Mutlu Hesapçı
Ama arkadaşlar iyidir ve yaşamdaki can suyumuz gibidir!
‘Aynı İpte Asılı’ olduğumuzu ve birbirimize bağlı olduğumuz gerçeği filmi izlediğimde yüzüme tokat gibi çarptı. İlişkilerimin içindeki beni uzun uzun düşündüm ve beni ben yapan şeylerin parçalarını toplamaya çalıştım. Bu parçalarımı oluşturan hayatımdaki arkadaşlarım ve onlarla kurduğum ilişkiydi, hayata güçlü bağlayan ve dayanma gücü veren de buydu! Ya onlar olmasaydı? Bir mandalla ipe tutturulmuş şekilde düşündüm kendimi, filmdeki cümle aklıma geldi; “seni anlayan, seni duyan hiç kimse yok, kendi kendine konuşuyorsun!” Bütün mesele anlaşılmak ve anlatmak aslında!
Genç Sinemacıların İmkânsızlık İçinde Yarattığı Film; ‘Aynı İpte Asılı’
Pandemi, hayatın her alanında derin izler bıraktı. Eğlence sektörü, özellikle sinema dünyası, bu krizin en çok etkilediği alanlardan biriydi. Çekimler durdu, projeler askıya alındı ve yeni mezun genç sinemacılar için sektör kapıları adeta kapandı. Ancak bazı yaratıcı zihinler, bu zor dönemi avantaja çevirmeyi başardı. Pandeminin ortasında bir araya gelen Barış, Büşra, Efe, Güray, Ali ve Ayşe kendi imkânlarıyla bağımsız bir film çekerek bu süreçten güçlü bir eser çıkardılar. Pandeminin gölgesinde ortaya çıkan ve bağımsız sinemaya yeni bir soluk getiren ‘Aynı İpte Asılı’ filminin yaratıcılarıyla sizleri baş başa bırakıyorum. Filmi Mubi’de izleyebilirsiniz.
Filmin hikâyesi, fikri nasıl ortaya çıktı?
Barış Demirdelen; Okul hayatımız gayet güzel geçmişti ama mezun olduğumuz yıl pandemi patlak verdi. Hayatımız bir anda durdu. Sektöre adım atmak üzereyken her şey askıya alındı ve ben de içimdeki film yapma tutkusunu kaybetmemek için bir şeyler üretmem gerektiğini düşündüm. Ama imkân olarak da herkesin “sen şu anda filmi çekemezsin” dediği bir durumun içerisindeydik. Bu durumu kabul etmek istemedim. Biz ne yapabiliriz gibi bir düşünme süreci içerisine girdim ve bir gece yarısı şöyle bir fikir geldi aklıma; insanların hikâyeleri üzerinden giderek birbirleriyle arasındaki ilişkileri ele almak ve bu ilişkilerin doğuracağı olayları tasarlayarak bir haberci gibi giderek anında orada yaşanacak olayları görüntülesem diye düşündüm. Ekip arkadaşlarıma derdimi anlattım ve bir senaryo yerine, gerçek mekânlarda ve tamamen doğaçlama olarak ilerleyecek bir hikâye yaratma fikrinde birleştik.
“Ortada senaryo yok”
Ekipçe bir fikri genişleterek filme dönüştürmek nasıl oldu ve bu ekip nasıl bir araya geldi?
Barış Demirdelen; 21 olarak isimlendirmişler kendilerini çoktan ve ben de o ekibe dâhil oldum. Efe, Güray, Büşra ve Ali'den oluşuyordu ekip ve bu ekiple daha önce bir kısa film çekmiştik. Ben de o sırada Ayşe'yle çalışıyordum. Ve o kısa filmden kalma beraber çalışmayı sevdiğimiz, çok eğlendiğimizi fark ettiğimiz bir arkadaşlık oluşmuştu. Ortada senaryo yok sadece beş, altı tane kural yazdım. Oyuncular karakterlerinin bildiği şeyleri bilecekler. Kayıt sırasında ben oyunculara karışmayacağım. Sadece öncesinde konuşacağız. Dolayısıyla ben de onların aslında ne yapacağını bilmeyeceğim. Ve onların sahneyi bıraktığı yerden ben hikâyenin devamını kuruyor olacağım.
Efe Akercan; Barış “arkadaşlar bir şey yapacağım ama biraz canınızı yakacağım” diye bir mesaj attı. Önce senaryosuz bir şeyler yapma fikri ürkütücüydü ama Barış ile teker teker bir terapi seansı gibi görüşmeler yaptık. Terapi seansı dememin sebebi “bugün ne hissediyorsun ve ne yaşıyorsun?” gibi sorular çerçevesinde hikâyenin gelişmesi oldu. Bu sorulardan kendimize dair bir şeylerden yola çıkarak bütün o karakterleri kuruyor olduk. Kişisel arka planın içinde hepimizin karakterleri vardı. Aslında karşılıklı oturup biraz dertleşmek gibiydi.
