TRABZON MU KÖTÜ, BEŞİKTAŞ MI İYİ?

Maçın ilk yarısı bittikten sonra, son dakika bilgisi olarak, Abdullah Avcı’nın, Valerian İsmael’e maçtan önce; “Hocam, biliyorsun Perşembe günü çok tempolu maç oynadık. Bizim çocuklar yorgun. Evinizde de oynuyorsunuz ama rica ediyorum önde basmayın, tempo yükseltmeyin, kanatları öne çıkartmayın. Hani bi de bizim Gomez’i kornerde stoperleriniz boş bırakırsa ve kafa şutu gol de olursa çok makbule geçer valla. Tek devre yeter bize.” dediğini söyleseler, inanırdım. Sanki yorgun olan Beşiktaş, maç da Akyazı’da… Koskoca ilk yarı boyunca hiçbir şey oynamayan Beşiktaş, defans hatalarından gelen üç gol. İlk yarının özeti bu… Beşiktaş’ın böyle oynaması için, Teknik Direktör’e falan gerek yok ki… Haftada bir, halı saha için bir araya gelen on bir arkadaş da bu kadar oynar.

Şer’de hayır vardır derler. Ghezzal’ın ilk yarının sonunda sakatlanması Beşiktaş’ın hayrına oldu. Fizik gücü ile oynayan atletik Jamaika asıllı İngiliz (sprinterliği köklerinden geliyor olsa gerek.) Kartal’ı öne taşıdı. Nkoudou da boş alanlar yakalayınca maça tat geldi, ikinci yarıda…

Beşiktaş üzerindeki ölü toprağını atarken, Trabzonspor da pil bitti. Perşembe gecesi oynanan Monaco maçının yorgunluğu, ikinci yarıda her geçen dakika kendini göstermeye başladı. Abdullah Avcı, gol dışında, kontenjan senatörü gibi takılan Gomez’in yerine Umut’u, Abdülkadir’in yerine de Enis Bardhi’yi alarak orta sahayı beşleyip, Beşiktaş ataklarını kırmaya çalıştı. Bu noktada anlayamadığım şu oldu; orta sahayı kapatıp, ataklara yön verecek olan oyuncu Siopis niye kenarda? Ve Gbamin’in, Siopis’ten fazlası ne? Süper Lig’de orta sahada oynayacak futbolcunun fark yaratması gerekir. Gbamin aldığı topu öne, yana, geriye verebiliyor… İyi de bunu 49 yaşında ben de yaparım, üstelik Türk’üm yabancı kontenjanında soluk olurum, fazla da para istemem… Monaco maçından sonra da yazmıştım; eğer yürüyebiliyorsa, Siopis OY-NAR…

Salih- Gedson değişikliği ile orta saha tamamen Beşiktaş’ın hâkimiyetine geçti. Cenk oyuna girdikten bir dakika sonra, Weghorst’un direkten dönen topunu tamamlayarak maçı tekrardan beraberliğe getirdi. Abdullah Avcı her ne kadar değişikliklerle oyunu tutmaya çalışsa da, beraberliği koparması Beşiktaş’ın yakaladığı pozisyonları cömertçe harcaması sayesinde oldu. Kör istedi bir göz, Allah verdi iki göz…

Beşiktaş, geriden gelip beraberliği yakaladığına sevinmemeli, yorgun Trabzon’u elinden kaçırdığına üzülmeli… İkinci yarıdaki baskıyı, tempoyu, kanat organizasyonlarını ilk 45 dakikada da uygulaması gerekirdi. Ya da acaba, Trabzonspor oyundan çok düştüğü için mi Beşiktaş iyi gözüktü?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Temel Arşivi