Ayşe Naz Hazal Sezen
PSİKO-VAMPİR
Psiko-vampirler kanla beslenmezler; ancak mitolojik muadilleri gibi etrafındakilerinin canlılığını emerler. Beslendikleri kişinin güven duygusunu, refahını, neşesini, tutkusunu içerler. Vampirler gibi ebediyet önlerine sunulmuş gözükmese de eleştirileri, kınamaları ve muameleleriyle bıraktıkları psikolojik hasarlar nesiller boyu yaşayabilir.
Beslenmeleri kendi ırkına bir ihanet mi; yoksa hayatta kalma güdüsü mü? Onlar dönüştükleri yeni biçim yüzünden saf kötüler midir? Dönüştürüldükleri için mağdur mu?
Psiko-vampirlerin en belirgin özelliklerinin başında keskin köpek dişleri gibi keskin eleştiri becerisi gelir. Çevrelerindeki herkesi eleştirirler.
Gün batar. Günün batışıyla kabrinden bir ceset fırlar. Şafağa kadar vakti vardır, karnını doyurmak için bir vampirin. Yaşamını sürdürebilmesi adına içebileceği kanı arar. Nev yaşamının devamlılığı kanla beslenmesine bağlıdır. Kendi ırkından olanın kanına; geçmiş yaşamına, insanın ahlatıerbaasına ihtiyaç duyar. Efsanelere göre, vampire dönüşmüş bir insan için kan içmek bir mecburiyettir. Bu mecburiyet onları canavarlaştırmış, habis kılmış, zalim ve gaddar olana dönüştürmüştür. Halbuki, vampir olmayı onlar mı seçmiştir? Kan emiciye dönüşmeyi istemişler midir? Yoksa, sadece kurbanlar mıdır? Beslenmeleri kendi ırkına bir ihanet mi; yoksa hayatta kalma güdüsü mü? Onlar dönüştükleri yeni biçim yüzünden saf kötüler midir? Dönüştürüldükleri için mağdur mu?
Hepsi vahşi kan emici mi?
Tüm vampirleri “vahşi kan emiciler” olarak adlandırmamız yerinde olmayabilir. Muhtelif anlatılarda rastladığımız kötücül bir öfke taşıyan, zalim ve kaba olan vampirlerin yanı sıra ne yaptığının farkına bile varmayan, hayatta kalmaya çalışanlar da söz konusudur; insanlar gibi. Aslında vampirler de insandır; tek farkı kan emerek hayatta kalırlar. Bu mitolojik varlığın -isteyerek ya da istemeden- karşısındakinin yaşamını sömürerek hayatta kalabilmesini, karşısındaki insanın ruhunu emerek yaşamını sürdüren psiko-vampirlerin; yani duygusal vampirlerin temsili olarak anlatılmasına imkân sağlıyor.
Ruh emiciler
Psiko-vampirler kanla beslenmezler; ancak mitolojik muadilleri gibi etrafındakilerinin canlılığını emerler. Beslendikleri kişinin güven duygusunu, refahını, neşesini, tutkusunu içerler. Vampirler gibi ebediyet önlerine sunulmuş gözükmese de eleştirileri, kınamaları ve muameleleriyle bıraktıkları psikolojik hasarlar nesiller boyu yaşayabilir. Psiko-vampirlerin davranışları, susuzluğunu gideremeyen vampirleri andırır. Kendilerini daha iyi hissetmek için ihtiyaç duydukları tepkileri karşısına çıkanlardan almaya çalışırlar, emdikçe emerler. Kendi ruhsal susuzluğunu gidermeye çalışırken karşı tarafı ruhi ölüme terk edebilirler. Duygusal vampirler kendi davranışlarının farkında olabilir veya ne yaptıklarının idrak edemeyebilirler. Dönüştükleri varlık, kendi tercihlerinin bir sonucu değil, maruz kaldıkları yaşamın mecburiyeti olabilir; seçimlerinin faili de olabilirler, kurbanı da. Lakin sonuç aynıdır: artık canlılık-ruh emicilerdir.
