Madımak katillerini kolla, şeriatı eleştireni yakala

Cumhuriyet tarihimizin en önemli gerici ayaklanmalarının başında gelen Sivas katliamının üzerinden otuz bir yıl geçti. 2 Temmuz 1993’te, Atatürk’e, devrimlerine, laik Cumhuriyet’e karşı olan “şeriat isterik”çi güruh, “Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak” diye bağırtılarak Pir Sultan Abdal Şenliği için kente gelmiş otuz üç yazar, ozan ve aydınımızı kaldıkları Madımak otelinde yakarak öldürdü.

Katliamdan şans eseri sağ kurtulan Aziz Nesin olaylardan sonra basına yaptığı açıklamada şöyle diyordu:

"Bir devlet var diyordum ben. Bir devlet var, inanılacak devlet var. İyi-kötü, yanlış yapıyor-doğru yapıyor, ama devlet var. Elbette bunu önleyecekler. Bu kadar ödün verilemez diye düşünüyordum. Yanılmışım."

Cumhurbaşkanı Demirel ise Aziz Nesin’i kastederek “Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş...” cümlesini kurabiliyor, Başbakan Çiller "Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” müjdesini veriyordu gülücüklerle.

Öyle ya “Sivas laiklere mezar olacak diye” bağrışan o insansılar zarar görmemişti. Ve birçoğu hiç görmeyecekti…

Madımak failleri, sağcı iktidarların sempatisine ve himayesine mazhar oldu. Sanıkların savunmasını üstlenen onlarca avukat daha sonra Akape ve Saadet Partisi kadrolarında kendilerine yer edindi, kimileri bakan, milletvekili yapıldı. Refahyol hükümetinde Adalet Bakanı olan ve bakan sıfatıyla sanıkları hapishanede ziyaret eden Şevket Kazan gibi... Asli sanıklardan birinin cezası ‘sürekli hastalık’ gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kaldırıldı.

“Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar (tarikat üyeleri) ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır” diyen Büyük Atatürk’ün ülküsü olan çağdaş ve laik toplum düzenine karşı olanlar, laik devleti yıkma ve yerine Kur’an esaslarına göre bir din devleti getirme amacından hiç vazgeçmediler.

Cumhuriyet’in daha üçüncü yılında Nakşibendi tarikatından bir Kürt ağası olan Şeyh Sait’in öncülüğünde, “Din elden gidiyor” söylemiyle başlatılan ayaklanmayı da aynı yıl şapka devrimine karşı bazı Karadeniz ve Doğu Anadolu illerinde baş gösteren silahlı başkaldırıları da Nakşibendi Derviş Mehmet’in öncülüğünde girişilen ve astsubay Mustafa Fehmi Kubilay’ın canavarca kesilen başının yeşil bayrağın sopasına takılarak gezdirildiği Menemen Olayı’nı da unutmak mümkün değil.

Çorum’u da Kahramanmaraş’ı da Sivas’ı da...

1946 yılında çok partili yaşama geçildikten sonra iktidara gelen siyasal partilerin oy uğruna Cumhuriyet’in temel ilkelerinden ödünler vermesi devrim karşıtlarını cesaretlendirdi. Siyasal partilerin halkın dinsel inançlarını istismar etmesi siyasal İslam’ın giderek güçlenmesi sonucunu verdi.

O kadar ki 2002 yılına gelindiğinde karşı devrimci Akape tek başına iktidar oldu. Birkaç yıl sonra Anayasa Mahkemesi’nce laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğuna karar verilecek olan Akape.

Sonradan ne kadar kanlı bıçaklı olmuş olsalar da Akape’nin bugün FETÖ diye adlandırdığı Gülen Hareketiyle nasıl yakın bir ilişki içinde olduğunu, istedikleri her şeyi verdiğini gördük.

FETÖ gidince yerini Süleymancılar, Menzilciler, İsmail Ağa cemaati, İskenderpaşa cemaati gibi oluşumlar aldı. İktidar o oluşumlarla iş tutmaya başladı. Devlet kadrolarını bu kez bunların müritleriyle doldurdu.

Milli Eğitim Bakanlığı cemaatlerle protokoller imzaladı. Onları okullara soktu.

Bugün okul müdürleri etekleri kısa diye kız öğrencileri mezuniyet törenine sokmuyor. Diyanet “İçki içmek ahlaksızlıktır” diyor Cuma hutbesinde.

Madımak sanıklarını koruyup kollayan kafanın son icraatı da içler acısı:

Uygar bir şekilde tartıştığı şeriat savunucusuna Sünniler tarafından en güvenilir hadis derlemesi olarak kabul edilen ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da yayınlanan Sahih-i Buhari’den verdiği örneği okuyarak “Bu sence ahlaki mi?” diye sorduğu için Diamond Tema adlı Youtuber’in peşine düştüler.

Laik T.C. Anayasasına göre yasak olan şeriatı alenen savunan kişiyi görmezden gelip Diamond için yakalama kararı çıkarttı adalet bakanı.

Yakalayacak sonra da yargılayacak zahir.

Aman ne yapıyorsunuz Sayın bakan? Ben sizin yerinizde olsam ölü taklidi yapar hiç girmezdim o topa. Şeriatınızı mahkemede Diamond’un karşısına çıkarmayı mı düşünüyorsunuz? Ve o davayı kazanmayı mı?

Gerçi sizin adalet bakanı olduğunuz ülkede yargıya güven yok ama, yine de iyi düşünün bence.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi