KADINLAR SEÇME ŞAMPİYONU

5 Aralık “Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı”nın yasalaştığı gün…
Böyle naif söylemezler.
Yazmazlar…
Eril bir dil, kadınlara haklarının verildiğini söyler.
Hatta gözümüze sokarcasına; “Bu haklar tepeden verildi!”
“Kıymetini biliyor musunuz?”
Birçok Avrupa ülkesinden önce diye erkek egemen bakış, erkek egemen söyleme dönüşür.
Atılan nutuklar, söylenen sözler sadece incitir, yol alamayız.
Gerçek olan Mustafa Kemal Atatürk’e, Kurtuluş ve Kuruluş mücadelesinin her aşamasında, her konumdaki Anadolu kadını yol arkadaşı olarak dayanışma gösterir, birlikte başarırlar.
Cumhuriyet kurulduktan sonra da kadınlar hakları için mücadele etmeyi sürdürür. Seçme ve seçilme hakkı tartışmalarından 10 yıl sonra kadınlar bu haklarına yine mücadele ile sahip olurlar.
Şu tartışmayı çok önemser, sever, kadınlara seslenişlerimde hep anımsatırım:
Kadınlara ilk Seçme ve Seçilme Hakkı Tartışması
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kadınların seçme hakkı ilk kez 15 Kasım 1921’de Köy ve Bucak Yönetimi Yasa Tasarısı görüşülürken ele alınır. Daha çok muhafazakâr tutumlarıyla tanınan Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Bey, “Şûraya kadınlar da girmelidir” der.
Onu, radikal milletvekillerinden Tunalı Hilmi Bey, oturduğu yerden “Yaşa, yaşa!” sesleriyle destekler. Sözlerini sürdüren Hüseyin Avni Bey, milletvekillerinden hissiyata kapılmamalarını, “mademki kadınlardan aşar alınıyor, onların haklarını da vermek gerektiğini, yüzlerce kadının erkeklerin esiri olduğunu, oysa kaç haneye birden bakan, aile reisi olan kadınlar bulunduğunu” anlatarak “Büyük Millet Meclisi, aile reisi olan kadının seçim hakkını teslim etsin” diyerek tarihe adını yazdırır.
Kırşehir Milletvekili Müfit Efendi, ona oturduğu yerden bir sataşmada bulunur:

  • Kaç karın var?
    Hüseyin Avni Bey, bu soruya şöyle yanıtlar:
  • Pek çok anam var!
    Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Çantay onunla dalga geçer:
  • Hüseyin Avni Bey’in feministliğini kutluyorum.
    Hüseyin Avni Bey’in buna yanıtı çok anlamlıdır:
  • İnsanlığımı kutlayınız.
    Sıra, Tunalı Hilmi Bey’dedir:
  • Şu dakikada Meclis kürsüsünden Türklük ve Müslümanlık âlemine doğru bir ses aksetmiş bulunuyor ki bu sesi ilk çıkaran Hüseyin Avni Bey’dir. Kendisini kutluyorum. Bir söz söyledi, bence en ruhlusu o sözdür. Hissiyata kapılmayalım.
    Bir milletvekili “Ne hissiyatı Allah aşkına!” diye seslenince Tunalı Hilmi, Azerbaycan’ın kadınları seçime katmasının Türkiye’ye büyük bir ders olması gerektiğini söyler.
    İlk adım 1923 yılında Nezihe Muhiddin önderliğinde ilk kadın parti “Kadınlar Halk Fırkası” kurulur.
    Milletvekili olmak için yasanın henüz çıkmamasına karşın; başvurulur.
    Kadınların mücadelesi ile 1930’larda başlayan kadınlara seçme ve seçilme hakkı yerel seçimlerde verilir. Dört yıl sonra kadınlar için seçme ve seçilme yasası kabul edilir.
  • TARİHSEL YOLCULUĞA BAKALIM
    Kadınlar için gerekli yasal değişiklik 1934 yılında Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekilinin sunduğu, “Anayasa ve Seçim Yasası’nda değişiklik yapılmasını öngören yasa önerisi ile gerçekleşir.
    Öneri, 5 Aralık 1934’te Meclis’te görüşülür.
    O gün Meclis’te, oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla değişiklik önerisi kabul edilir.
    Anayasanın 10. ve 11. maddeleri değiştirilerek her kadına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı tanınır.
    Bu anayasa değişiklikleri çerçevesinde Milletvekili Seçimi Yasası’nda 11 Aralık 1934’te yapılan değişiklikler sonucu anayasada tanınan haklar seçim yasasıyla düzenlenir.
    Yasalaşmanın ardından 7 Aralık 1934’te, Türk Kadınlar Birliği İstanbul’da Beyazıt Meydanı’nda büyük bir kutlama mitingi ve Beyazıt’tan Taksim’e bir yürüyüş düzenler.
    Ülkemizde kadınların katıldığı ilk genel seçimler, 8 Şubat 1935 yılında yapılır. TBMM 5. dönem seçimlerinde 17 kadın milletvekili seçilir. 1936 yılı başında boşalan milletvekillikleri için yapılan ara seçimde emekli öğretmen Hatice Özgenel’in Çankırı milletvekili olarak seçilmesiyle meclisteki kadın milletvekili sayısı 18’e çıkar.
  • TEMSİLDE EŞİTLİK OLMADAN DEMOKRASİ OLMAZ!
    Seçme ve Seçilme Hakkı’nın yasalaşmasının 88. yılında kadınlar yine kent meydanlarına yürüyorlar. O meydanlar ki halkın nabzının attığı, halkın olan meydanlar. AKP iktidarında meydanlara yürümek bile büyük mücadeledir!
    Taksim’e, Kızılay’a, Gündoğdu’ya yürümek yasaktır!
    Kadınlar yürüyüşe başlamadan biber gazı ve barikatları zorlarlar.
    Toplumsal mücadelede biber gazı, barikat hep var; barış yok!

  1. yılın göstergesi ne yazık ki kadınlar; TBMM ve yaşamın tüm alanlarında seçme ve seçilme hakkını eşitlik noktasına taşıyamadılar.
    Temsilde eşitlik kadınların yüzünü güldürmüyor.
    Bugün baktığımızda ne kadar olumlamaya çalışsak da kadınlar seçme şampiyonu olarak ödül alabilirler!..
    Oysa seçme ve seçilme hakkı büyük bir devrimdir!
    Kadınlar hem seçmeli hem de seçilmeli ki Cumhuriyet’in yüzü gülsün…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yaşar Seyman Arşivi