Aytuna Tosunoglu
TARİKAT PEDOFİL
Bu iki kelimenin yan yana gelmesi hali hiç yeni bir şey değil. Eski olmasına rağmen hala ciğerlerimiz yırtılana kadar hiddetle haykırmak istiyoruz. Hayal dünyamızda bu pedofillere Dante’nin eserinde tarif ettiği cehennem beteri yerde ölümlerden ölüm beğendiriyoruz. Yine de tatmin olmuyor, soğumuyor içimiz.
Altı yaşındaki kız çocuğunu süsleyip püsleyip üst kat komşuna, yirmi dokuz yaşındaki erişkin adama kızını ellesin, abuk sabuk davransın, sapıklık yapsın diye gönder. Sonra da “böyle şeyler olmadı” temalı konuşmalarını yapmak üzere ailenin diğer kızlarını, erkeklerini kamera karşısına çıkart. Topluca yalan söylet. İnanan çıkar belki. Neden altı yaşındaki kızını istismar etsin diye verdin ey baba? Borcun vardı da böyle mi ödedin! Cehennemde pedofil üst kat komşunla masanın iki ucunda oturursunuz. Pedofil komşuna ayrıca ateş kuyuları diliyorum, içine düşüp çıkamayacağı…
Çocuk istismarı her sosyo-ekonomik düzeyde, etnik ve kültürel hatlarda ve tüm dinlerde var. Ama bilir misiniz, çocuk cinsel istismarının %95’inin eğitim ve bilinçlendirme yoluyla önlenebilir olduğunu?
Veriler dehşet ötesi…
Her üç kız çocuğundan biri ve her beş erkek çocuğundan biri on sekiz yaşına gelmeden önce en az bir defa cinsel istismara uğruyor. İnsan Hakları Derneği’nin verisine göre çocuk cinsel istismarında dünya listesinde üçüncü sıradayız. Çok sayıda pedofilimiz var ve öylece ortalıkta dolaşıyorlar, anlayacağınız. Üstelik bu sapkınlar çocuklarımız tarafından tanıdık, aileden, akrabalardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Rakamsal oranı, %80 bu tanışıklığın. İstismarın ortaya çıkma şekli incelendiğinde %40 mağdur ifadesi, %14’ü başkasının görüp haber vermesiyle gerçekleşmiş.
TÜİK verilerine göre (inanırsanız artık…) İstanbul’da kayıtlara geçen 1234 cinsel istismara uğramış çocuk var. Nüfusun milyonlarca olduğu şehirde sayının bununla sınırlı olduğunu düşünmüyorum. Bakanlık verilerine göre yılda ortalama 8000 çocuk cinsel istismara uğruyor, Türkiye genelinde. Bir de çocukken çocuk doğurma felaketi var: 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı 15937 olarak kayıt altına alınmış. Rakamlarda baş döndürücü bir artış mı gerçekleşiyor?
Neler oluyor? Nasıl?
Biraz araştırma yapınca karşımıza şöyle bir örüntü çıkıyor: Çocuk tacizcilerinin- bu durumda üst kat komşunun olduğu kadar çocuk-yetişkin cinsel ilişkisine onay veren tarikat hocasının yani altı yaşındaki bebeğin babasının da geçmişte sorunlu aile ortamında büyüdükleri, çocukken en az bir defa bir yakınları tarafından cinsel istismara uğradıkları gibi bir sonuca varıyoruz. Yetişkin yaşlarda gelişmemiş sosyal becerileri ya da depresyon ya da cinsel performans düşüklüğü/yetersizliği gibi durumlarla karşılaşma olasılığı artıyor. Konu hassas olduğu için çok azı profesyonel yardım talebinde bulunuyor. Bulunmayan da yaşadığımız yürek dağlayan son olaydaki gibi tarikat hocası oluveriyor. Kim bilir kaç tane var, bunun gibileri? Hatırlayın, tarikat yurtlarında yedi, dokuz yaş arası erkek çocuklara cinsel istismar uygulayan belletmenleri?
Şimdi sesi yüksek çıkan, “Ben o tarikatı bilirim. Yıllardır içindeyim. Böyle şeyler olmaz” deyiciler arasında zamanında tacize uğramış olanlar varsa bile altı yaşındaki masum kız kadar cesaret sahibi değiller, adalet duyguları gelişmemiş. Ayrıca sevdiğiniz, takip ettiğiniz tarikatı en son ne zaman mercek altına aldınız?
Pedofiller arasındasınız, bunu bilerek hareket edin ve “böyle şeyler oralarda olmaz” demeden önce kurbanların beyanlarını takip edin.
Altı yaşındayken yaşadıkları hakkında neden yalan söylesin ki?
Pedofil üst kat komşusu da zaten “hı hı yaptım” diyor. Tüm ailenin -korkudan sinmiş annenin dahi- yargılanması zorunluluktur. Takiyye yapan kız kardeşler, erkek kardeşler, karşı komşular v.s. kim bu pedofil ilişkiyi biliyorduysa ve susuyorduysa ortaya çıkmalıdır/çıkartılmalıdır ve cezalandırılmalıdır.
Altı yaşındaki bebek şimdi yirmi dört yaşındadır. Devlet desteğiyle önümüzdeki yılları finansal açıdan garantiye alınmalıdır. Yaşadıklarını çeşitli platformlarda anlattırarak (buna tarikatlar, tarikat yurtları, irili ufaklı kuran kursları da dahil) farkındalık sağlanmalıdır.