Mine Uzun
PMI nedir? Nasıl yenir?
Pek endeksler, o endekslerin ne ifade ettiği üzerine yazmam aslında. Fazla teknik buluyorum bu tip yazıları. Ama bugün, biraz da teknik ifadelere boğmadan benim PMI’dan ne anladığımı, kendi bakış açımı anlatmak istiyorum.
Hadi başlayalım bir bir eteğimizdeki taşları dökmeye.
PMI nedir? PMI nasıl yenir?
Bu PMI’ın soslusu güzel olur.
En iyi sosu elde etmek için fiziki sermaye ile yani makineler, fabrikalar, işleyen doğru düzgün bir altyapı ile insan ve insani ihtiyaçların yani eğitim, sağlık, hukuk vs gibi unsurların harmanlanması, terbiyesinin içine işlemesi için yıllara sari şekilde bir arada bulunmuş olması gerekir.
Pişirme işlemi sırasında mutlaka “50” derecenin üzerinde kulak memesi kıvamına gelene kadar hiç bırakmadan karıştırılması gerekir. İyi bir PMI elde etmek için sürekli karıştırmak ve topaklanmayı önlemek çok önemlidir.
PMI asıl lezzetini, Anadolu’nun çalışkan insanının, sermaye sahipleriyle buluşmasından alır. Sermaye sahiplerinin dürüst, vergisini ödeyen, işçisinin hakkını vereni makbuldür.
Ekonomi yönetimi konusunda rüştünü ispat etmiş yöneticilerinin gösterdiği yolda ilerleyen sermaye sahibi büyük iş adamlarının kredi olarak anılan hafif acı sosa erişimlerinin de PMI’a lezzet kattığı unutulmamalıdır. Ve PMI elbette iktidara sahip olanların hazırlamış oldukları hukuk, insan hakları, insan onuru, eğitim, sağlık, güven ortamından harmanlanmış özel yatağında mutlaka 50 derenin üzerindeki bir sıcaklıkta servis edilmelidir.
Kitaba bakacak olursak; Satın Alma Yöneticileri Endeksleri (Purchasing Managers' Indices ), ekonomik faaliyet koşullarının ölçümü konusunda küresel piyasalarca takip edilen bir endekstir.
PMI, genellikle “50 seviyesi üzerinde veya altında” diye yorumlanır. 50'nin üzerindeki değerler, bir önceki aya göre iyileşmeyi, toparlanmayı, artışı işaret ederken, 50'nin altındaki değerler bir önceki aya göre kötüleşmeyi, düşüşü işaret eder.
Dün Eylül ayı PMI rakamları açıklandı. İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan Türkiye İmalat PMI Eylül 2024 Raporu’nda Eylül ayı PMI verisi 44,3 olarak açıklandı. Aynı veri Ağustos ayında 47,8 düzeyinde idi. Ağustos-Eylül arasındaki yavaşlama Mayıs 2020'den bu yana en belirgin düzeyde gerçekleşti. Ekonomik faaliyet beklentilerindeki bozulma ise altıncı ayına ulaştı.
Aslında ortaya çıkan bu tablo sürpriz değil. Para politikasının normalleşmesi (faizlerin yükseltilmesi) ile birlikte ekonomik aktivitede bir yavaşlama olacağı herkes tarafından biliniyordu. İlk iki çeyrekte büyüyen ekonominin ardından üçüncü çeyrekte büyümenin sıfıra yaklaşması hatta dördüncü çeyrekte bir daralmanın söz konusu olabileceği beklentileri ölçülen veriye de yansıdı.
Piyasamız tam bu veriyi sindirmeye çalışırken, şakkadanak İTO enflasyonu gelmez mi? O da ne! İstanbul’da aylık enflasyon yüzde 3,90 mı? Ağzını korkak alıştırmasan dört bile denir yani.
İstanbul Ticaret Odası tarafından açıklanan bu enflasyon verisinin sadece İstanbul için ölçüldüğünün altını çizmekte fayda var. Yarın Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye’nin enflasyonunu açıklayacak. Piyasa beklentisi, yüzde 2’nin biraz üzerinde. İTO verisi yüzde 3,90 gelince piyasaya bir titreme geldi. Enflasyon konusundaki titremelere bizim vücutlar alışık zaten.
Sorun şu; biri sadece İstanbul’u biri sadece Türkiye’yi ölçse de iki veri arasında güçlü bir korelasyon var. İTO yüksek çıkınca acaba TÜİK verisi de yüksek çıkar mı titremesi bu. Hani 1. Dünya Savaşı’nda Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayıldık ya işte onun gibi.
Merkez Bankası yılın son çeyreğinde mevsim etkisinden arındırılmış aylık enflasyonun yüzde 1,5’in altına ineceğini öngörüyor. O açıdan yarın açıklanacak TÜİK verisi son derece önemli. Piyasada, Kasım ve Aralık ayında yapılacak PPK toplantılarında faiz indirimi beklentisi güçleniyor. Ancak beklentilerin çok üzerinde gelebilecek Eylül enflasyonu bu yıl için faiz indirim beklentilerini rafa kaldırabilir.
Peki TÜİK tarafından açıklanacak enflasyon piyasa beklentilerine paralel gelirse ister misiniz yine başlasın, “İTO-TÜİK farkı nasıl oldu? Yanlış mı ölçülüyor? Vatandaşın enflasyonunu temsil ediyor mu? Kalem mi oynatıldı?” tartışmaları.
Pardon ya zaten bu tartışmalar bitmemişti değil mi?