Kaya Türkmen
1 Mayıs sınavı ve Anayasa
Akape iktidarı, gücünün ve özgüveninin zirvede olduğu 2010 yılında 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’nda kutlanmasına izin verdi ve “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü” 2010, 2011 ve 2012 yıllarında Taksim Meydanı’nda kutlandı.
Aslında burada “izin verdi” yerine “engel olmadı” ifadesini kullanmak herhalde daha doğru olur. Zira Anayasamızın 34. maddesine göre “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” zaten. Vatandaşın anayasal hakkını keyfi gerekçelerle engelleyemez kimse.
1 Mayıs üç yıl üst üste Taksim’de coşkuyla kutlandı. Kimsenin de burnu kanamadı.
2013 yılında ise Akape iktidarına karşı bir toplumsal muhalefetin için için kaynamakta olduğunu gören hükümet, “Taksim’i Yayalaştırma Projesi” kapsamında meydanda yapılmakta olan inşaat çalışmalarını gerekçe göstererek o yıl Taksim’e çıkılmasını yasakladı.
Aynı yıl Mayıs sonu Haziran başında Gezi direnişini yaşadık. Ve o gün bugün Akape iktidarının korkulu rüyası oldu Taksim. O meydanda üç-beş kişinin yan yana gelmesini bile iktidar bir için tehdit olarak gördü. O kadar ki Taksim’e yürümek isteyen kadın gruplarının bile üzerine biber gazı sıktılar.
Vatandaşı potansiyel düşman olarak görmeye başladılar bütün otokrat yönetimler gibi. Ve 12 yıldır 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’nda kutlanmasına engel oluyorlar.
Anayasa Mahkemesi 2023 Ekim ayında verdiği bir kararda 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına engel olunmasını vatandaşların anayasal haklarının ihlali olduğuna hükmetti.
O karar orta yerde durdukça işçilerin ve 1 Mayıs’ı kutlamak isteyen herkesin Taksim’e çıkışına engel olmak bir anayasa suçudur. Bunda en ufak bir tereddüt yoktur.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel bugün Cumhurbaşkanına bu gerçeği hatırlatacak. “Her Allah’ın günü Anayasayı çiğniyorsunuz, daha yeni 1 Mayıs sınavından çaktınız” diyecek.
“Anayasaya uymamayı alışkanlık haline getirmiş bir siyasi partinin yeni anayasa çağrılarını samimi bulmuyoruz” diyecek.
“Hele önce Can Atalay’ı serbest bırakın, başta Osman Kavala olmak üzere diğer bütün Gezi mahkumlarını salıverin, Anayasa gereğince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına uyarak Selahattin Demirbaş’ı zindandan çıkartın da Anayasaya saygınızı görelim” diyecek.
İyi de yapacak.
Vatandaşın gündemi ve Anayasa
Kimileri “Vatandaşın gündeminde Anayasa yok ki” diyor.
Tamam vatandaşın aklında et fiyatı, süt fiyatı, soğan patates fiyatı var. Kirasını nasıl ödeyeceği, ay sonunu nasıl getireceği var.
“Çöpten topladığım ekmeğin üzerindeki tozu-toprağı karıncayı temizleyip çocuğun çantasına koyup okula gönderdim” diyor televizyondaki teyze.
“Altı aydır et yemedim” diyor bir başkası.
Vatandaşın gündeminde geçim gailesi, yaşam mücadelesi, karnını doyuramama endişesi var.
Vatandaşın gündeminde asgari ücretin açlık sınırının altına düşmesi var. Anayasa yok…
2024 yılında bu ülkenin vatandaşının gündeminde yoksulluk var, yılgınlık var, mülakat var, atanamamışlık var, kaçıp gitmek var. Anayasa yok.
Ama ve lakin… Vatandaşın tüm sorunlarının nedeni bugünkü ucube rejimdir.
Bu rejimi değiştirmek gerekir. Parlamenter sisteme dönmek gerekir. Kuvvetler ayrılığını tesis etmek gerekir. Yargı bağımsızlığını sağlamak gerekir. Ülkede alınacak her kararı tek bir kişinin aklına, bilgisine, birikimine, becerisine, insafına, sağduyusuna havale etmemek gerekir.
Yani bu ülkenin Anayasa’sını değiştirmek gerekir.
Bu yönüyle anayasa vatandaşın gündeminin tam ortasındadır.
Cumhurbaşkanıyla görüşme
“Neden gidip de Erdoğan’la görüşüyor” diye eleştirenler var.
“Ne işe yarayacak ki?” diyorlar.
“Cumhurbaşkanının ekmeğine yağ sürüyor. Erdoğan’ın tuzağına düşmemek gerekir” diyenler filan var.
Bence Özgür Özel’in Cumhurbaşkanıyla görüşmesinden elde edeceği sonuçtan çok, görüşme sonrası basına yapacağı açıklamanın büyük değeri olacak.
“Emeklileri ve asgari ücretlileri açlığa mahkum ettiklerini, onbinlerce öğretmenin atama beklediğini, milletvekili seçilen Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hâlâ içeride olduğunu, Gezi direnişçilerini, Selahattin Demirtaş’ı uyduruk gerekçelerle zindanda tuttuklarını, daha dün 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenlere Taksim’i yasaklamakla yeni bir Anayasa suçu işlediklerini cumhurbaşkanının gözlerinin içine baka baka söyledim, ‘Bütün bunların sorumlusu sizsiniz’ dedim” diyecek Özgür Özel gazetecilere.
Fena mı olacak?