Ayşe Mutlusen; Barış'ın ilk fikirlerini paylaştığı zaman çok umutlandım. Çünkü gerçekten hepimiz sanırım aynı sorunları yaşıyorduk o dönemde ve sinema sektörünün içerisine girmeye çalışıyorduk. Ve kendi yapmak istediğimiz şeyler vardı o noktada oturup hep beraber ne yapabiliriz dedik.
Güray Doğru; Bir oyuncu için yeni bir proje olması çok heyecan verici bir şey. Onun dışında yakın arkadaşlarınla yapacak olman ekstra heyecan verici bir şey. Doğaçlamadan ben korkardım aslında. Ve bu filmi doğaçlama çektik deyince bir durup bakıyorum, tam olarak doğaçlama bu aslında.
Büşra Albayrak; Biz zaten uzun süredir birbirimizi tanıyor ve birlikte projeler üretiyorduk. Bu güven duygusu ve arkadaşlık projeye yansıdı. Özellikle pandemi döneminin getirdiği kaygılarla başa çıkmamızda da bu dayanışma önemli bir rol oynadı.
“Hepimizden izler taşıyor ve hepimiz kendi belirsizliklerimizi karakterlerimize yansıttık”
Sizden ne kadar izler taşıyor oynadığınız karakterler?
Efe Akercan: Baya izler taşıyor bence özellikle benim oynadığım karakterde benimle ilgili çok şey var. Bence bize dair izler taşıdığı için de gerçekliğin oluşmasını sağladı. Film bizim arzularımıza, belirsizliklerimize, acılarımıza dair çok şey taşıyor, bu da ister istemez samimiyeti, gerçekliği etkiliyor.
Ayşe Mutlusen; Hepimizden bir şeyler var, esas o duyguyu, gerçekliği yaratan, insanlarda bir his bırakan şey de bu zaten. Bireysel olarak baktığımızda herkes kendi küçük hayatlarında bu dertleri yaşamıştır. Ve herkes de bir noktada arkadaşlık ilişkilerinde, iş ilişkisinde, para durumunda batmıştır ve sonra çıkmaya çalışmıştır. Dertleri vardır ve bir şekilde iletişimsizlik yaşamıştır. Bizim üretim biçimimizde hayat gibi, hayattaki ilişkiler gibi çok doğaçlama ne olacağını hiç bilmeden gerçekten tamamen akışında bir şekilde çıktı.
Büşra Albayrak; Hepimiz kendi belirsizliklerimizi karakterlerimize aktardık. Filmdeki belirsizlik ve o arada kalmışlık, aslında yaşadığımız dönemin bir yansımasıydı.
Güray Doğru; Ekipte işi olan tek kişi, para kazanıyor ama öyle büyük paralar değil. Kurumsal hayatın içinde ama özgür olmak istiyor, yırtmaya çalışıyor ama içinde bulunduğu hayat da dağınık. Arkadaş grubunun içinde hiç görülmeyen ama fark edildiği noktada da hayatı sistemin içinde düzenlemeye çalışan da biri. Duygusuz gibi görünüyor ama aslında hassas ve duygularını bastırıyor. Duyguları bastırma konusunda ben de öyleyim. Benden, hepimizden çok şey taşıyor karakter ve hepimizin hayatında böyle kişiler var.
“Bir ilişkiler metni oluşturduk her şey doğaçlama ilerledi”
Sadece doğaçlama ile senaryo olmadan ortaya etkileyici bir film çıkmış ve çok gerçek!
Barış Demirdelen; Oyuncuların karakterlerini sahnede nasıl geliştireceğini bile bilmeden, tamamen anlık tepkilerle ilerledik. Senaryoyu oluşturmak yerine, sahneler arasında oluşan doğal gerilimleri kullanarak ilerledik.
Güray Doğru; Bütün sahneler gerçek zamanlı olarak çekildi. Yani sahneler arasında hiçbir şey tekrarlanmadı veya yeniden çekilmedi. Bu da o anın gerçekliğini ve samimiyetini korumamızı sağladı.
Barış Demirdelen; Bir ilişkiler metni oluşturduk. Ve bu ilişkiler metninde de herkesin okuduğu metin birbirinden farklıydı. Efe'nin Güray'la olan ilişkisiyle Güray'ın Efe'yle olan ilişkisi iki farklı metindi ve iki farklı şey anlatıyordu. Birbirlerine dair hatırladıkları anılar da, dikkat ettikleri detaylar da farklı ve biz bu şekilde masada aslında bir buçuk ay falan geçirdik. Ne yapsın bu dört insan diye başladık? Bunlar arkadaş mı, sevgililer mi, bir şey var mı, okuldan mı arkadaşlar, iş arkadaşlar mı gibi bir sürü fikirler attık. Ve bir süre sonra bu fikirlerin birkaçı kalmaya başladı. Bütün olaylar provalarla ilerledi. Tepkileri anlık oldu. Zaten oyuncular da kendi isimleriyle oynadı, gerçeklik duygusu isimlerde de kalsın istedik.
Festivaller ve Özgün Sinema: Sektörde Kendine Yer Açma Çabası
Proje tamamlandığında, festivallere başvurdunuz ancak istediğiniz gibi bir geri dönüş alamadınız neden?
Barış Demirdelen; Birçok festivale başvurduk; hem Türkiye’de hem de yurt dışında. Ancak geri dönüşler sınırlıydı. Çoğu kez filmimizin amatörce bulunduğu ve süresinin uzun olduğu eleştirileri aldık. Ama biz baştan beri bu projeyi bir ölçüt belirleyerek yapmadık. Amacımız, festivallere uygun bir film üretmek değildi; sadece elimizdeki imkânlarla içten ve samimi bir iş çıkarmaktı.
Büşra Albayrak; Sektör, belirli kurallar ve estetik kaygılar üzerinden ilerliyor. Biz ise bu kalıpların dışında kalarak kendi sinemamızı yaratmak istedik. Başarıyı belirli bir kalıba sığdırmak istemedik; önemli olan, izleyicilere dokunabilmekti.
“Özgün ve kaygısız bir hikâye”
Film neden izlenmeli?
Barış Demirdelen; Film aslında insanların birbirini anlamadıkları ve bu anlaşmazlıkların gereksiz çatışmalara yol açtığı anlar üzerine kurulu. Karakterlerin hepsi kendi dünyalarında sıkışmış durumda, ama aslında birbirleriyle kurdukları ilişkilerde bazı küçük bilgiler ortaya çıksa tüm çatışma çözülecek. Bu, hayatın içindeki pek çok durumun da bir yansıması. Film bu nedenle izlenmeli çünkü çok hayatın içinden ve herkesin hayatında bir dönemine, içinde yaşadığı duygusal, ruhsal duruma ayna tutacaktır.
“Filmi beğenmemin nedenleri oldukça kişisel ve derin”
Selda filmde kurgucu ve yapımcı olarak sen de yer alıyorsun. Projeye nasıl dâhil oldun, filmi neden çok sevdin ve içinde yer almak istedin?
Selda Taşkın; Ceylan Özgün Özçelik jüri üyesi olduğu bir festivalde izleyerek “bir film var izler misin?” dedi. Ceylan’ın önerisi benim için önemliydi. Filmi ilk izlediğimde uzun süre sonra ilk kez bu kadar heyecanlandığımı hatırlıyorum. Filmi beğenmemin nedenleri oldukça kişisel ve derin. Film uzun bir aradan sonra gerçek heyecan yaşattı ve kötü bir dönemimde moral verdi, bu da filmle güçlü bir kişisel bağ kurmamı sağladı. Ayrıca, filmdeki kaygısız ve içten anlatım, oyunculukların rahat ve doğal olması beni çok etkiledi. Film özgün ve samimi bir şekilde yapılmış. Kurgu sürecindeki doğallığı da çok sevdim çünkü film, fazla teknik müdahale olmadan doğal akışını korumuş. Sinemadaki formüllere dayalı yaklaşımlardan uzak durarak özgür ve kaygısız bir anlatım sunması çok etkileyiciydi. Bu durum bana geleneksel kurgu tekniklerinden farklı bir yaklaşımla yeni estetikler ve anlatım biçimleri konusunda farklı bir perspektif kazandırdı. İşte bu noktada ben de ekibe katılmak istedim.
Filmin kurgusu çok zor olmalı?
Selda Taşkın; 11 buçuk saatlik bir çekim vardı. Yönetmenimiz Barış kaba kurgusunu yapmış ve hemen hemen toparlamaya çalışmıştı. Ancak ilk kez bu kadar uzun saatler süren çekimlerin içinden neticede son şekil olarak filmin süresini 1 saat 52 dakika olarak tamamladık. Çok zor ve yorucu bir süreçti ama ortaya çıkan sonuç etkileyici, anlamlı oldu.