Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

ÖZNELER 2

Dün yarım bıraktığım yazımdan devamla…
İktidar saraydaki yarı paranoyak yarı zevk düşkünü hayatını devam ettiredursun, baş danışman kendisine lider tarafından sağlanan “özgürlük” alanında çıkara dayalı politikalarını uygulamaya devam ediyor. En önemli sorusu, halkın desteğini nasıl alacağı…

Halkın gözüne girmenin ve orada kalmanın bir yolu var, elbet. O zamana kadar halka verilen hizmetleri tehdit altına almak, mesela aç bırakmak sonra da kontrollü bir şekilde karınlarını doyurmanın arzu ettiği desteği sağlamada faydası olabilir diye düşünüyor. Şehir devasa büyüklüktedir; içinde bir milyonu aşkın bir nüfusu barındırıyor. Sanayi devrimi öncesi standartları düşünürsek gerçekten devasa bir şehir. İktidarlar, yüzyıllar boyunca ithal edilen tahıl sayesinde (de) ayakta kalıyor. Tahıllar Afrika, Mısır ve civarından deniz yoluyla geliyor. Sonra da halka ücretsiz dağıtılıyor. Organizasyonun büyüklüğünü hayal edin. Bir ailenin yıllık yiyecek ihtiyacının yüzde kırk beşi, iktidarın dağıttığı bu tahıllarla karşılanıyor. Dolayısıyla, şehirde yaşamak herkesin istediği bir durum. Yiyecek ihtiyacının yarısı devlet tarafından karşılanan halk, sadece karnı doyuyor mu, ücretsiz spor müsabakaları var mı ona bakıyor. Bu ikili olduğu sürece iktidar kimin elindeyse ona biat ediyor. Diğer taraftan halkın karnını doyurmanın iktidar için gücünü gösterdiği ve yerini sağlamlaştırmak adına iyi bir yol olduğu biliniyor. Baş danışman tahıl stokunu yönetirse halkın kontrolünü eline alacağından emin. Devamında bir dizi yalan, dolan… Senatörler, halk tahıl sıkıntısı çekiyor, önümüzü kesip şikâyet ediyorlar, liderimizin haberi var mı, diye baş danışmana soruyorlar. Liderin senatoya artık eskisi gibi gelmediğini, hatta uğramadığını söylemiş miydim? Neyse. Baş danışman, iktidarın her şeyden haberi olduğunu, ortada geçici bir tahıl sorunu olduğunu söylüyor. Mazeretleri sıralıyor; bir gemiyi fırtına yuttu, diğerini korsanlar aldı, bir başkasındaki ürün kurtlu çıktı, talimatı verdik denize döktük, yenileri yolda, geliyor vb. Oysa baş danışman, gemilerin getirdiği tahılı tek bir depoda biriktiriyor. Arada haksızlık yapıldığını düşünen bir memur çıkıp etrafta konuşursa ortadan kaldırılıyor. Dolayısıyla baş danışman işi baştan çok gizli ve sağlam yönetiyor.

Senatodakiler tahıl ithalinin neden yavaşladığı ve durduğu hakkında sonsuz konuşmalar, tartışmalar yaparken, yarı aç yaşayan, düzgün beslenemeyen halk kara vebaya yenik düşüyor. Bu arada, senatörlerin tahıl haklarının sıkıntısız dağıtıldığını, onlarda bir kesinti hali yaşanmadığını söylemiştim, değil mi? Söylememiş miyim? Hay allah…
Anlattığım olaylar dizisi toplamda on iki yıl iktidarda kalmış Commodus’un döneminde yaşandı. Saraya aldığı ahlaksız danışman ve yardımcılarının yolsuzluklarıyla Roma İmparatorluğu’nun çöküş zamanını başlattı, Commodus. Tam adı, Lucius Aurelius Commodus. Yıl, milattan sonra yüz seksenle yüz doksan iki arası.
Öznesi, yeri, zamanı belirtilmemiş bir kesit okuması günümüz düzenine dair de bilgi verir. En devrimci hareket, ilkokuldan başlayarak tarihi (eskiyi) öznesiz, yersiz, zamansız anlatmaktır. İnsan dönüp dolaşıp aynı hataları yapmaktan ancak böyle kurtulabilir. Çünkü malzeme her zaman, insan.

Dönelim Commodus’a…
Yirmi iki yıl önce yönetmen Ridley Scott’un çektiği Gladiator filminde gösterdiği gibi, onurlu bir şekilde ölmemiştir, Commodus. Roma’daki büyük arenada, Colloseum’da da ölmemiştir. Özgürlüğünü verdiği baş gladyatör Narcissus tarafından, spor faaliyetlerine şike soktuğu için saraydaki banyosunda öldürülmüştür. Ya da bir grup senatörün “bu adamdan kurtulmamız lazım” deyip, Narcissus’u taşeron olarak kullanmasıyla…
Baş danışmanın adı, Cleander. Onun yüzünden yüzlerce insan açlık ve pandemiden öldüğüyle kaldı. Commodus kendisinin arkasından dolaplar çevirdiğini öğrenince ve bir grup tahıl ithalatçısının da baskısıyla, Cleander’i öldürttü.
Bu pazar, olmasını istediğimiz, özendiğimiz bir parlamenter demokrasinin hangi yollardan geçerek bu günkü örneklerine geldiğini düşünelim. Öznesiz düşünelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi

Narin

28 Eylül 2024 Cumartesi 10:45