Eda Yılmayan
ZAMANIN KIYMETİNİ HATIRLATAN ÇOCUK MOMO
24.07.2021
Bu hafta Ayraç’a çocuk edebiyatına fantastik eserler kazandıran Alman yazar Michael Ende’yi konuk edeceğiz. Ende’nin bir klasik haline gelen eseri Momo kırktan fazla dile çevrilmiş, Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne lâyık görülmüştür.
Almanya’da doğan Michael Ende ressam bir baba, fizyoterapist bir annenin çocuğudur. Babasının resimlerindeki gerçeküstü, fantezi dolu dünyadan etkilenir ve hayal gücünü eserlerine yansıtır. ‘Dünyayı sadece edebiyatın ve sanatın yaşanır kılacağına’ inanmasının temelleri küçük yaşlarda atılır. Çevresinde hikâye anlatıcıları, ressamlar, edebiyatçılar, sirk çalışanları da vardır. Tüm bunlar onun edebiyatını ve kitaplarındaki kahramanlarını da besler.
Michael Ende için okul adeta bir hapishanedir. Kurallardan, derslerden nefret eder. II. Dünya Savaşı da kapıdadır. Henüz 12 yaşındayken Hitler gençliğine katılma çağrısı alır. Münih’in bombalanmasına tanık olur. Ende mutlu çocukluğunu geride bırakır. Savaşın acımasız yüzü onu gerçeklerle tanıştırır. Felsefeye merak sarar, savaşın bitmesiyle birlikte tiyatroyla ilgilenmeye başlar. Oyunculuk eğitimi alır ve tiyatro metinleri yazmaya başlar. İlk romanı ‘Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas’ 1960 yılında yayınlanır. Alman Çocuk Edebiyatı ödülünü alır. 1974 yılında yayınlanan Momo kitabıyla Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne değer görülür. Çalışmaları 40’tan fazla dile çevrilmiş, 20 milyondan fazla satmış; sinema, sahne oyunları, opera ve sesli kitaba uyarlanmıştır.
MOMO’NUN SIRRI DİNLEMEK
Kitabın kahramanı Momo kimsesiz bir kız çocuğudur. Simsiyah kıvırcık saçları olan, kocaman gözlü, nereden geldiği bilinmeyen, yaşı olmayan, adını dahi kendi koyan bir çocuk. Kitapta yıkık dökük bir amfi tiyatroyu mahallelinin yardımıyla kendine yuva yapan bir çocuğun hikâyesini okuyoruz.
Momo’nun en büyük özelliği çoğumuzun unuttuğu bir şey; dinlemektir. Momo herkesi, her şeyi dinler. Böcekleri, otları, yağmuru, hatta ağaçlar arasında dolaşan rüzgârı bile. Mahallede anlaşmazlık yaşayanlar Momo’nun yanında alırdı soluğu. O sadece dinler, sorunlar çözülürdü. Diğer çocuklarla birlikte hayal kurar, bambaşka dünyalara giderlerdi. En çok sevdiği iki dostu çöpçülük yapan ihtiyar Beppo diğeri ise muazzam bir konuşma yeteneği olan, şakalar, taklitler yapan Gigi idi. Ona Turist Rehberi Gigi de deniliyordu. Birlikte mutlu yaşayan mahalle sakinlerinin hayatı bir gün ortaya çıkan duman adamlarla değişmeye başlar. Çünkü ‘duman adamlar’ insanların çok çalışması için vakitlerini çalmaktadır. Kendilerini Zaman Tasarruf Şirketi’nin çalışanları olarak tanıtırlar. Her gün kendilerine vakit ayıran, sevdikleriyle sohbet eden insanlar artık sadece çalışmayı düşünür hale gelmişlerdir. Onlara ayak bağı olan çocuklar için de çare bulunmuştur. Kurgulanmış, yapılması gerekenlerin belli olduğu kapalı depolarda vakitlerini geçireceklerdir, hayalleri bile büyükler tarafından belirlenmiştir.
‘DUMAN ADAMLARLA’ KAPİTALİZM ELEŞTİRİSİ
Duman adamlar hala etrafımızda ve bizlere şöyle fısıldıyorlar: Zaman değerlidir, onu yitirme! Vakit nakittir, boşa harcama! Bu sözler hepimiz için çok tanıdık. Zamanımızı boşa harcamamak üzerine koşuşturup dururken arkamızda neler bıraktığımızı Momo’nun fantastik dünyasına dalarak yeniden hatırlayabiliriz.
Kitapta insanların zamandan tasarruf edeyim derken hiç durmadan çalışıp durmaları, başlarını kaşıyacak vakitlerinin olmamasının aslında kendilerinden, sevdiklerinden tasarruf anlamına geldiğinin altı çiziliyor ve şöyle aktarılıyor: Zaman tasarruf edeyim derken aslında başka şeylerden tasarruf ettiğinin kimse farkında değildi. Yaşamlarının gittikçe daha zavallı, daha tekdüze ve daha soğuk geçtiğini kavramak istemiyorlardı. Bu gerçeği sadece çocuklar ta yüreklerinde hissettiler. Çünkü artık kimsenin onlara ayıracak zamanı yoktu. Michael Ende bugün yaşasaydı dijital ekranlara yapışık yaşayan ve çocukların hayal dünyalarını ele geçiren ekranları eminim fantastik bir biçimde anlatırdı.