Eda Yılmayan
ZİHNİMİZ NEDEN DAĞINIK?
Beynimiz inanılmaz bilgi işleme sistemlerine ve insanlığın tanıdığı en karmaşık yapıya sahip. Fakat yine de eve dönerken süt almayı unutuyoruz.
Peki ama neden?
Psikolog Adam Gazzaley ve sinirbilimci Larry D. Rosen bu sorudan yola çıkarak zihinlerimizin neden dağınık olduğunun yanıtını arıyor.
Metis Bilim serisinden çıkan ‘Dağınık Zihin’ kitabı yüksek teknoloji dünyasında maruz kaldığımız bilginin sürekli artması (internette dolaşırken sürekli açılıp duran ileti pencereleri, akıllı telefonlar, mesajlar, e-postalar, sosyal medya ve video oyunları) ve herkesin her gün her saat erişilebilir olmasının beyinlerimize nasıl aşırı yük bindirdiği anlatılıyor.
Kitapta hem iç hem dış dünyadan kaynaklanan dikkat dağılması ve bölünme yani yapılan işin yarıda kesilmesi gibi durumların neden kaynaklandığı, sebep olduğu sonuçlar detaylı bir şekilde ele alınıyor.
Gazzaley ve Rosen insanların yüksek teknoloji dünyasının kadim beyinleri olduğunu belirtiyor. Peki öyleyse bu kadim beyinler nasıl ve neden bu denli dikkati dağınık bir toplum haline geldi? Kitabın ilk bölümünde zihni etkileyen bozucu etkinin ne olduğu sorgulanıyor. Çoğumuzun aklına hemen cep telefonları gelebilir. Kitap okurken, ders çalışırken, arkadaşlarımızla sohbet ederken dahi gözleri ekrana kayan, devamlı mesajlarını, sosyal medya hesaplarını kontrol eden insan görüntüleri gözümüzün önüne gelebilir. Biz de o insanlar arasında olabiliriz. Ancak kitapta; kabahati teknolojiye yüklemeden önce insanın bozucu etkilere karşı ne kadar savunmasız olduğu ortaya konuluyor. Yani zihinlerimizin dağınık olmasının sebebi sadece teknoloji değil! Gazzaley ve Rosen bunun zihinlerimizin temel bir zayıflığı olduğunu belirtiyor. Örneğin mutfağa gidiyor, buzdolabını açıyor ama ne alacağımızı unutabiliyoruz. Ya da kalabalık bir lokantada karşımızda oturan arkadaşımızı dinlememize rağmen çevredeki dikkat dağıtıcı unsurların etkisiyle arkadaşımızın tam olarak ne dediğini anlayamayabiliriz. Benzer durum teknolojik araçlar sebebiyle de olabilir. Daha çok bilgiyi aklımızda tutabilseydik dikkatimiz bu kadar kolay bölünmezdi.
KOLEKTİF SABIRSIZLIK
Göz izleme tekniğinin kullanıldığı araştırmalarda bir web sayfasını veya ekrandaki herhangi bir metni kitap okurken izlediğimiz yöntemle okumadığımız ortaya çıktı. Gözlerimiz ekrandaki metni bir F harfi çizerek okuyor. Yani tüm metni okumak yerine sayfanın üst ve sol taraflarını okuyor, sonra metnin orta kısımlarını hızlı bir şekilde tarıyoruz. Gazzaley ve Rosen “Buna bir de hiperlinkler, multimedya, videolar, kaydırma çubukları ve bir web sayfasındaki tüm diğer cezbedici ve dikkat dağıtıcı unsurlar eklendiğinde, artık hiçbir şeyle birkaç dakikadan fazla ilgilenemiyor olmamız şaşırtıcı olmasa gerek” diye açıklıyor.
Kolektif sabırsızlığımız Massachusetts Üniversitesi ve Akamai Technologies tarafından yapılan bir incelemede 23 milyon çevrimiçi video izleme eylemini içeren sunucu verileri toplanarak araştırıldı. Elde edilen sonuçlara göre videonun açılması iki saniyeden uzun sürüyorsa video kapatılıyor. Sabırsızlığımıza ilişkin örnekleri çoğaltabiliriz. Bu durumun çocuklar üzerindeki etkisi ise ayrı bir araştırma konusu.
Atalarımız gibi bizler de bilgi arayan varlıklarız. Atalarımızın yiyecek arama biçimine benzer bir şekilde bizler de bilgi kaynaklarını bulup kullanmaya çalışıyoruz. Kitapta da yer aldığı gibi zihnimizi dağıtan bozucu etkilerin yaşamımızdaki olumsuz sonuçlarını hafifletmek mümkün. Bu sayede bilişsel kontrolümüzü artırabilir, hedefimize odaklanabiliriz.