göstermelidir!

Siyonist ve İngiliz aklının tuzaklarına düşmeden iç cepheyi güçlendirmek yönünde güçlü adımlar atmalıyız; Ortadoğu yangınından ancak böyle korunuruz.

SONUÇTA, ORTADOĞU VE HALEP YANIYOR...

Halep ve çevresi, 1071’den sonra Türk boylarının devletleri ile bir Türk yurdu haline gelmiştir; iç savaş öncesinde Halep vilayetinin nüfusunun %40’ı Türklerden oluşmaktaydı. Türkiye hududuna yaklaşık 50 kilometre mesafede bulunan Halep şehri, Türkiye’nin savunması açısından stratejik bir konumdadır; asla! HTŞ’nin, PKK’nın veya bir başka terör örgütünün kontrolünde olmamalıdır; buna müsaade edilmemelidir.

Sözün sonu; Ortadoğu’da ‘büyük oyun’ oynanıyor; masada mutlaka olmalıyız! Tarihin ve coğrafyanın gerçeği/gereği budur!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi