İpek Yolu'nda Âşık Veysel

Dünya bir yol bizler de yolcu…

Sular akar, bulutlar geçer, kuşlar ve insanlar göçer.

Bir kez özlem yola düşünce, sen de yola düşersin.

Yollar bir aynadır neler sunar insana neler…

Yaşamım boyu ne yolculuklara çıktım. Unutulmaz güzellikler gördüm, yaşadım, sevdim yine de hiçbirine bağlanamadım. Bir anneydim her yoldan evime, yurduma, sevdiklerime döndüm.

Bu yolculuktaki muradım gönül gözüyle gören bir halk ozanıyla yola çıkmak oldu. Aslında yola çıkmak başlı başına bir murat değil mi?

Bugün Anadolu yolculuğumda İpek Yolu üzerinde küçük bir bakkal dükkânına girdim. Bazı sözcükler anlamlıdır, güzeldir, güzellikler çağrıştırır. İpek ten, ipek yürek, ipek yol insanı coşturuyor, duygular şelale olup akıyor. İpek Yolu ülkeler, kıtalar, kültürler buluşturuyor.

Ne çok yol isimleri var. İpek Yolu, Kral Yolu, Tütsü Yolu, Baharat Yolu…

Benim sevgilim İpek Yolu…

Çin’den Avrupa’ya uzanan bu yol ne çok kent, kültür, kavram barındırıyor.

İpek Yolu’nda bir bakkal dükkânı, markete, süper markete, hipermarkete inat, ayakta kalmaya çalışıyor. İpek Yolu’nda bir bakkal, bakkalları çok severim. Çocukluğumun yaşanmışlığı, sıla özlemidir sanki. Kese kâğıdında eve az mı zeytin, çay, şeker taşıdım... Küçük külahların içine akide şekerlerini doldurtup avuç avuç yerdik, çekirdekler çıtlardık. Mahallenin nabzı bakkal amcada atar, mahalleye yönelik son dakika haberler alırdım. Alışveriş yapanların adının yazıldığı veresiye defterine çaktırmadan göz atardım. O yıllarda kentin yoksul mahallerine ne gizemli zengin iş insanları ne de Robin Hood uğrar, yoksullarının borçlarını silerdi. Bizler de bakkal amca şiirleri, türküleri dinleyerek teselli olurduk. İpek Yolu’ndan bir bakkal, bakalım bize neler üfleyecek…

“Merhaba”

“Merhaba, hoş geldiniz. Buyurun, ne istiyorsunuz?”

“Hoş buluştuk. Su ve bazı şeyler alacağım. Âşık Veysel radyoda mı söylüyor?” 

“Yo babadan kalma bir pikapta taş plaklar var. Bugün çocukluk günlerim rahmetli annem aklıma geldi, bu sabahta sakinlik var. Taktım taş plağımı Âşık Veysel dinliyorum.” 

“Bu türküyü hiç duymadım. İlk kez dinliyorum.” 

“ Ooo Âşık babadan türkü çok! Bu da tüm türküleri de çok güzeldir. Bizim buralarda çok sevilir, âşıklar. Âşık Veysel, Âşık Daimi, Davut Sulari, Ali Ekber Çiçek, Arif Sağ buraların sesi ve sedasıdır. Sen gazeteci misin?”

“Evet. İpek Yolu ile ilgili bir belgesel hazırlıyorum.” 

“İpek Yolu belgeseli mi?”

“Evet.” 

 “Ah ah İpek Yolu mu, dert yolu mu, kamyon şoförlerine, TIR şoförlerine sor. Hayatım onların dert ve sıkıntılarını dinlemekle geçti. Kaç teyp kasetimi, ‘Bu yollar türküsüz çekilir mi’ diye elimden aldılar.”

“Bu güzel yolun, yolların derdi mi olur.”

“Olmaz mı? Derdini çeken bilir.”

“Bazıları özlemini, derdini kamyonunun arkasına yazarak haykırıyor!”

Alacaklarımı aldım. Gönlüm taş plaklarda kaldı. Uyanık onların kıymetli olduğunu öğrenmiş. Teşekkür edip bakkaldan çıktım. Arabama binip müzikle yola revan oldum. 

İpek Yolu boyu toplumsal mücadelede yorulan kadın dostumun sözü aklıma düştü. 

“Anadolu’da bir bakkalın eşi olsam, bakkal aşağıda ben üst katta ipe bağlı sepeti yukarıdan aşağıya sarkıtıp ekmeğimi ve gereksinimlerimi istesem, dertsiz başım yaşasam.” 

O hep bu örneği verir ben de hep gülerdim.    

Bakkalda ilk kez duyduğum türküyü arabaya biner binmez önce Âşık Veysel’den sonra da dingin akan sular gibi kadife sesli Cengiz Özkan’dan dinledim. İpek Yolu’nda Veysel Baba’nın izlerinde bazen kelamın güzelliğiyle bazen de yüreğim yanarak yol aldım. 

“Saklarım gözümde güzelliğini

Her neye bakarsam sen varsın orda

Kalbimde gizlerim muhabbetini

Koymam yabancıyı sen varsın orda

Aşkımın temeli sen bir âlemsin

Sevgi muhabbetsin dilde kelamsın

Merhabasın dosttan gelen selamsın

Duyarak alırım sen varsın orda”

Rahmetli annem ve tüm Anadolu kadınları Âşık Veysel radyoda türkü söyleyince, nasıl radyonun başına üşüşürlerdi, gözümde saklıdır. Aşklarının, dertlerinin, yoksulluklarının, doğanın sesiydi, o. Gönül gözüyle gören bir ozanın sözleri, dertlerine merhemdi sanki. Âşık Veysel’in 50. yılında izlerinde yürümek, İpek Yolu’nun kilometre taşlarına sözlerini işlemek, böyle bir değere sahip olmak ne büyük zenginliktir. 

O yolda pişmiş bir yolcu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yaşar Seyman Arşivi