TRAJEDİNİN YILDÖNÜMÜ…

Yıl, 1989… Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi, Tesviye Bölümü 1. Sınıf öğrencisiyim. Tipik bir Cuma günü. Bir an önce okul bitsin, hafta sonu gelsin heyecanı sarmış tüm sınıfı. O hafta sonunun benim için önemi daha da büyük. Arka mahalle ile maçımız var, bostanda. ( İstanbul Belgradkapı’da,  şu an Namık Sevik Stadının olduğu yer.) Mahalle takımımızın Teknik Direktörü, o dönemde Kuleli Askeri Lisesinde son sınıfta okuyan, subay adayı İsmail ağabey. O da Cuma akşamı evci çıkacak, maç öncesi son antrenmanı yapacağız bostanda. Takımdaki yerim kesin… Sağ bek oynuyorum ama kanat bindirmelerim can yakar…



Okul tam gün… Öğle yemeği için Sadık abi’nin kantininde oturmuş laflıyoruz. ‘Kesin golüm var.’ diyorum arkadaşlara… ‘Beni okul takınma almayan Fersan Hoca, gelsin seyretsin. Okulda benden daha iyi sağ bek yok.’ diyerek böbürleniyorum, kıymetim kendimden menkul… Ders başlamak üzere… Tarih dersi, öğleden sonraki iki saat… Namık Hoca hiç sevmez dersine geç kalınmasını, iki dakika geç kal hemen yok yazar… Tam kantinden çıkacakken, açık olan televizyonda 13.00 haberleri başlıyor… Spiker; Samsunspor kafilesinin kaza yaptığı haberini veriyor. Deplasmana giden Samsunspor otobüsü ile bir kamyon çarpışmış… ‘Çok sayıda yaralı var.’ diyor spiker. Derse geç kalmamak için koşarak çıkıyoruz kantinden. Eve gelince, öğreniyorum felaketi. Yeni yetme aklımızla, ertesi gün, mahalle maçı öncesi bir dakikalık saygı duruşunda bulunuyoruz. Kaza hepimizin canını sıkmış. Maçın sonlarına doğru, penaltı kazanıyoruz. İsmail Abi; ‘Uğur sen kullan.’ diyor, kenardan. Topun başına geçiyorum. Plase bir vuruş ile golü atıyorum. İçimden mırıldanıyorum, ‘ bu gol, rahmetli Samsunsporlu futbolcular için…’ 34 yıl geçti aradan… Ne o maçı, ne de Samsunspor’un kazasını hiç unutmadım.

O karlı Cuma günü; Samsunspor Malatya deplasmanı için yola çıkmıştı. İkinci devrenin ilk maçıydı. Buzlu yolda daha güvenli gidebilmek için, Samsunspor kafilesini taşıyan otobüsün şoförü Asım Özkan yolda durup herhangi bir ‘kaza olmasın’ diye tekerlere zincir taktı. Kafilede hiç kimse son mola olduğunu bilmiyordu. Tekrardan yola çıkıldıktan bir süre sonra, karşı şeritten gelen bir kamyon sollama yapmak için karşı şeride geçince, Samsunspor otobüsü ile kafa kafaya çarpışıyordu… Saatler 9.30’u gösterdiğinde Türk futbol tarihine kara gün olarak geçecek, tüm Türkiye’yi yasa boğacak, Samsunspor’un renklerini kırmızı beyazdan, “kırmızı-beyaz-siyah”a çevirecek , o kaza yaşandı.



Bir yanda yaralılar, bir yanda hayatını kaybedenler, bir yanda da ölümle burun buruna gelmenin korkusunu yaşayanlar vardı.

Kaza sonrası ilk müdahaleyi Diyarbakır deplasmanına giden Çarşambaspor kafilesi yaptı. Futbolun dolaylı yoldan açtığı bu yarayı kaderin cilvesine bakın ki yine bir nebze de olsa futbol sarıyordu. ‘Eğer Çarşambaspor otobüsü gelmeseydi, belki de ölü sayımız çok daha fazla olacaktı.’ diyor kaza anını anlatan eski futbolcu Hakkı
Bayrak…

Futbol tarihine geçen bu elim olayda takımın teknik direktörü Nuri Asan hayatını kaybetti. Nuri Asan ile birlikte kaza yerinde o dönemin en iyi savunmacılarından Muzaffer Badalıoğlu ve takımın golcüsü Mete Adanır ile otobüs şoförü Asım Özkan da hayatını kaybetti. Yugoslav futbolcu Zoran Tomic ise kaza sonrası 6 ay bitkisel hayatta kaldı ve ülkesinde hayata gözlerin yumdu.

Samsunspor, o sene özel bir statü ile, ligde kaldı ama yaralarını kolay kolay saramadı. Ertesi sene küme düştü. 90’larda tekrardan , şimdiki adıyla Süper Lig olan, 1.Lige çıktı. Ancak o kazanın travması hep kaldı Samsunspor’da.

Bugün yine 20 Ocak… Samsunspor’un öksüz kaldığı tarih… Nuri Hoca’nın, Muzaffer ağabeyin, Mete ağabeyin, otobüs şoförü Asım Özkan’ın ve Zoran Tomic’in ruhu şad olsun… Kırmızı-Beyaz- Siyah renklerin başı  sağolsun…

Bu sayfa, futbolun hayat ile kesiştiği noktayı anlatacak hep… Hayat, keşke sadece güzelliklerden oluşabilseydi… Uğur’lu Futbola hoş geldiniz…

ADANA DEMİRSPOR - GİRESUNSPOR ( CUMA 20.00)
Kolej takımına benzettiğim Adana Demirspor’un maçlarını seyrederken keyif alıyorum. Özellikle karşında kapanmayan, futbol oynamaya gelmiş bir takım varsa değmeyin keyfe… Bu maçında zevkli geçeceğine inanıyorum. Adana, evinde çok farklı oynuyor, Giresun ise geriye düştüğü maçları çevirebilme refleksiyle meşhur. 20. Hafta güzel bir maçla açılacak…

KASIMPAŞA - BAŞAKŞEHİR ( CUMARTESİ 16.00)
Haliç Derbisinden son saniye golü ile beraberliği kurtaran Kasımpaşa, yeni bir İstanbul derbisine çıkıyor. Selçuk İnan’ın takımı henüz rayına oturmuş değil. Pasla çıkarken sorunlar yaşıyorlar. Üstelik rakipleri, topla en çok oynanan takımlardan birisi. Trabzonspor karşında istediği puanı alamayan Emre Belözoğlu, Kasımpaşa’nın pas trafiğini karıştırabilirse, skor anlamında anlamında açık farklı bir maç seyrediliriz. Kasımpaşa’nın puan alabilmesi için, geçiş oyununu rakibine kabul ettirmesi gerekir.

GALATASARAY - ANTALYASPOR ( CUMARTESİ 19.00)
İki takım içinde zor maç… Bir nevi ‹ kasap et, koyun can› derdinde. Galatasaray taraftarı ile bütünleştiği zaman daha da ateşli oynuyor. Devre sonlarına doğru ortaya çıkan ‹berbat› oynama alışkanlığı, Alanya kupa maçını hesaba katmazsak, bitmiş gözüküyor. Antalya her ne kadar eksik kadro ile İstanbul›a gelse de, şiddetle puana ihtiyacı var. Bu nedenle, Sarı - Kırmızılı takımın baskısını direneceklerdir. Galatasaray, eğer skoru erken bulur ve geriye çekilmezse gollü bir maç seyredebiliriz. Gol bulamadığı her dakika Galatasaray›ın aleyhine, Antalyaspor›un lehine işler.

GAZİANTEP - SİVASSPOR ( PAZAR 13.30)
Ateş çemberi bir karşılaşma… Her iki takım içinde çok çok çok öneme sahip, kazananın bir nebze de olsa nefes alabileceği bir maç. Erol Bulut’un, Fenerbahçe maçı sonrası açıklamaları Gaziantep Futbol Kulübü için zehir zemberekti ve takmın durumu açıklıyordu. Yönetimin bir an önce takıma sahip çıkması gerekir. Sivasspor, ateşle oynuyor Rıza Çalımbay hocam hâlâ Galatasaray maçını anlatıyor. Rıza hoca, bu kafayla giderse seneye Sivasspor’un ligde olmayacağının farkında mı?

