SİYASETÇİLER ANILARINIZI YAZIN

“Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır.”
Andre Gide
Tarihin Deltasına Yolculuk isimli nehir söyleşi kitabımda konuştuğum tarihçi ve bilim insanı Prof. Dr. Sina Akşin’e son yıllarda çok okunan anı kitaplarını sordum:
— Anı kitaplarını bir tarihçi olarak nasıl buluyorsunuz?
— Günü gününe tutulmuş günlükler çok değerli. Yıllar sonra anımsanan şeyleri yazmak da değerli ama pek çok şey unutuluyor. Tarihlerde, ayrıntılarda önemli yanlışlıklar olabiliyor. Günlük bizde pek yazılmıyor. İsmet İnönü’nün cep defterlerini yayımladılar. Orada bulmaca gibi anlaşılması zor notlar var. Falancayı gördüm diyor mesela, çok önemli bir bilgi. Ama bu çok kapalı ve sınırlı bir bilgi olarak karşımıza çıkıyor.
—Kaç tane cep defteriniz var?
— Ooo, çok fazla.
— Bir yere gidilecekse onun saatini, günlük yapacağım işleri yazıyorum.
Ankara gibi bir kentte çok etkinlik var. Ancak ben hepsine gidemiyorum.
Bir konferansa gidiyorsunuz, çok önemli bir konferans oluyor ama katılım çok az oluyor. Otomobil yüzünden park yeri bulunmayan yerlere insanlar gitmiyor. Bu, sakatlık gibi bir şey, ben sakatım, merdiven çıkamam der gibi, benim otomobilim var, oraya gidemem diyor.
Hollanda’da ne güzel, herkes bisikletle dolaşıyor.
—Anı kitapları tarihçiler için önemli kaynak mıdır?
—Tabii, Bahri Savcı hocamız vardı. Onun kafasında birtakım tablolar vardı. Mesela 27 Mayıs Anayasası’nın yapılma şekli. Buna benzer birtakım olayları büyük bir canlılıkla anlatırdı. Ben de hep “Hocam anılarınızı yazın, ne kadar güzel ayrıntıları da hatırlıyorsunuz” derdim. “Ama aralarda neler oldu, anımsamıyorum” diyordu. Demek ki Bahri Savcı’nın kafasında birtakım tablolar vardı ve o tabloları da çok canlı bir şekilde belleğinde tutuyordu. Diğer kısımlarsa solup gidiyor, o kadar önemli olmadıkları için. Ben de ona bir çare bulmuştum. “Bir kere bu canlı tabloları yazın, aralarını da gazete koleksiyonlarını karıştırarak bulabilirsiniz” diyordum. Maalesef anılarını yazmadı.
—Kimlerin anılarını merak ediyorsunuz?
— Siyasilerin anıları olsa ne güzel olur. Sabahattin Selek’in sayesinde İnönü anılarını iki cilt halinde anlattı. Ama çok dikkatli anlatıyor. Suya sabuna dokunmayacak şekilde anlatıyor.
— Oysa siz anılarda suya sabuna dokunulsun istiyorsunuz?
—E, tabii yani. Suya sabuna dokunacak ki, işin iç yüzü anlaşılabilsin, ayrıca dedikodu lezzeti alınabilsin. Ama İnönü’nün anıları Atatürk’ün ölümü ile bitiyor. Cumhurbaşkanı olarak neler yaşadı, maalesef onları bilmiyoruz. Siyasilerin anıları çok önemlidir. Sanatçıların anıları da ilginçtir ama bir siyasetçi kadar ilginç değildir. Tabii bu sanatçıya da bağlıdır.
— Anı kitaplarında ya yazar kendini ön plana çıkarıyor ya da kimi isimleri karalıyor. Sizce anı kitaplarında ölçü ne olmalı?
—Karaladığınız kişinin zayıf taraflarını ortaya çıkarıyorsunuz. O karalayan adam biraz öznel davranmış olabilir, abartmış olabilir. Bazı yönden haksızdır, bazı yönden haklıdır. İşte tarihçinin görevi, bütün o gölgeleyen abartmaları, uydurmaları kontrol ederek gerçeğe ulaşmaktır.
Siyasetçiler Altan Öymen gibi anılarınızı yazın. Genç kuşakları deneyimlerinizle zenginleştirin. Tarihçilere kaynak olun. Ölümün elinden bir şeyleri kurtarın. Yazının kalıcılığına inanın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yaşar Seyman Arşivi