Kaya Türkmen
Edep, milli irade, hukuk, taaccüp…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta sonu yapılan Akape istişare ve değerlendirme toplantısının açılışında ve kapanışında konuşmalar yaptı. Kullandığı bazı cümleler dikkat çekiciydi.
Akape’nin 22 yıllık iktidarından söz ederken “Halkımızla aramıza mesafe koymadık, görünmez duvarlar örmedik” dedi mesela.
O saraylar, yüzlerce araçlık konvoylar, binlerce korumalar, millete ‘manda yoğurdu, Medine hurması, kestane balı’ karışımları öğütlemeler, binlerce avroluk çantalar, altın varaklı ama zevksizlik numunesi taht özentisi koltuklar, uçak filoları, hanımefendi alışveriş yapacak diye sokağı trafiğe kapatmalar ve daha bir alay uygulama halkla, halkın gerçekleriyle, halkın sorunlarıyla ne denli iç içe olduklarının göstergeleriydi zahir...
"Her zaman edep dairesinde olduk, edepten hiç taviz vermedik” dedi Akape Genel Başkanı. “Ananı da al git, çürük, sürtük, ulan ahlaksızlar, adiler, cibilliyetsizler, zürriyetsiz, tezek, çamur, mankafa, alçak, affedersin Ermeni, şerefsiz, yalaka, geri zekâlı, vampir, dönek, virüs, soysuz, rezil, çakal, ölü sevici, İsrail dölü” edep dairesinde söylendi demek. Ya edepten taviz verecek olsalardı neler işitecektik acaba?
“Canımız pahasına, aziz milletimizin iradesine sahip çıktık” dedi Türkiye Cumhurbaşkanı. Kürt seçmenin göreve getirdiği yerel yöneticilerin yerine kayyım atamak neyin nesi o zaman? Hakkariliye sorsanıza aziz milletimizin iradesine sahip çıkılmış mı? Yoksa Hakkarili aziz milletimizden sayılmıyor mu?
"Seçim sonuçlarını kabullenmek yerine farklı tartışmalarla milletin iradesine kara çalmaya, gölge düşürmeye çalıştılar. Sandıkta tecelli eden iradeyi yok sayan etik dışı beyanlar karşısında daima basiretle hareket ettik” dedi Cumhurbaşkanı.
Seçim sonuçlarını kabullenmek mi dediniz? 31 Mart 2019 tarihinde Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği yerel seçimi “Hiçbir şey olmamışsa bile mutlaka bir şey olmuştur” gerekçesiyle emirlerindeki YSK’ya tekrar ettirdiler. Bu mudur sandıkta tecelli eden iradeyi kabullenmek?
“...biz kutuplaşmanın, kamplaşmanın, gerilimin tarafında hiç olmadık” da dedi Erdoğan. Cumhurbaşkanlığının internet sitesinde duruyor kelimesi kelimesine.
Ekonominin filan değil, kutuplaşma, kamplaşma ve gerilimin kitabını yazdılar oysa. Kutuplaşmadan beslendiler. Kamplaşmayla semirdiler. Gerilimden medet umdular. Muhaliflerine terörist muamelesi yaptılar. Hain dediler. Yüksek mahkemeleri bile birbirlerine düşürdüler.
“Siyasette yumuşamaktan kastedilen hukuka, demokrasiye, insan haklarına saygı duyulmasıdır" dedi Cumhurbaşkanı Erdoğan. "Bizden hukuksuzluk karşısında kimse yumuşak bir tavır beklemesin” diye de ilave etti.
Bu tarihi konuşmadan çok değil üç gün sonra Resmi Gazete’de Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı’nın kanun hükmünde kararnameler marifetiyle yaşama geçirdiği birçok tasarrufunun hukuka aykırı olduğu yönündeki kararı yayınlandı. Ülkemizin 2018 yılından bu yana hukuksuzlukla yönetildiğini söyledi AYM.
“Demokrasiyi ortadan kaldırmaya, insan haklarını çiğnemeye yönelik eylemler karşısında kimse bizden yumuşak tavır beklemesin. Özgürlükleri kısıtlamaya yönelik girişimler ya da özgürlük adı altında başkalarının özgürlüğünü daraltmaya yönelik eylemler karşısında bizden kimse yumuşak tavır beklemesin...” sözlerini de sarf etti partili Cumhurbaşkanı. Burası şakaydı herhalde.
Bir de şu lafını duyduk Erdoğan’ın:
“Siyasetten tasfiye edilmiş, kendi partilerinden tardedilmiş kimi müflis tüccarların gündeme gelme çabalarını sadece üzüntüyle değil aynı zamanda büyük bir taaccüple izliyoruz.”
Hâlâ Kemal Bey’le uğraşıyor diye canım sıkıldıydı.
Sonra sarı saçlı asenayı külliyede görünce ferahladım. O lafın muhatabı Kemal Bey değildi anlaşılan.