ALANYASPOR - KARAGÜMRÜK (PAZAR 16.00)
Altı puanlık maç… Alanya, geçen haftayı maç yapmadan geçti. Salı günü kupa maçında, biraz daha dikkatli olsalar, çeyrek finalist olurlardı. Oyunu geriden kurma fantezisini hemen hemen terk etmeleri, bence, olumlu bir gelişme. Karagümrük, son saniye golü ile ( ki nizami goldü.) İstanbul derbisinde iki puan bıraktı. Andreas Pirlo’nun takımı, oyunun iki yönünü de doğru oynamaya başladı. Zevkli maç olacağını tahmin ediyorum.

KAYSERİSPOR - BEŞİKTAŞ ( PAZAR 16.00)
Kayserispor ufak tefek yol kazalarına uğrasa da futbolun doğrularını yapıyor. Çağdaş Atan’ın, adı gibi, çağdaş oyun anlayışını beğeniyorum. Futbol deyimi ile, “otobüsü, kale önüne çekerek», katı defans yapmıyor, genç teknik adamın başında olduğu takımlar… Yener, yenilir ama Kayseri maçı, seyredilir. Beşiktaş, geçen hafta uzatmada attığı golle, «lige havlu atmayacağını» ilan etti. Zirve takibi yapmaya devam ediyor. İlk dakikada, kaleci hatasından gol yiyip, geri dönmek, hem de deplasmanda, kolay iş değil. Beşiktaş, eğer Weghorst›un yerine iyi bir forvet transfer ederse - bence bu isim Aboubakar olmamalı - gol sorununu da daha kolay çözecektir. Bütün bunların yanında Beşiktaş, Türkiye Kupasından elemiş olmanın da şokunu atlatmak zorunda…

TRABZONSPOR - İSTANBULSPOR (PAZAR 19.00)
Trabzonsporlu futbolcular, Trabzon’da başka deplasmanda başka oynuyorlar.  Geçen senenin şampiyon olan takımının bu performansı beni şaşırtıyor açıkçası. Takımda bir uyumsuzluk var. Abdullah Avcı’nın, öncelikli olarak,  çözmesi gereken sorun bu. Ümraniye ile oynanan kupa maçında gördük bunu tüm çıplaklığıyla… İstanbulspor, asansör olmamak için direniyor. Fatih Tekke hoca, eski takımından, ancak kontra atak futbolu oynarsa, puan alabilir düşüncesindeyim. Sanki bu maçın provasını, geçtiğimiz hafta Ümraniye maçında yaptılar gibi…

KONYASPOR - ANKARAGÜCÜ (PAZARTESİ 20.00)
Millet olarak, pişmiş aşa su katmayı severiz. Ne gerek vardı İlhan Palut’u göndermeye? Sezon başı, kendi ayarında olmayan Vaduz’a elenmesi skandal, bunu kabul ederim. 20 haftada,27 puan toplamış hoca başarısız mıdır? Yerine gelen hoca, çok kariyerli olur anlarım… Sırp hoca, takımı tanıyıncaya kadar sezon biter. Ankaragücü her hafta üzerine koyarak oynuyor. Demirspor karşında, nizami golü verilmedi. Geriye düştü, oyun anlamında pes etmedi. Emre Kılınç biraz daha dikkatli olsa idi Ankara’ya galip döneceklerdi. Ankaragücü’nün bu maçı kazanıp, Konyaspor’un yeni hocasına “hoş geldin” deme ihtimalini yüksek görüyorum.

ÜMRANİYESPOR - FENERBAHÇE ( PAZARTESİ 20.00)
Ümraniye geçen hafta, İstanbulspor›a kaybederek, ayağına kadar gelen avantajı tepti. Maçın başında kaçırdığı penaltı, kırılma anı oldu Ümraniyespor için. Fenerbahçe›de sezon başındaki büyü bozuldu sanki. Jesus›un takım boyunu kısa tutmak adına, defansı çok önde kurması, üçlü savunma ısrarı yüzünden keyifler kaçık. Geçen hafta, 90+›da gol gelmese, Jesus›un profesörlüğü sorgulanırdı. Eğer Ümraniyespor, Fenerbahçe defansının defolu bölgesine oynamayı başarabilirse Jesus,  tenzili rütbe alır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Temel Arşivi