Uğur Temel
MADEM YAPABİLİYORDUNUZ, NİYE YAPMADINIZ?
Trabzonspor, benim yazarlık kariyerimde yeni bir çığır açacak gibi. Teknolojinin bu kadar ilerlemediği dönemlerde, meslek büyüklerimiz, maçların bitimine 10-15 dakika kala başlarlarmış maç yazılarına yazmaya ya da yazdırmaya, (eskiden basın tribünlerinde telefon hattı bulunurdu, yazar telefonla sözlü olarak geçerdi yazıyı) gazete baskıya geç girmesin diye. Bugün teknoloji gelişti, internet sayesinde hız kazanıyoruz basın alanında da. Ancak Trabzonspor maçları farklı… Geçtiğimiz çarşamba akşamı Ümraniye kupa maçında, Trabzonspor gram top oynanamadığı için erken başlamıştım maç yazısına. Bu akşam da maçı ‘erkenden’ bitirdiği için, maç bitimini beklemeden yazmaya başlıyorum.
Maçı seyretmeyen bir futbolsever Trabzonspor’un maçı ‘erken’ bitirmesini yanlış anlamasın lütfen… Trabzonspor dün akşam maçın ikinci yarısındaki 10 dakikalık bölümde işi bitirdi. İlk 45 dakika, Yusuf Yazıcı’nın golüne rağmen, fiyasko… Seyir açısından boşa harcanan zaman.
Klasik tabirdir; ‘zemin futbol oynamaya müsait, tam maç havası var.’ Akyazı’da tam maç havası vardı dün gece. Tribünler dolu, beklenti yüksek… Haftalardan beri
eleştirdiğim Abdullah Avcı, hücumcu bir kadro sürmüş sahaya. İstanbulspor Teknik Direktörü, öz Trabzonlu, Fatih Tekke maç öncesi yayıncı kuruluşa verdiği demeçte, puan alabilme şanslarını Trabzonspor’un “çok kötü oynamasına’ bağlıyor ki; haklı… İki takım arasında, her açıdan, dengesizlik var.
İstanbulspor maçın başlamasıyla beraber, amiyane tabirle, otobüsü kalenin önüne çekti. 0-0’ı ne kadar uzun süre oynayabilirse, o kadar iyi Sarı-Siyahlı takım için. Futbolun matematiği bellidir zaten. İstanbulspor’un bu şekilde oynayacağını bilmek için, üstün görüşlü olmaya gerek yok… Bu oyun sistemine karşı alınacak tedbirler de belli. Antrenörlük ve teknik direktörlük kursları bunun için var. Sahaya yayılacaksın, hızlı oynayacaksın. Defans yapan takımı ya merkezden ikiye bir yaparak, uzaktan şut çekerek delmeye çalışacaksın ya da kanatlardan isabetli orta ile gol arayacaksın… Teoride bu kadar basit… Trabzonspor, koskoca ilk yarı bu basit planı uygulayamadı. En başta hızlı değildi Bordo-Mavili takım. İstanbulspor’a merkezden hücum ederken, ne ikiye bir yapabildi ne de uzaktan isabetli şut aradı. Kanatlardan cılız ataklar vardı sadece… İstanbulspor yarı sahasının ilk metreleri ile ceza alanı arasındaki 25-30 metrelik bölüme oyunu sıkıştırdı. Gol haricinde – ki o da duran toptan ceza alanına şişirme toptan geldi- heba olan 45 dakika… İstanbulspor’un zaten çıkmaya niyeti yok, sadece bir isabetsiz şutu var…
İkinci yarı, her iki takımın da ‘top oynayası’ gelmiş olacak ki, hızlı başladı. İstanbulspor’un ilk isabetli şutu sonrası, Trabzonspor ardı ardına 2 gol bularak maçı bitirdi. 63’de Trezeguet ile gelen gol, Hamsiköy Sütlacının üzerine çekilmiş fındık atılması gibiydi.
Trezeguet demişken… Kanat bindirmelerinin bu maçta etkili olacağı gün gibi aşikâr. Mısırlı futbolcu, hem sağ hem de sol kanattan içeriye kat ederek oynayabiliyor. Golünü de bu şekilde attı. Bu maça yedek olarak başlamasını anlayamadım doğrusu. Visca bir türlü sakatlıklardan kurtulamıyor, tek kanatlı oynuyorsun. Kanatlarının çok iyi işlemesi gereken maçta, elindeki işlevsel kanat oyuncunu yanında oturtturuyorsun… Abdullah Hocamın, bir bildiği vardır mutlaka.
Bu galibiyet, puan farkının açılmaması açısından çok önemliydi. Ancak ilerideki maçlar için yeter mi? Asla yetmez. Takımdaki uyumun bir an önce sağlanması lazım. Çözüm bir an önce bulunmalı. Eğer gerekiyorsa, neşter biran önce vurulmalı. Trabzonspor Asbaşkanı Ertuğrul Doğan, kulübü sosyal mecralardan yönetmek yerine, öncelikle takımın geciken alacaklarını ödemeli.
Her iki takımın da futbol oynama yeteneğinin olduğunu, ikinci 45 dakikada gördük. Madem futbol oynayabiliyorsunuz, niçin ilk 45 dakikada da bunu göstermediniz? Stadın ışıkları, boşu boşuna yanmamış olurdu…