Yaşar Seyman
Klarnetinin Anılarımdaki Sesi
Çocukluğumun unutulmaz sesi…
Annemin kızgınlığı ve gözyaşı…
Babamın dostları…
Haydar Amca’nın süslü gelini…
Klarnet mi?
Gırnata mı?
Bizim mahallelinin bildiği gırnata ve gırnatacı Haydar…
Yıllar sonra Haydar Amca’ya eklenen iki ‘K’ harfi. Soyadı Kıran, çalgısı klarnet…
Akşama doğru evin küçük salonunun büyük konuğu Haydar Amca ve kadife kutu içindeki gırnatası… Koltuğa oturur ve yanına kadife kutuyu koyar koymaz; ben açılacağı anı saatlerce beklerdim. Annem, Haydar Amca görünür görünmez homurdanır, kendi kendine yıllarca hep aynı sözleri söylerdi: “Yine bu akşam bize uyku haram. Gecelerimize el koymuş. Sofralar kur, yemekler taşı, uykudan ol bir de üstüne üstlük çaldığı yanık parçalara ağla… Buna yürek dayanır mı?”
Hiçbir müzik aleti çalamayan babamın ve evimizin en büyük zenginliği Aşık Daimî, Davut Suları, Aşık Dursun Ceylanı, Aşık Mahsuni Şerif, Feyzullah Çınar, Ali Ekber Çiçek, Arif Sağ, Musa Eroğlu bağlamaları, Kıranlar klarnet ve Mustafa Amca’mın kavalıydı…
Babam, Arif Sağ’ın bağlamasını öyle özlerdi ki; onun akort yapmasına, dayanamaz “Bunun hazırı yok mu?” diye sorar, Arif Sağ ve akordu bilenler gülerdi. Babam saatlerce ses çıkarmadan bu büyük ustaları dinlerdi…
Yıllarca klarnet sesi Altındağ’ın umutkondularında ve evimizde eksik olmadı. Haydar Amca’nın oğlu ile birlikte genç öğrencileri vardı. Bir tek gün onların ustasıyım demedi. Çünkü ustalar ben bunun ustasıyım demezler. Çıraklar ustalarını söyler diye bildik ve öğrendik. Haydar Amca’nın yerini ölümünden sonra oğlu Erdal aldı ve kısa süre sonra bizim mahallenin klarnetçi Erdal’ı ve gençleri, Devlet Halk Dansları Topluluğu sanatçısı olarak dünyanın birçok ülkesine gittiler.
Yıllar geçti. Bizim mahallenin odalarında çalan klarnet televizyonlarda sahneye çıkmaya başladı. Dünya çapında klarnet ustaları dinlemeye başladık. Haydar Amca, acaba hangi oktavda hangi notada çalıyordu? Bu alaylı ustanın, ustası kimdi? Soramadım. Onun ustalık ettiği oğlu ve gençler dünyanın devlet adamlarına klarnet çaldı, halk oyunları oynadı ne yazık ki Haydar Amca göremedi.
Haydar Amca, yaşasaydı ona bu, senin kadınından çok sevdiğin, okşadığın, tozunu aldığın, ipek mendillerle sildiğin, gözün gibi üzerine titrediğin süslü gelinin klarnet bizimkilerin gırnatası, düğünlerin süsü var ya onun tarihini biliyor musun? Babama ve sana gazeteleri okuduğum gibi okuyayım mı demeyi çok isterdim…
Haydar Amca, önce klarnetin ucuna kamış takar. Ağzına alır, sol eli üst ses deliğini kavrar, sağ el alt ses deliklerini kavradığında az eğimli bir tutuşla yere doğru tutar ve çalmaya başlardı. Bir gün bana klarnet beş parçalı demişti. Kamış takılıp üflenen yer birinci bölüm. Beşinci bölüme de kalak derdi…
Okuyan, öğrenme susuzluğu olan kız çocuklarına herkes gibi Haydar Amca da sevgiyle, saygıyla yaklaşırdı. Klarnet çalanın dudaklarının; kusursuz, dişlerinin; düzgün ve ön dişlerinin eksiksiz olması aranılan niteliklerdir diye dinlerken; Haydar Amca’nın dişlerini çektirdiği günlerde neden bize gelmediğini yıllar sonra öğrendim. “Bu çalgıya on yaşında başlanabilinir diyordu bir başka klarnet ustası.
Haydar Amca’ya soramadım kaç yaşında başladığını ama oğlu Erdal çok küçük yaşlarda başlamıştı. Haydar Amca, çok şık giyinirdi. Bizim mahallenin memurları gibi kravat taksa da görünümü onlardan farklıydı.
Çocukluğumun parlak ve süslü çalgısı klarnet, 12 Eylül’ün ilk idamı bizim Altındağ’ın umutkondularının sarışın genci Necdet Adalı’ya, onlarca firariye, sürgüne ve yüzlerce tutukluya dayanamayıp sustu!
Bizim çocukluğumuzun iki klarnetçisi vardı Binali Salman ki ses duvarını aşmıştı. Bir de klarnetçi Haydar Kıran vardı ki yokluğun, yoksulluğun yolların kesip onu Altındağ’a tutsak etmişti. El verdiği oğlu Erdal onun yerine dünyaya açıldı.
Dünyaca ünlü klarnet virtüözlerimiz Mustafa Kandıralı, Selim Sesler, Şükrü Tunar, Serkan Çağrı, Hüsnü Şenlendirici zevkle dinlerken, izlerken; geçen yıllara karşın çocukluk çalgım gümüş düğmeli klarneti ve klarnetçi Haydar Amca’yı unutmam olanaksız! Onunla geçirilen güzel anılarımız her dem taze benim için…