Tolga Balcı
İmamoğlu iktidar olmak için paradigma değişimi istedi: Millete daha fazla “nasıl geçinemediğini” anlatamayız
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, kurultayda yaptığı konuşma daha çok Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın sitemleriyle gündeme geldi, içeriği hak ettiği kadar tartışılmadı.
Halbuki İmamoğlu o kapsamlı konuşmasında, “Seçmen neden belediyede CHP’yi tercih ediyor da Türkiye’nin anahtarını partiye vermiyor” sorusuna yanıt aradı. 2019’da büyükşehirleri kazandıklarında, “İktidar çantada keklik” düşüncesine kapılanların nasıl yanıldığını hatırlattı.
Bir Cumhurbaşkanı adayı edasıyla yaptığı o konuşmada dikkat çekici tespitleri de vardı, önerileri de…
Milletle el sıkışma vurgusu
İmamoğlu, konuşmasından ekonomik krizin nedeninin anlatabildiklerini ancak çözüm noktasında eksik kaldıklarını özellikler vurguladı. Bu önümüzdeki seçim döneminde CHP’nin stratejisi açısından belirliyi olacak gibi görünüyor.
İmamoğlu’nun bu eksikliği vurgularken kullandığı ifadeler dikkat çekiciydi:
“Millet bize yerel seçimlerde dedi ki ‘Şehirleri sizin adaylarınızın daha iyi yöneteceğine inanıyorum. O yüzden belediyeleri size emanet ediyorum’ Fakat seçmen henüz bize ‘Ülkeyi sizin daha iyi yöneteceğinize inanıyorum’ demedi.
Seçmen bize bunu demeden önce iki şeye bakacak. Birincisi; bize güvenip de emanet ettiği belediyeleri nasıl yönettiğimize bakacak. Belediyeleri iyi yönetemediğimize kanaat getirirse iktidarı bize vermez
Belediyelerimizin başarısı iktidar yolunda bizler için bir kaldıraç, başarısızlığı ülkemizin geleceğine dolanacak taş olacak.
İkinci konu iktidarımızda yurttaşlarımızın daha iyi bir hayatının olacağına ikna etmemizdir. Bunun için “yeni bir Türkiye tahayyülü” üretme vakti gelmiştir. Partimizin içine kapanmadan hem ülkemizde hem küresel düzeyde düşünce kuruluşlarından akademiye, kanaat dünyasından sivil topluma, iş dünyasından emek dünyasına ve sosyal hareketlere kadar her alanda yeni bir hikaye yazmak için ortak akıl toplama vakti gelmiştir.
Milletin bildiğini millete anlatma zamanları geçmiştir. Millete daha fazla “nasıl da geçinemediğini” anlatamayız. İyi geçinememesinin müsebbibinin kim olduğunu anlatmanın da bir önemi kalmadı. Milletle buralarda el sıkıştık, anlaşma tamam. El sıkışmamız gereken bir konu kaldı. Milleti içine düşürüldüğü biçare durumdan biz çıkarırız. İşte, millet henüz buna “evet” demedi”
Kapısı kaliteye açık parti
İmamoğlu, parti içine ve dışına mesajlarla içeren konuşmasında ortak aklın, bilimin, ahlakın altını özellikle çizdi, kendilerinin şu an Türkiye’yi uçurumun kenarına getiren iktidardan farklarını sıraladı. Bu tabloyu seçmenin kafasında oturtmak içinse kapısı kaliteye açık bir parti talebini şu ifadelerle ortaya koydu;
“Türkiye’nin ve dünyanın en iyi uzmanlarını, en iyi araştırmacılarını, en iyi kanaat önderlerini, siyasi kadroların en iyisini, siyasetin en doğrusunu CHP ile buluşturmalıyız. Bu terazinin de bir tek amacı var, önce parti ama mutlaka ve çok daha önemlisi ülke yararı.
Kişi ve grup yararı değil, yoldaşlık hukukudur tesis etmek istediğimiz. Bu hukuktan milim sapmayacağız, sapanları ikaz etmekten çekinmeyeceğiz. Bütün bu değişim süreci boyunca azalmanın değil, tam tersine, çoğalmanın peşinde olacağız. Küçük hesapların değil, büyük hedeflerin yolcusu olma iradesinde çelikleşeceğiz”
Ekrem İmamoğlu müstakbel Cumhurbaşkanı adayı gibi konuştu. Kendi penceresinden sorunları tespit etti, önerileri sıraladı, örgüte iktidar heyecanı enjekte etti, genel seçimle yerel seçim farkını net olarak ortaya koydu, boş hayal yerine çok çalışma ve birlikte hareket etme felsefesini yerleştirmeden iktidar yolunun açılamayacağının altını çizdi.
Kim bilir; belki de Mansur Yavaş’ın, konuşma yapacağının kendisine geç haber verilmesine bu kadar sert tepki göstermesinin nedeni de İmamoğlu’nun ifadelerindeki bu renk ve adaylıkta geride kalma endişesiydi.