Aytuna Tosunoglu
FENA MI OLUR…
Hakkında bir objektif gösterge bulunsa! Bir akıl kırıntısı!
Yok, işte! Yok! O zaman da dilimize düşer ve eleştiri konusu olur.
Ankara Melike Hatun Camisi İmamı Halil Konakcı karşısında bulduğu kalabalığa hiç de üstüne vazife olmadığı, onu ilgilendirmediği halde kadınlardan ve onların giyim şeklinden başlayıp, kasap dükkanında et göndermesi üzerinden ilerleyip, cep telefonundan video paylaşma teknolojik bilgisi çerçevesinde sözel bir kusma ve kusmuklarını dinleyicilerine bulaştırma seansı yaşatmıştı. O gün onu dinleyenler kusmuklarla eve dönmemiştir, umarım.
Halil Konakcı insanı, hayatı boyunca tek bir kitap okumanın doğurabileceği(!) sıkıntı(!) yüzünden midir bilemem, teknolojik cep telefonunu işaret parmağı ve baş parmak ekseninde yukarıya doğru atım yaptırarak önüne dizilen fotoğraf ve videoları aç karnına izliyor olmalı…
Bir insanın aklı bu kadar mı bedenin altına doğru seğirir? Etrafında gördüğü göstergeler sadece tek bir organa mı hitap eder, dürter? Dünyası bu kadar küçük olabilir mi? Şu şekilde kalabalığa konuşması herkesi kendi gibi sandığı için değilse, nedir? “Bak, sokaklar ne hale geldi! Kasap dükkânı gibi. Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor artık. 100 yıl önce dedelerimizin yatak odasında göremediği kıyafetleri biz çarşıda, pazarda, plajda görüyoruz. Neden? Bu kadınların başında yok mu adamları, abileri, babaları, kocaları? Geçtim helali haramı, hadi buna inanmıyorsun. Tamam ateistsin, imanın zayıf.. Ya hiç mi kıskanmıyorsun lan? Kızın, karın öyle sokağa çıkarken, video paylaşırken hiç mi vicdanın sızlamıyor? …”
Konakcı insanı ve aynı makama sahip diğerleri için vaaz kürsüsünde değinebilecekleri birkaç konu önermek istiyorum. Üstüme vazife. Tabii konuşmaya girişi Allah’ın yarattığı dünyayı insanın nasıl kirlettiği ve çevre kirliliğine yol açtığı üzerinden yapabilirsiniz. Bu noktada bir farkındalık yarattıktan sonra, cami cemaatinde bulunanlar arasında gençler ve/veya onların babaları vardır; dikkatlerini geleceğin meslekleri arasında fikrimce en ilginci ve en etkililerinden biri olacağına inandığım “Çöp Mühendisliği”ne çekebilirsiniz. Allah etrafına fayda sağlayanı sever, öyle değil mi? Tüm dünyada olduğu gibi yurdumuzda da atık sorunu var. Çöp Mühendisliği bu atıkların doğru şekilde dönüştürülmesi üzerine geliştirilen bir meslek dalı olacak. Fena mı olur, cemaatten bir-iki gençte bir bilinç yaratsanız? Umutla baksa, geleceğe? Uzman yetiştirmek ve Çöp Mühendisliği çalışmalarının bilinçli yapılması için dünya harekete geçmiş durumda. Teknolojiyi kıbleyi gösteren cep telefonu, ezan okuyan cep telefonu, “el alemin karıları”nın videosunu gösteren cep telefonu vs. kısıtlamasından kurtarsanız?
Vaaz kürsüsünde konuşma yapmak için önceden hazırlansanız, başka kitap okusanız, bilgi dağarcığınız beslense, mesela. Geleceğin mesleklerine değinirken ve cemaati zamanın ruhuna kendini yakın hissetmesini sağlamak suretiyle umut aşılarken, Allah zaten inananın yanında ve güç veriyor olacak. Mesela, sonsuza kadar fosil yakıt tüketerek hayatta kalamayacağımız için alternatif enerji kaynakları gelecekte çok daha önemli olacak, bu konuya değinseniz. “Sistemi” daha iyi bir duruma getirmek için çekip çevirmekten bahsediyorum. Sonuçta bir mahallenin camisinin imamısınız, vardır size düşen görev, tebliğden başka.
Halil Konakcı insanı, yukarıda alıntıladığım konuşmasını yaptıktan sonra eleştiri bombardımanına tutulunca bir açıklama yaptı ve şöyle dedi, “(…) bu vatanın öz evladı olarak son nefesimize kadar mesleğimizi yapmaya yani nefsimize, neslimize ve tüm insanlığa İslam’ı tebliğe devam edeceğiz. Daha fazla israf edecek vaktimiz yok”.
Bendeniz açıklamayı şöyle anladım; biz buraların hakiki sahibi olarak canımızın istediği gibi İslam’ı kullanacağız, ona bi’şekil vereceğiz, buradan yürüyeceğiz, tutmayın bizi lan.
Beni kasap dükkanında et olarak gören imamın da maaşını ödüyorum.
Akıl kırıntısı bende de yok, galiba.