Aytuna Tosunoglu
Çay rica edeyim
Bir bardak sütlü kahvenin fiyatını öğrenince, “Çay rica edeyim. Bir tane” dedi. Elinde, saymayı bitirdiği 20 liralar, 10 liralar… Omuzları şimdiden çökmüş, gözlerinde şimdiden beliren hüzün… Oysa yirmili yaşlarının başında genç bir öğrenci. Elindeki kâğıt paraların bir kısmıyla ödeme yaptı, çayını aldı, “Cafe”nin cam önü masalarından boş olanına doğru yürüdü. Sırt çantasını boş iskemleye, amatör bedenini yastıklı iskemleye bıraktı. Oturur oturmaz uzuvlarından biri haline gelmiş cep telefonunu çıkardı, ekrana daldı, gitti…
Her Şey Akıyor
Etrafıma bakınca onun gibi yalnız, hüzünlü, kaygılı üniversite öğrencileriyle çevrili olduğumu anladım. Gençlerin olduğu yerde dinamik bir hava olur, enerji oradan oraya sıçrar diye bilirdik. Çünkü biz öyleydik zamanında. Parasızdık, biz de çay içerdik. Kantinci abi içtiğimiz altı çayın parasını dört içmişiz gibi hesaplardı. Omuzlarımız dik, gözlerde neşeyle borçlu kalırdık. Neden olduğunu bilmediğimiz ve bizi terk etmeyen umudumuz vardı. Yarın daha güzel bir gün olacaktı. Oysa gençlerin olduğu bu kafede ne şimdi vardı ne de yarın. Akışkan bir cep telefonu ekranında bilgi olmayan bilgi, davranış olmayan davranış, ideoloji olmayan ideoloji aşağıya doğru geçip gidiyor…
İçinde bulunduğumuz yeni yüzyılın ilk çeyreğinde, gençlerin umudunu yitirmesi fikrimce çok önemli bir sorundur. Ekonomik, sosyal, kültürel ve tabii ki politik faktörleri nasıl bir düzenlemeyle birbirinin içine sokup, bozduk? Karşılığında elde ettiğimiz karamsar bulamacı gençlerimize yesinler diye verdik. Önce boş görünen ama dikkatli bakınca koyu bir hüzün sarmalında gözlerle cep telefonuna bakar haldeler. Konuşmuyorlar. Kimseyle göz göze gelmiyorlar.
Eleştirmeden Önce
TÜİK verilerine göre 2023 yılında genç işsizlik oranı yüzde 20’yi aşmış. 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en derin ekonomik krizi olarak nitelendirilen bir dönemin içindeyiz. Yüksek enflasyon karşısında gençlerin bir işe girseler dahi maddi güven içinde olmayacakları gerçeği şurada dururken ideoloji olmayan ideolojiyle işler düzene girebilecek mi? Sorunun cevabı gayet açıkken üniversite diplomalı gençlerin cep telefonunu değiştirmek için garsonluk yapmasını, yeteri kadar para biriktirince arkasına bakmadan işten ayrılmasını eleştirmemeli.
Diğer taraftan eğitimdeki kalitesizlik mezun olan gençlerin iş bulma şansını azaltıyor. Böylelikle hayal etmelerini umduğumuz bir “kariyere” ulaşmaları mümkün değil. Aslına bakarsanız kariyer yapma derdi bu yüzyılın ilk çeyreğinde eridi, bitti. Gençler eğitim sisteminin iş gücü piyasasının ihtiyaçlarına uygun olmadığını sezinliyor. Bu sezinlemelerdir ki pek çoğunda kaygı bozukluğu var (Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre gençlerde depresyon ve anksiyete oranları artmaktaymış). Umutsuzluk hissinin derinleşmesine bir neden bu kaygı bozukluğu.
Freedom House’un bir raporunda Türkiye için “kısmen özgür” kategorisinde olduğu söyleniyor. Bunun anlamı ifade özgürlüğü ve insan hakları konularında iyi olmadığımızdır. Gençlerin kendilerini güvende hissetmeme nedeni bu olamaz mı… O zaman sosyal katılım gerektiren durumlarda gençleri aramızda göremememizin nedeni de budur, belki.
İşimiz Çok
Çözüm olarak, ekonomik destek programları, eğitim sisteminin güncellenmesi, iş gücü piyasasının ihtiyaçlara uygun hale getirilmesi, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması bir gerekliliktir. Gençlerin psikolojik sağlığını desteklemek için devletin psikolojik danışmanlık hizmetlerini güncellemesi ve yaygınlaştırması şarttır. Siyasi süreçlere katılımlarını artırmak için çeşitli platformlar oluşturulabilir. Gençlik meclisleri veya danışma kurulları gibi yapılarla gençlerin seslerini duyurmalarına fırsat tanınmalıdır.
21. yüzyılda gençliğin umutsuzluğu çok boyutlu bir sorun.
Vizyon sahibi, alçakgönüllü, yüreğinde yurt sevgisi, insan sevgisi olan nice yetişkinlerimiz var. Balkonun üst köşesine her yıl yuva yapmak için gelen serçelere bakınız. Bir önceki “aile”nin bıraktığı yuvayı restore eden, içini temizleyen yeni ailenin heyecanını, enerjisini diliyorum hepimize.