Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Narin, Münevver, Gülistan, Ayşenur, İkbal…

Niceleri var. Yaşayamadan öldüler. Kısacık hayatları umarsız ellerde havaya savruldu, yok oldu. İsimlerini yazmaya kalksak gazete sayfaları dolar, taşar. Çok yazık oldu. İçimizde cam kırıkları…

Elimizde derin bir sorunumuz olduğunun bilincinde olan devlet aramayın, boşuna. Ölmekle istatiksel bir mana da oluşturamadı, toprağa yatırılan gençler, çocuklar. Bir devlet politikası, yeni bir ceza kanunu yasası dahi oluşturamadılar, ölmekle. Bir küreğin ucunda havaya savruldular.

Suça Sürüklenmiş Çocuklar

Böylesi canilik, böylesi cahillik insanın kaderi değil elbet. Halkın yararına, gelecekle ilgili ne istediğini, toplumsal anlamda nerede olmak, nasıl fayda sağlamak istediğini belirten ve eyleyen insanları Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne seçebilirdik. Öyle yapmadık, biz. Parti içi küçük ya da iri çıkar gruplarının belirlediği, “buna oy verin” dediği kişileri seçtik. 600 milletvekilinin arasında beylik ya da hamaset konuşmalarından başka bir dil kullanan, soruna çözüm sunan kaç kişi var, acaba… Durumun kötülüğünden bizler de sorumluyuz. STK’lar çatısında bir araya gelip çocukları, gençleri öldürenleri, katilleri yani, katil zanlısı olmadan çok önce nasıl tespit edebileceğimizi, kurumsal ve bilimsel çözümünden yana olduğumuzu haykırmadık. Ki, aralarında karılarını, kız kardeşlerini, nişanlılarını, kız arkadaşlarını, yeğenlerini büyüyünce öldürecek olanlar da vardı. Sokak ortasında bir kadına cinsel saldırı gerçekleştirecek olanlar da. Kediyi tekmeyle öldürecek olan da vardı, köpeğin ayaklarını kesecek olan da. Henüz küçüktü, çocuktu hepsi.

Cinsiyet Eşitliği Eğitimi

Avrupa’daki denenmiş, onanmış yöntemleri Millî Eğitim Bakanlığı çatısı altında geliştirmek mümkündü. Eğer kadınlar ve erkekler cinsiyet eşitliği konusunda iktidara kafa tutmayı rutinleştirebilseydik, arkamızda bir STK’yla tabii… İskandinav ülkeleri, eğitim sistemlerinde zihinsel sağlık ve cinsiyet eşitliğine ciddi anlamda önem ve yer veriyor. Aslında İsveç, cinsiyet eşitliği eğitimini müfredata dahil eden öncü ülkedir, diğerleri arkadan gelir. Bu ülkelerdeki öğretmenler öğrencilere cinsiyetin sosyal bir yapı olduğunu ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin nasıl sağlanabileceğini öğretiyor. Üstelik bunu anaokullarından başlatıyor. Düşünsenize, bizim ilköğretim okullarında cinsiyet farkı gözetmeksizin tüm öğrencilerin eşit fırsatlara sahip olduğunu, ders materyallerinin ve aktivitelerinin bu ilke doğrultusunda hazırlandığını…

Erken Yaşta Psikopati Saptama

Yine İskandinav ülkelerinde zihinsel sağlık, ilköğretim sisteminin önemli bir parçası olarak kabul ediliyor. Okullarda ruh sağlığı hizmetlerine erişim oldukça yaygın. Bizdeki gibi 2 bin 500 kişiye bir rehber öğretmen/danışman verilmiyor (Cumhuriyet Gazetesi, İrem Karataş haberi). İskandinav ülkelerinde ruh sağlığını teşvik eden neşeli, oyunlu, müzikli, balonlu “Sağlık Haftası” düzenleniyor. Çocuklara ilkokuldan itibaren “farkındalık” ve “stres yönetimi” eğitimi veriliyor. Erken yaşta kendi duygularını tanımaktan ve yönetmekten bahsediyorum. Ayrıca psikolojik sorunların erken yaşta tespiti için kapsamlı tarama programları uyguluyorlar. Özellikle Danimarka ve Finlandiya’da çocukların psikolojik gelişimi 1 yaşından itibaren takip ediliyor. İlkokullarda da düzenli olarak psikolojik tarama testi uygulayarak olası psikolojik sorunları erken safhada bulup çıkartmayı amaçlıyorlar.

Gözetim Ağı

Bu ülkelerde okullar, çocukların psikopatolojik belirtilerini (örneğin, anti-sosyal davranışlar veya anksiyete bozuklukları) erken dönemde fark edebilecek yetkinlikte olan rehberlik servisleri ile donatılmış. Bu servisler aracılığıyla, gerektiğinde çocuklar ve aileler profesyonel yardıma yönlendiriliyorlar.

Bizde de böylesi bir gözetim ağı olsaydı, Narin’in katili henüz çocukken ağa takılmaz mıydı? Peki ya Münevver’in katili? Ayşenur ve İkbal’in katili henüz ilkokul öğrencisiyken ağa takılmaz mıydı? Ya Gülistan? Ailesinin yanında ve hayatına devam ediyor olmaz mıydı?

Bir taneciğinin bile ölümüne, tecavüzüne engel olacak bilimsel sistemi getirecek bir Millî Eğitim Bakanlığı, bir devlet vizyonu istiyoruz. Çünkü biz iflah olmaz, enerjisi, umudu tükenmez bir neslin çocuklarıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi

Narin

28 Eylül 2024 Cumartesi 10:45