Yaşar Seyman
Birleşmiş Milletler’de Bir Yıldız
68 Kuşağından film, televizyon ve tiyatro alanlarında çalışmış Amerikalı oyuncu Meryl Streep Birleşmiş Milletler’de bir konuşma yaptı. 68 Kuşağının özgürlükçü anlayışı ile dünya olaylarına özellikle kadın ve çocuk haklarına ne kadar duyarlı olduğunu bir kez daha dünyaya gösterdi. Bir başka gerçeği de vurgulamaktan kaçınmadı. Ülkesinin başka ülkelere “Demokrasi götürüyoruz!” diyerek aslında onları nasıl tarihinden, kültüründen, değerlerinden, insan haklarından, yaşamdan yoksun bıraktığını da bir anlamda dünyaya anımsattı.
Hollywood yıldızı Meryl Streep, Afganistan’daki kız çocukları ve kadınların yaşam biçimine, Taliban’ın insanlık dışı eylemlerine dikkat çekmek istedi. Birleşmiş Milletler’deki bu seslenişinde sadece kadın hakları savunucularına değil tüm insanların vicdanına seslendi.
O unutulmaz seslenişinde şunları söyledi:
“Bugün Kabil’de dişi bir kedi bir kadından daha fazla özgürlüğe sahip.
Bir kedi verandasında oturup güneşi yüzünde hissedebilir.
Parkta bir sincap kovalayabilir.
Bir sincap bugün Afganistan’daki bir kız çocuğundan daha fazla hakka sahip. Çünkü Taliban kamuya açık parkları kadınlara ve kız çocuklarına kapattı.
Kabil’de bir kuş şarkı söyleyebilir.
Ancak bir kız çocuğu ve bir kadın kamusal alanda şarkı söyleyemez!
Bu, olağandışı. Bu, doğal hukukun bastırılmasıdır.”
Yıl 2021 Ağustos, Hacı Bektaş…
Hacı Bektaş Veli “Dostluk ve Barış Ödülü” ile onurlandırıldığım günlerde Taliban’ın Afganistan’da yönetimi ele geçirir geçirmez ilk işi; kadınların burkaya girmesi, kamusal alandan uzaklaştırılması, toplumsal yaşamdan koparılmasıydı.
Bir akademisyen bana gönderdiği kutlama mesajında şunları yazıyordu:
“Atatürk’ün demokratik ve laik ülkesinde bir Cumhuriyet kadını Orta Anadolu’daki bir ilçesinde “Dostluk ve Barış ödülü” alıyor. Taliban ise Afganistan’da kadınlara çalışma yaşamını yasaklıyor, evden çıkmalarına izin vermiyor. Dünyada yapılan spor ve benzeri olimpiyatlara, etkinliklere göndermiyor.”
Taliban’ın gelişinin üstünden üç yıl geçti ve bugün bir Oscar ödüllü sanatçı Merly Streep, Birleşmiş Milletler kürsüsünde dünyaya diyor ki Afganistan’daki kadın 21. yüzyılda bir kedi, bir kuş kadar özgür değil.
Duyuyor musunuz?
Bu haykırış aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in de günümüzde işlevini yitirmiş olduğunun dile getirilmesiydi. Merly Streep bu konuşmayla tüm insanlığa seslendiği gibi, kürsüsünde konuştuğu Birleşmiş Milletler’e de ayar verdi.
Duydunuz mu?
1993 yılında sendikacı olarak gittiğim Amerika’nın New York kentinde Birleşmiş Milletler binasının girişinde tüm dünya ülkelerinden kadın portreleri sergileniyordu. Dünyanın kadın yüzleri beni büyülemişti. O sergi sonrası günlüğüme “Kadın yaşamın rengidir” diye yazmıştım.
20 yıl sonra da Ankara’da Birleşmiş Milletler ve paydaşlarının projesinde üç yıl “Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi” projesinde sivil toplum uzmanı olarak yedi pilot kentimiz; Samsun, Rize, Antalya, Nevşehir, Denizli, Balıkesir, Mardin’de çalışmalar yaptık. Hemen hemen her kentte boğazımız düğümlenerek, yüreğimize çöken acı hikâyeler ve ‘adalet sarayları’nda sonuçlanan davaların adaletten uzak sonuçlarıyla döndük.
Tüm bu acılara karşın, Müslüman ülkeler içinde Türkiye Cumhuriyeti ışıl ışıl ışıldıyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ü lider yapan nitelikler, yaşama geçirdiği eylemlerle anlatılabilir. Kadın haklarını öncelemesi bunların en başında gelir. Bu öncülüktür ki edebiyatta, müzikte, sporda, bilim dünyasında başarı öyküleri ile övünç duyduğumuz kadınlarımız çoğalıyor.
Hepimizin bu Cumhuriyet’e büyük ve ödenmez borcu var. O nedenle mücadeleden vazgeçmemeliyiz. Bizi var eden Cumhuriyet’i, laikliği gözümüz gibi korumalıyız.
Nasıl mı?
Yaşamın her alanında örgütlenerek. Örgütlerinizin sesi ve sözcüsü olarak. Sorumluluk üstlenmekten kaçınmayarak, yaptığımızı daha güzel, güzelleştirdiğimiz her işi daha çok yaparak…
Şarkının sözleri gibi “Masum değiliz hiçbirimiz” misali ülkemizin içinde bulunduğu bu karanlığı mücadelemizle aydınlığa çıkarmanın çalışmalarına öncelik vermeliyiz. Acısı henüz yüreğimizde ve aklımızda Narin Güran davasını unutmayarak, unutturmayarak!
Bizim duyarlı yüreğimiz Mazlum Çimen’in dörtlüğü ile noktayı koyalım:
“Bu işi öğrenmişler usta
Bundan geçiniyorlar
Her seferinde bizi
En NARİN yerimizden kırıyorlar.”