Cumhurbaşkanı Erdoğan beklenen konuşmasını yaptı ama kafalardaki sis bulutu hala dağılmadı.
Erdoğan konuşmasında bir tek kez Kürt sorunu demedi, Bahçeli’ye tam destek verdi ama Öcalan’a yapılan çağrının detaylarına girmedi. Bir fırsat penceresi açıldığını söyledi ama o pencereden ne göründüğüne ilişkin ipucu vermedi.
Öcalan bu sürecin neresinde duruyor, Erdoğan’ın konuşmasından da öğrenemedik.
Adını anmadan Dem Parti’yi hem eleştirdi hem de Türkiye Yüzyılı yolculuğuna davet etti. Aynı zamanda muhataplarının Kürt vatandaşları olduğunu söyledi.
İsrail üzerinden, LGBT üzerinden Kürtlerin de aynı yolculukta kendileri ile birlikte olmalarını talep etti. DEM’e oy vermiş Kürtlerin kendi arkalarında dizilmelerini istedi.
Neticede, “Bir çözüm süreci var mı, varsa parametreleri ne” sorularının yanıtı Erdoğan’ın konuşmasında da yoktu.
İşin enteresan tarafı, DEM Parti’yi üstü kapalı eleştiren zaman zaman da kapıyı açık bırakan ifadeler kullanan Erdoğan konuşmasında, Esenyurt Belediye Başkanı’nın gözaltına alınması üzerinden CHP’yi, CHP’den gelen tepkileri, CHP’nin ve Genel Başkanı Özgür Özel’in ismini vererek eleştirdi, "Terör örgütünün mensupları Esenyurt'u kasıp kavururken, zâtı aliniz rahatsız oluyor diye attığımız adımlardan geri durmayacağız" dedi.
Bir başka enteresanlık da DEM Parti grubunda yaşandı.
Tuncer Bakırhan Erdoğan’ın konuşmalarını “Olumlu” bulduklarını söyledi. Kayyım eşiğindeki Esenyurt’taki gözaltı vakasına ise kısa bir süre ayırdı.
Bu tablo içinde var olan soru işaretlerine yenileri eklendi.
1. Hala bir çözüm sürecinden bahsetmek mümkün mü?
2. Amaç varlığı kabul edilmeyen sorunu mu çözmek yoksa Cumhur İttifakı’nı anayasa değişikliği için tahkim mi etmek?
3. Esenyurt’taki gözaltı kararı DEM’e, “Gelin bizimle birlikte olun yoksa sizin belediyelerinize de benzeri olur” mesajı mı?
4. DEM Parti, kendi seçmeninin de oy verdiği Esenyurt Belediye Başkanı’nın gözaltına alınmasına neden, “Vaka-i adiye” muamelesi yaptı?
5. Yeni süreçte ‘devlet aklı’, DEM’i PKK’dan uzak gösterip CHP’yi PKK’lı diye yaftalamak mı?