Mehmet Şandır
ZAMANI GELDİ Mİ?
Geçen haftanın gündemini değerlendirmek için hangi konuyu düşünsem, nereye baksam babası tarafından 6 yaşında gelin edilen kız çocuğunun öfke dolu gözleri ile karşılaşıyorum. Bir de kara sakallı babasının, “İslami değer ve yargılara sahip insanları tahkir etmeye yönelik tezgâhlanmış bir projenin ürünüdür” sözleri kulaklarımda yankılanıyor. Tecavüzcü kocanın, “Ben de kızımı 6 yaşında evlendirirdim ancak benim yaptığımın kızıma yapılmasına müsaade etmezdim” sözleri midemi bulandırıyor.
İnsan inanmak istemiyor ancak 6 yaşında evlendirildiğini, aynı yaşta tecavüze uğradığını hatta annesinin her akşam saçlarını tararyarak kendisini kocasına gönderdiğini iddia eden bir kadının ses kayıtlarına dayanan ve yargıya intikal etmiş bir şikayeti var orta yerde…
Buna karşılık, “İslami değer ve yargılara sahip insanları tahkir etmek” istiyorlar diye “sahibinin sesi” bir savunma yapılmasına isyan ediyorum; lanet okuyorum.
Çok yazıldı, çok tartışıldı, daha fazla konuşarak pisliğin büyümesine katkı vermeyeceğim. Ancak bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Son zamanlarda ülkemizde artık değişmeyen/değiştirilemeyen bazı konular var ki bunlar bireysel bir sapkınlık/yanlışlık olmanın ötesinde bir zihniyet değişimi izlenimi vermektedir.
“Çocuk gelinler” meselesi bir toplumsal sorundu sebebi aşiret yapıları olarak suçlanırdı ancak özellikle tarikat- cemaat çevrelerinde yaşanan küçük çocuklara tecavüz olayları ve bu olaylar etrafında muhafazakar çevrelerde oluşturulan ilmi, dini ve siyasi tartışmalar/savunmalar meseleyi bir başka boyuta taşıyor.
Bu olay ve bundan önceki benzer olaylar karşısında Adalet Bakanı “çocuğun rızası var” diyebiliyor ve medeni kanuna rağmen kanun çıkartarak bu yönde suç işlemiş olanlara geçici af çıkarabiliyorsa mesele bir kesimin ahlaksızlığı olmanın çok ötesinde bir zihniyet hatta rejim dönüşümünün yaşandığını düşündürmektedir.
Ne yazık ki, hayatın her alanında gerçekleştirilmeye çalışılan bu dönüşümün sahipleri bugün iktidardadır ve bu yöndeki gayretleri ve yapıları pervasızca destekliyorlar. Yeni bir yaşamı örnekleyerek toplumsallaştırmaya çalışıyorlar. Onlara göre, kız çocukları 6 yaşında ‘velisinin’ kararıyla nikahlanabilir, ‘büluğa erdiğinde’ fiilen evlendirilebilir. Nas bu…
Mesela, “din alimi”, “Hocaefendi” bilinen ve yönetenler tarafından itibar gören kimselerin “Koca eşini dövebilir” fetvasına karşı iktidarda olanların bir itirazı olmamıştır.
Bu davranışlar asla masum değildir, bilinçli ve maksatlıdır.
İktidar sahiplerinin, ülkedeki hatta dünyadaki ekonomi ile ilgili tüm kişi ve kurumların, iktisat teorisinin hatta kendi ekibinden Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı’nın uyguladığı para politikalarının tam tersini toplumun hayatını felç etmek pahasına “Naass var nas” diyerek dayatma sebepleri, ekonomik gerekçeden çok kabul ettirmeye çalıştıkları nas ile ilgildir. Anlaşılıyorki hayal ettikleri bir dönüşümün zamanının geldiği kanaatı içindeler ve karşı çıkan herkesi “mandacı ekonomist” olarak suçlamaları bu konudaki kararlılıklarını göstermektedir.
Bu kanaat ve kararlılık kendini bir başka olayda ve mekanda yeniden ortaya koydu; TBMM’inde bütçe müzakerelerinde bir tartışma kavgaya dönüşüyor; iktidar partisine mensup Zafer Işık isimli milletvekili tüm gücüyle bir diğer milletvekiline yumruk atıyor; adam ölümden döndü. AKP sözcüsünün “disiplin soruşturması yapmayacağız” diye sahiplendiği saldırgan milletvekili, bir görev yapmanın övüncünde “özür dilemeyeceğim” diye efeleniyor. Bu davranışı takdir de topluyor; AKP’li olduğunu açıkça söyleyen Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, “Adamın dibiymiş Zafer Işık, anlayana anladığı dilden konuşmuş. Bu bir ecdat geleneğidir, elleri dert görmesin. Müslüman, yeri ve zamanına göre hareket etmesini iyi bilendir. Pısırıklar, Zafer Bey Kardeşimin bu adam gibi tavrını görsün de örnek alsın İnşaAllah…” diye kutlama açıklaması yapıyor ve binlerce tebrik mesajı alabiliyor. İktidar, bu açıklamaya da karşı çıkmıyor.
Muhalefet partisi liderine yapılan bir saldırıdan sonra “Bunlar daha iyi günleriniz” diye saldırganlara sahip çıkan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Dindar ve kindar nesil yetiştirmek” projesi anlaşılıyor ki hedefine ulaştı. Cumhurbaşkanı’nın “ağabey” dediği eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a göre şimdi sıra “dindar Anayasa” yapmaya geldi.
Daha önce de Rahmetli Erbakan’ın, “Refah Partisi iktidara gelecek, adil düzen kurulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak; kanlı mı olacak, kansız mı olacak” demişti. Aynı günlerde İstanbul Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan da “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz. Demokrasi amaç değil araçtır” diyordu.
BENCE
Sorumluluk toplumun üzerindedir; soruyu doğru cevaplandırmalıyız!
İktidara geldiler. Demokrasi tramvayından inme zamanı geldi mi? “Yeni Türkiye” hayali peşinde toplumu ve devleti dönüştürmeyi başarabilecekler mi?
Herkesin bir hesabı/hayali vardır, olabilir.
Ancak son sözü Millet söyleyecektir!
Türk halkının sağduyusuna güveniyorum.