Askıda Hayatlar

Sıcak bir Akdeniz ülkesi olan İtalya’nın sahil kenti Sorrento’da 6-10 Kasım 1990 tarihlerinde yapılan “FIET Kongresi’ne katılmıştık. Kürsüdeki sendikacı dayanışmaya örnek vermek için Napoli’nin kenar mahallelerinin birinde, yaşanan bir “İtalyan toplumsal terbiyesini” anlattı.

Bir kafeye giren müşterilerden biri, barmene "due caffee, uno sospeso" (iki kahve, biri askıda) diyor. İki kahve parası verip, bir kahve içip gidiyor. Barmen tezgâhın üzerinde asılı duran çiviye bir küçük kâğıt asıyor. Bu böyle gün boyu sürüyor.

Bir süre sonra kahveye, üstü başı biraz eski, püskü, belli ki yoksul bir kişi geliyor ve barmene "un caffee sospeso" (askıdan bir kahve) diyor. Barmen hemen bir kahve hazırlıyor ve yeni gelen müşterinin önüne koyuyor. Adam kahvesini içtikten sonra para ödemeden çıkıp gidiyor. Barmen ise tezgâhın üzerindeki askıya taktığı kağıtlardan birini koparıp çöp kutusuna atıyor.

İtalya’nın başka kentlerine başka yıllarda gidince de savaşın getirdiği ekonomik çöküntü nedeniyle herkes espresso alamıyor ve bu sebeple Napoli'de insanlar bir tane fazladan ödeme yaparak “Askıda kahve” bırakıyorlar uygulaması artık şehir efsanesine dönüşerek anlatılıyordu.

Yıllar sonra savaşın değil kötü yönetimin ülkemizde yarattığı ekonomik çöküntü bizi askıda uygulamalara götürdü. Askıda ekmek, askıda simit, askıda tost uygulaması en son okullarda başladı…

ASKIDA TOST

“Dünyanın en güzel yeri bir çocuğun kalbidir!” Sloganı ile Sivas’ın 4 Eylül Ortaokulu’nda bir kantinci askıda tost uygulamasını öğrencilere başlattı. Onlarca yıl sonra askıda ekmek yerine devlet okulunda askıda tost öğrencilere veriliyor. Kantinciyi duyarlı yüreği, körelmemiş vicdanından ötürü kutluyorum.

Okullar, eğitim ve bilim yuvası okullarımız ülkemizde pislik içinde önce aileler okulları temizlemeye başladı sonra yerel yönetimler dayanışma gösterdi. Çağrı aldıkları her okula koşuyor ve geleceğimiz olan öğrencilerin sağlığı için okulları temizliyorlar. Yerel yönetimler bu temizliği yaparken Millî Eğitim Bakanlığı yetkilileri tarafından onlarca engelle karşılaşıyorlar.

CHP’li belediyelerin okullarda temizlik yapmasının engellenmesine tepki gösteren CHP lideri Özgür Özel, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e sesleniyor: “Ağırına gidiyorsa karanlıkta gelelim.”

Çocuklar aç, işçiler aç, emekliler açız diye bağırıyorlar.

İzmir’den Ankara’ya çıplak ayakla yürüyen maden işçileri ülkenin başkentine sokulmuyor.

Muhalefet partisi milletvekillerinin araya girmesi ile TBMM’ye alınıyor ve sorunlarını anlatıyorlar.

Milyonlarca emekli perişan. “12 bin lira maaş alıyorum. 10 bin lira kiraya veriyorum, elektrik, su parası çocuklarım olmasa açım! Aç!” diye milyonlara televizyon ekranlarında feryat figan bir anne dinliyoruz, vicdanı olanın lokması boğazına diziliyor ve yutkunamıyor…

İtalyanların bu “Toplumsal terbiye dedikleri “Askıda kahve” uygulaması hep aklımdaydı. Ülkemde bir gün hayatların askıda ekmek, simit ve tosta bağlanacağını hiç düşleyemedim diyecektim ki dün bir başka duyuru aldım. “Ankara Operası solisti sanatçı Tuncer Tercan’ın Üniversite öğrencilerine ve Depremzede Defne Gönüllüleri yararına vereceği konserin biletleri askıda satışa çıktı. Birlikte atlatacağız! Dayanışma yaşatır!”

Askıda ekmek, simit, tost, konser bileti, kitap ve hayatlar…

“Açız!” Diye haykıran milyonların hayatı ne yazık ki askıya bağlandı!

Geldiğimiz bu noktada kadınlara şiddet, sebepli sebepsiz infazlar, tecavüzler, çocuk ölümlerini izlerken, Türkiye’nin sanki bütün değerleri yitip gitmiş gibi geliyor insana. Biz çok zor günler geçirdik ülke olarak, ancak bu kadar açmaza, çürümüşlüğe, aymazlığa düşmedik. Biliyoruz ki bu günlerde geçecek Türkiye hak ettiği güzel günlere kavuşacak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yaşar Seyman Arşivi