AVA GİDEN AVLANDI

Gazete Pencere için hazırladığım ve oynanacak maçlar hakkında yorum yaptığım “Uğurlu Futbol” sayfasında da yazmıştım dün;.” …zor ve sert maç olacaktır. Eksik kalmayan, maç içinde avantaj elde eder.” Hayır, falcı falan değilim… 35 yıldır futbolla, oyuncu, hakem, spiker, yorumcu olarak içli-dışlıyım sadece.
Dünya Kupası arasından önce oynanan maçlarda Trabzonspor kötü bir futbolla deplasmanda Ankaragücü ile berabere kalmış (1-1), Fenerbahçe ise öne geçtiği maçta, bir kişi eksik kalarak, Giresun’a 2-1 mağlup olmuştu. Bu maç, Trabzonspor için- ligin boyunun olmasına rağmen- şampiyonluk yarışında, “ben de varım.” diyebileceği maçtı. Fenerbahçe kazanırsa, puan farkı 9’a çıkacak, Jesus’un takımı hem Trabzon’u ekarte edip psikolojik üstünlüğü ele geçirecek ve diğer rakiplerine karşı da gözdağı verecekti. Bu bilgiler ışığında maçın, sert geçeceğini bir takımın eksik kalacağını tahmin etmek için fal açmaya gerek yok.

Trabzonspor’a, 40 günlük ara, Visça’nın dönüşü ile beraber yaramış gibi gözüküyor. Sezon başında oynanan Hatay maçında kolu kırılan Boşnak futbolcunun iyileşme süreci için bu ara ilaç gibi gelmiş. Avcı, kondisyon eksiğine rağmen Edin Visça ile başlayarak, aksak olan sağ kanadını bir parça hareketlendirmeyi düşünmüş. Bu düşüncesinde de haklı çıktı. Abdülkadir-Siopis- Bakasetas üçlüsü ile de, orta sahasını güçlü tutmaya çalışmış. Trabzonspor ile ilgili her yazımda yazıyorum; Siopis eğer yürüyebiliyorsa, çıkar oynar… Siopis kenarda otururken,”altı numarayı” Gbamin’e vermek, futbola ihanettir. Abdullah Hoca, Gbamin’de nasıl bir cevher görüyor, bilemiyorum. 67 dakika boyunca, sahada kalan Siopis, eksiğine rağmen, sahanın en iyilerinden biriydi. Umarım Abdullah Hoca da görmüştür.
Trabzonspor’a geldiği günden beri kafalarda soru işareti bırakan, Monaco deplasmanında takımını alakasız ve saçma sapan bir hareketle 10 kişi bırakan Gomez, en nihayetinde kalitesini gösterdi. Fenerbahçe stoperlerine karşı ayakta kaldı, boş alan açtı. Çalışkan ve istekliydi. Uruguaylı forvet’in attığı gol, performansının ödülü oldu.

Fenerbahçe’ye gelince… Jesus’un oyun tarzında, bugüne kadar, koruma ya da beraberlik görmedim. Portekizli hoca, bu maça da çift forvetle çıktı. Puan farkını açmak için doğru ve cesur bir hareketti. Ancak, forvet Valencia’nın olmaması bence yanlıştı. İyi bir Dünya Kupası geçiren, moralli ve Süper Lig’de gol krallığı yarışını önde götüren Valencia, Batshuayi’nin partneri olmalıydı bana göre. Sinirlerine hâkim olan taraf Fenerbahçe idi ve oyun dengede gidiyordu. Crespo’nun çift sarı kart ile oyun dışı kalması, hâkimiyetin ve oyun kontrolünün Trabzonspor’a geçmesine neden oldu. Fenerbahçe orta sahasının, bu haftaya kadar en yaratıcı oyuncusu olan Crespo olmayınca, ev sahibi Bordo-Mavili takım üstünlük sağladı ve golü de buldu. Jesus, oyunu dengelemek için, hiçbir şey oynamayan, İrfan Can’ın yerine Emre Mor’u, Samuel’in yerine de Lincoln’u alarak, Trabzonspor’un üstünlüğü ele geçirmesine izin vermemeye çalışsa da, planı tutmadı.
Umut Bozok oyuna girdikten sonra maç daha erken kopup, farka da gidebilirdi. Altay’ın performansı Fenerbahçe’yi oyunda tuttu.
Bu gecenin özetinde; ava giden avlandı. Trabzonspor da, şampiyonluk yarışının içinde…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Temel Arşivi