Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

SEÇİMİN MÜREKKEBİ

Zorlu bir seçim olacak.
Basından takip ettiğimiz kadarıyla iktidar seçim barajı konusunda değişiklik yaptı, yapıyor. Başka neleri değiştiriyor, bilmiyoruz. Bu değişikliklerin seçmenin kullanacağı oy üzerinde nasıl bir etkisi olur, tahmin etmek kolay değil. Ancak bildiğimiz bir şey var, önümüzdeki seçim basit bir iktidar değişimi seçimi olmayacaktır.

Ülkemizin bu garip başkanlık sistemiyle yoluna devam edemeyeceği ortadadır. Türkiye sultnizmvari, akraba kayırmacılı, mal deniz-yemeyen domuz bir yaklaşımla yönetilecek bir ülke değildir. Gelişmekte olan ülkeler kategorisinde olup bu karanlık uygulamalarla laik, demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü ülke olabilen var mı? Hukuk devleti olmayı öncelemeden demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Çünkü demokrasi, hukuk devletiyle birlikte yol alan bir rejimdir. Hukuk sistemini tek kişilik bir yönetime bağladığınız zaman bizdeki gibi olur; her hafta kişilere/tarikatlara göre şekillenmiş bir din devleti olma yolunda adımların atıldığına şahit oluruz. Altı boş ekonomik vaatlerle, cumhurbaşkanlığı bünyesine yeni saraylar “kazandırmak”la, yoksulluğu dince “erdem” saymakla, işten anlamayan, vizyonu olmayan, başta kadın-erkek ayrımcılığı olmak üzere her tür ayrımcılık yapan kafalarla yönetilmeyecek bir ülkedir, Türkiye. Bu adamlar, bilerek ve isteyerek ülkeyi tehlikeli ve zor bir durumla karşı karşıya bıraktılar:
Laikçiler ve dinciler olarak bölünmemizi bile istediler. Akıl, düşünme, bilgi ve izan, makamında bakan döven, akraba tokatlayan, halka küfür eden, dürten, kaktıran birilerinin söz ve davranışlarında olmaz. Bu bir anlayıştır ve sonuna kadar karşı çıkılmalıdır.

Türkiye’nin hukukun üstünlüğüne inanan bir demokrasiye ihtiyacı vardır. Bu konudaki ilk adım önümüzdeki seçimlerde gerçekleşecektir. Dolayısıyla hiçbirimizin sandığa gitmemek, sandığa küsmek gibi seçeneği tercih etmemesi gerekiyor. Oy verdikten sonra sandıkların korunması gerektiği gibi seçmen listelerinin de korunması şarttır. Sandıklarda oy kullanacakların “gerçek” seçmenler olduğunun sağlaması şarttır. Bu konuda geçtiğimiz hafta sosyal medyada, sanıyorum Cem Toker ve birkaç kişi daha yazmıştı; oy kullandıktan sonra parmak/tırnak yatağına mürekkep sürme uygulamasının önümüzdeki seçimlerde kullanılmasına olanak sağlanmalıdır. Akılı ve izanı terk etmiş biri(leri)nin beş ayrı sandıkta başka başka kimlik kullanarak oy vermesinin önüne geçmenin en demokratik yolu budur.
Halihazırda bize sundukları şey -verili olan- öylecene katlanmak durumunda kalabileceğimiz bir şey değildir. Türkiye’yi oluşturan halkların, gerek duyduğu kamusal alanı insana özgü olan her şeyle, her renkle doldurmak çok önemlidir. Bunu talep etmek çok önemlidir. Kendini gerçekleştirmek bu bir aradalıkta var olabilir, ancak. Birlikte ses vermeye, eylemlilikle konuşuyor olmaya bir arada olmanın bir biçimi olarak itimat duymayacaksak ne kendi gerçekliğimizi ne kimliğimizin gerçekliğini ne de bizi çevreleyen dünyanın gerçekliğini tüm kuşkuların ötesinde çoğulcu bir gerçeklik olarak oluşturabilmek mümkün olmayacaktır.

Türkiye, tek adamla yönetilecek bir ülke değildir.
Türkiye din tüccarlarıyla yönetilecek bir ülke hiç değildir.
Önümüzdeki seçim basit bir iktidar değişimi seçimi olmayacaktır.
Seçimde parmak/tırnak mürekkebi kullanma talebi ciddi bir konudur. Muhalefetteki tüm partilere duyurulur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi

Narin

28 Eylül 2024 Cumartesi 10:45