Kurbanlar nasıl hisseder?
Kurbanlar, bir psiko-vampirle vakit geçirdikten sonra kendilerini endişeli, depresif, uykulu ve yorgun hissedebilirler. Soğukluk, boşluk ve yorgunluk hissi ortaya çıkabilir. Renkler aniden grileşmiş, gelecek umutsuz hale gelmiş, olumlu görülecek pek bir şey kalmamış gibidir. Zira, yaşama dair derin bir çaresizlik kurbanın zihnini kaplamıştır ve kurban hayat enerjisinden mahrum bırakılmıştır.
Bazı psiko-vampirler ise kurbanlarının enerjisini sistematik olarak emerler. Kurban neler yaşandığını anlayamaz ve bir durum yaşanmamış olmasına karşın hep yanlış bir şey yapmış hisseder. Zira, psiko-vampir, kurbanın suçluluk duygusunu bir manipülasyon aracı olarak kullanmakta ustalaşmıştır. Kurban, ruhunun yavaş yavaş emildiğinin farkında dahi olmadan sorunu kendinde aramaya itilmiştir.
Psiko-vampirlerin özellikleri
Psiko-vampirlerin en belirgin özelliklerinin başında keskin köpek dişleri gibi keskin eleştiri becerisi gelir. Çevrelerindeki herkesi eleştirirler. Eleştirileri genellikle olumsuz ve iğneleyicidir; yorumları yapıcı değil, yıkıcıdır. Kurbanına dair hassas ve kişisel bilgileri uygunsuz yer ve zamanda hızla ortaya çıkarır; ardından hızla konunun değişmesini sağlayarak kurbanını koruma altına almış gibi davranır. Buna binaen ne kurban ne de çevresi psiko-vampirden şüphelenmez. Hatta çoğu zaman kurbanın, kendi gerçeklik algısı, hafızası ve içgüdülerinden şüphe duymasını sağlarlar.
Psiko-vampirler yarattıkları ruhsal yıkıma rağmen yaptıklarının sorumluluğu almazlar. Sorun her zaman karşı taraftadır; hep bir günah keçisine ihtiyaç vardır. Bu sayede kendileri çatışmaz, sorumluluk almazlar. Psiko-vampirler için karşı tarafın meseleleri kendi yaşadıkları karşısında her zaman önemsizdir. Kendileriyle ilgili bir şey olmadığı sürece dikkatleri başka yerde olan psiko-vampirler, her şeyi kendilerine bağlamının da bir yolunu da bulurlar. Nadiren karşı tarafın ne istediğini sorarlar. Genellikle istediklerinin gerçekleşmesi için kurbanlarını pasif-agresif tavırlarla manipüle etmeye çalıştıkları görülür ve karşılanmayan beklentilerinin sorumluluğunu da kurbanlarına yüklerler.
Tüm duyguları emerler
Susuzlukları yatışmayan duygusal vampirler, aslında kendi içinde eksik hissettiklerini karşıdan içmeye çalışırlar. Kurbanları endişeli, stresli, depresif, korkmuş veya yorgun hale gelene kadar düzenli olarak mutluluğu emerler. Psiko-vampiler meslektaş, patron, arkadaş veya aile üyesine dönüşerek kendilerini ele verme riskini azaltırlar. Daha fazla enerji ve dikkati emebilmek için her türlü duygusal tepkiyi yaratmaya hazırdırlar. Ortaya çıkan tepkiler öfke, acıma veya nefret olsa dahi buna değer. Önemli olan karşıdan emebilecekleri tepkiyi almaktır.
Her dönemin vampirler efsaneleri farklı özellikler taşıdığı gibi psiko-vampirler de çeşitli şahsiyetlere sahiptir… Devamı haftaya.