Kaya Türkmen
Tarz-ı siyaset
Yapılan inceleme sonucunda olayın bir tertip olduğu, çekimleri yapan şirketin iş bittikten sonra Akape’li belediyeyle milyonluk bir ihale sözleşmesi imzaladığı ortaya çıkıyor. Vergilerimizle ödenen...
Birkaç gün önce de bir kadının, Akape’nin İBB Başkan adayı Murat Kurum’a “Beykoz'da arsam yıkıldı, 5 yıldan beri kentsel dönüşüme girecekti. Beyefendi tatilden dönsün de imzalasın diye bekliyoruz. Mağduruz. Kurtarın bizi” dediğini gördük televizyonlarda. Murat Kurum da “1 Nisan’da kurtulacağız” dedi sırıtarak.
Arsa nasıl yıkılır ki?
Beykoz’da İBB’nin dönüşüm alanında yıkılan tek bir bina bile olmadığı ortaya çıktı.
Ekrem İmamoğlu “Hanımefendi bugün içinde benimle temasa geçmezseniz anlattıklarınızın bir senaryo olduğu sonucuna varacağız” anlamında bir çıkış yaptı. Kadından tıs yok...
Beylikdüzü metrobüs durağında yürüyen merdivenleri bozan ve bunu sevinçle kutlayan kişilerin görüntülerini yayınladıydı İBB TV.
İBB Haber, daha önce de M1 Yenikapı-İstanbul Havalimanı metro hattında yürüyen merdivene yapılan sabotajı gösteren bir video paylaşmıştı. Videoda iki çocuğun merdiveni durdurduğu, saniyeler sonra merdivene gelen birinin ise çalışmayan merdivenlerin filmini çektiği görülmüştü.
Akape, hakareti, yalanı, iftirayı, kumpası, tuzağı, tehdidi, şantajı, kin ve nefret dilini birer siyaset aracı olarak kullanmaktan çekinmeyen bir siyasi parti.
31 Mart 2019 yerel seçimlerine giderken Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş'a yönelik sahte senet suçlamalarında bulunulmuş, suçlamayı yapan kişi daha sonra resmî belgede sahtecilik, şantaj ve özel hayatın gizliliğini ihlal etmek suçlarından tutuklanmıştı. Yavaş’a isnat edilen bu temelsiz suçlamayı partili cumhurbaşkanı da bizzat katıldığı yerel seçim kampanyasında kullanmış, “Ankara’yı sahte senet imzalayanlara teslim edemeyiz” demişti.
Yavaş’a yönelik iftiralar bununla da kalmamış, “Kazanması halinde su faturalarını evlere PKK ve DHKP’liler getirecek” gibisinden zırvalar dillendirilmişti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hedef olduğu iftiralar, hakaretler, engellemeler, kumpaslar saymakla bitmez.
Daha adayken Yunanlı dediler. Pontus dediler. Terörist filan dediler.
“Limon kumpası” olarak bilinen ve İBB’nin Mersin’de üreticinin elinde kalan limonları satın alarak İstanbul’da ihtiyaç sahiplerine bedava dağıtmasını karalamak için çekilen bir videoda, üretici rolüne giren bir Akape’liye “Limonlar CHP’li yandaş stokçulardan alındı” dedirtilen ve yandaş gazeteci Ahmet Hakan’ın bile “Tüm zamanların en ahmakça kumpası” olarak nitelendirdiği iftira hafızalarımızda.
Daha neler neler… Belediye otobüslerinde sahte izdihamlar yaratarak CHP’li belediyeyi beceriksizlikle suçladılar.
Bir Akape’li bakanın FETÖ tutuklusuna İmamoğlu’na iftira atması karşılığında tahliye, beraat ve para vaat ettiğini öğrendik.
Akape İstanbul il yönetiminden bir kişinin İmamoğlu’nun PKK ve FETÖ’ye “Gelin Türkiye’yi hep beraber yönetelim” dediği iftirasını duyduk.
İmamoğlu’nun işe gidip gelmek için kullandığı minibüse Gülen’in adının baş harflerini ve doğum yılını içeren 34 FG 1941 plakası montajlanarak troller tarafından sosyal medyada yayıldı.
Marmara denizinde beliren müsilajı İmamoğlu’nun Silahtarağa biyolojik arıtma tesisi projesini iptaline bağlayan bilimden ve gerçekten uzak iftira ve daha nicesini dinledik…
Yerel seçimlere iki buçuk ay kaldı. Bu kumpaslar, yalanlar, iftiralar artarak devam edecek. Hiç kuşkunuz olmasın.
Hatırlar mısınız? Bunlar toplu taşıma araçlarında seyahat eden ve yolcuların maskotu durumuna gelen Boji adlı köpeğe bile kumpas kurmuşlardı. Bir necip Akape militanı cebinde dolaştırdığı kakayı çıkarıp çaktırmadan tramvayın camının kenarına koymuş ve Boji’ye ve dolayısıyla CHP’ye zarar geleceğini ummuştu.
Bir önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İBB’de 455 terörist olduğunu söylemişti. İçişleri Bakanıydı. Sözüne güvenilmesi gereken bir konumdaydı. Aradılar bulamadılar. Tek bir terörist çıkmadı İBB’de. Bir İBB çalışanı mahkemeye verdi bakanı üç kuruş tazminat isteyerek. Ağırına gitmişti bu itham. “Canım ben siyaset yapma özgürlüğümü kullandım” dedi bakan.
“Ben cebimde hep kaka bulundururum” demeye getiriyordu...
Bunların siyaset yapma tarzı buydu işte.
“Camiye ayakkabılarıyla girdiler, bira içtiler” diye sallarlar. Yetmez, “Camilerimizi yaktılar” derler.
"Eskiden cami yoktu, apartmanların bodrum katlarında namaz kılıyorduk" derler.
Yalan söylerler. Utanmazlar...
“Ben Cehape’nin tek parti iktidar döneminde 75 kişilik sınıflarda okudum" derler.
“Biz gelmeden önce MR yoktu, tomografi yoktu, ambulans yoktu. 15 sene önce evlerde fırın mı bulunuyordu, evlerde buzdolabı mı bulunuyordu?” derler.Kandil’deki PKK liderlerini Bay Kemal’i alkışlarken gösteren videolar gösterirler ahaliye.Ve buna siyaset yapmak derler.
Böyle yaparlar siyaseti.