Aytuna Tosunoglu
NE YAŞIYORUZ BİZ?
Pek değerli politikacılarımızın, parti başkanlarımızın ve dahi yanında gezen fıldır gözlü, duyargaları açık yardımcılarının TBMM kokteyl salonunda, “Acıdıysa öpeyim geçsin” türündeki konuşmaları ister istemez soruyu sorduruyor: Ne yaşıyoruz biz?
Parti başkanları birbirlerine, aramızda lafı olmaz, siyaseten öyle demek zorundayız, aman siz üzülmeyin, üzmedik değil mi, mealindeki cümleleri sıraladıkça, aslında hiçbir siyasetçinin ciddiye alınmaması gerektiğini gün gibi görüyoruz.
Parti başkanları Türkiye’deki durumun ciddiyetinden uzak, hakaretamiz bir dil kullanarak, CHP bir terör örgütüdür şeklinde bol ve kurusıkı saydırıp sahne gerisinde(!) başbaşa kaldılar mı birbirlerine en yüksek seviyede terbiye, anlayış, saygı, sevgi sergilerlerken biz yani halk sizin siyaseten söylemleriniz yüzünden gırtlak gırtlağa geldik. Ne diyorsunuz siz, kendinize gelin artık! Ne yapıyorsunuz ciddiyetsiz insanlar olarak? Karşılıklı şakalaşıyor musunuz? Maaşlarınızı biz veriyoruz ve asgarisinde dürüstlük ve ciddiyet bekliyoruz.
Halkın karşısında kendinden olmayana yılan görmüş gibi davranan siyasi parti başkanı, lafım önce sizedir. Üstelik siz koalisyon ortağı partinin başkanısınız ve diğerlerine yolmalı, baykuşlu, çürüklü saydırırken içinde adalet sisteminin de yer aldığı dev çarkları bir şekilde etkilediğinizin, halkı fakirleştirdiğinizin, aralarında gırtlak gırtlağa birbirini boğacak hale getirdiğinizin pek ala farkındasınız. Amacınız ne sizin?
Siyaseten demek durumunda olduğunuz şeyler ana muhalefet liderinin de ağzında bir şakaya dönüşüyor. Ne zaman halkın karşısında ciddi, açık, saydam olacaksınız? Sizin şakalaşmalarınızın sonu yok. Kendinize gelin!
Gelmezseniz bakın neler olur…
Güvenilirliğiniz hızla aşınırken halkın gözünde ikiyüzlü olursunuz. İkiyüzlülüğünüz toplumsal güveni sadece sarsmakla kalmaz, yerle bir eder. Bir daha toplayabilene aşk olsun. Kalıcı hasar oluşur, demokraside ve tüm kurumlarında. Seçim kazanma amacıyla popülist söylemlerin en kralını(!) da ortaya koysanız bir gün ekonomik ve/veya siyasi çıkarlar tersine döndüğünde ikiyüzlü, yalancı damgasını yer, oturursunuz.
İktidar partisinden muhalefet partilerine kadar geniş bir yelpazede tuhaf bir ideolojik esneklik algılıyoruz. Diyelim biriniz otoriter eğilimlere sahiptiniz ve seçimle gittiniz, diğeriniz de aynı ideolojik esneklikle gelip aynı otoriter eğilimlere mi sahip olacaksınız? Ne yaşıyoruz biz? Sizin şakalaşmalarınızın manyağı mı olduk?
Bugün artık her seviyede gözle görülen (gizlenemeyen) yolsuzlukların artmasından iktidar sorumludur. Oysaki yolsuzluk karşıtı söylemleriyle iktidara gelmişti ve temiz yönetim vadetmişti. Vadettiklerini yerine getirmeyince siyasi kutuplaşmayı derinleştirdi. Ön tarafta biz yani halk parasızlıktan, haksız uygulamalardan birbirimize kırdırılırken arka tarafta oylarımızla ayrıcalıklı kıldığımız politikacılarımız salonlarda, otel lobilerinde, kulislerde birbirleriyle gayet seviyeli ve eğlenceli bir ilişki içindeler. İlişkinin seviyesi ideolojik esneklik denen tuhaflığın içinden ölçülebilir. Sizleri ölçecek çok veri sağlıyorsunuz.
Zannettiğinizin tersine, halk unutmaz, sayın parti liderleri.
Geride dürüst olmayan bir oyun yürüttüğünüzü de unutmaz.
Halk size bir şaka yapar ki…