Mehmet Şandır
"Aklı selim"
BENCE; Her anlamda zor bir süreçten geçiyoruz. Türk Milleti’nin zor zamanlarında ”selim akıl” sahibi önderleri/liderleri hep olagelmiştir. Tarihin tüm zamanlarında Milletimizi var eden güç bu konudaki zenginliğidir.
Sözün özü; toplumun sağduyusuna sözcülük yapabilmek, önderliktir.
Geçen hafta bunun bir örneğini yaşadık. TBMM’nin açılışında Sayın Bahçeli’nin oturduğu sıradan kalkarak DEM Partisi yöneticilerini tebrik etmesi, siyasi gündemi bütünüyle değiştirdi ve rahatlattı. İsrail tehdidinin bir milli güvenlik sorunu olarak konuşulduğu bir süreçte, iç cepheyi tahkim etmek mecburiyetinin gereği bu davranış, bir önderlik tavrıdır.
“Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barışı isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım” diyen Devlet Bey, daha sonraki konuşmalarında, “uzattığı elin siyasi nezaketten öte Türkiye partisi olması yönünde DEM’e bir mesaj olduğunu” söyledi.
Şu sözleri de çok anlamlı ve değerliydi;
“Bölgemizin içinde bulunduğu gerilimli atmosferde siyasi rekabeti, siyasi husumete dönüştürme teşebbüslerine izin vermeyeceğinize inanıyorum. Sıfırlanmış terör ve bölücülük melanetinden sonra, aşımızı beraber taşıralım, işimizi birlikte artıralım, huzur ve güvenliğimizi el ele çoğaltalım. Gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenelim” diye çağrıda bulundu.
Sayın Bahçeli’nin daveti tarihi bir milattır; zamanın ruhunu ve geleceği doğru okumaktır.
Bu davet, yeni bir “Çözüm Süreci” değil; çözülmeye, ayrışmaya, bölünmeye karşı çok net bir ortak tavır geliştirme davetidir. Bu bir gönül seferberliği davetidir.
Bu daveti, yeni anayasa için OY devşirme gayreti veya AK Parti iktidarının devamına zemin hazırlama kurnazlığı olarak değerlendirenler Sayın Bahçeli’yi tanımayanlardır.
Dün/bugün mukayesesi yaparak; “dün şöyle söylemiştin, bugün tam tersini söylüyorsun” diyerek bu sözlerin doğruluğunu ortadan kaldıramayız; dün de bugün de doğrudur!
Doğru doğrudur; doğru adam tarafından söylenmiş olması gerekir denilse de; DEM’e ve benzerlerine geçmişte en sert tavrı göstermiş bir siyasi lider olarak Devlet Bey, bugün böyle söylüyorsa demek ki vekalet savaşlarının yaşandığı bu süreçte ülkemiz için tehdit büyük ve yakın demektir. Öküzün altında buzağı aramayalım...
ANCAK!
Sayın Devlet Bahçeli çok ağır bir sorumluluk yüklenmektedir; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası için “el uzattıklarına” ve özellikle de Cumhur İttifakı ortaklarına “kurucu felsefeyi ve kurucuların tanım ve ilkelerini” kabul ettirmek mecburiyetindedir!
Bu konuda “ortak bir zemin” için 4 Mayıs 2005 tarihli basın toplantısında önerdiği 4 maddedeki hususları yeniden hatırlamak/hatırlatmak durumundadır.
“1. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda, millet kavramı birleştirici bir oluşum olarak kabul edilmiştir. Etnik köken, dil ve din gibi farklılıklara bakılmamıştır.
Türk milli kimliğinin oluşumunda en önemli unsur; çilesi, sevinci ve gururuyla birlikte yaşamış olan büyük ve onurlu tarih ve ortak mukadderat bilincidir. Devletin temelinde bu milli bağ yatmaktadır.
2. Tüm Türk vatandaşları bu şekilde Türk Milleti kimliğinde birleşmişler ve millet olgusunu birlikte yaratmışlardır. Türk Milletine ortaklaşa vücut vermişlerdir.
Burada kan bağı ve soy birliği değil, vatandaşlık bağı esastır. Türk vatandaşlarını Türk Milletine bağlayan bağ, sadece ve sadece hukuki bir bağ olan vatandaşlık bağıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, Türk Milletinin eşit ve onurlu bireyleridir. Türkiye Cumhuriyeti devletini bu bireylerin birlikte yaşama ideali ve ortak kaderi paylaşan birlik olma iradesi kurmuştur.
3. Türk vatandaşlığı ve Türk milli kimliği, Türk milletini ortaklaşa oluşturan Türk vatandaşlarının etnik kökenlerini, din ve dillerini inkar anlamına gelmez. Türkiye Cumhuriyeti bu birleştirici ve bütünleştirici temel üzerinde kurulmuştur.
Bu esas, büyük Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına Türk Milleti denir” sözlerinde ifadesini bulmuştur. “Ne mutlu Türküm diyene” vecizesi bu anlayışın bir ifadesidir. Burada Türklük ırka dayalı bir anlam taşımamaktadır.
4. Türkiye Cumhuriyeti devleti tektir, ülkesi ve milleti birdir. Ortak milli sembollerin başında gelen Türk bayrağı, bütün Türk vatandaşlarının ortak mukaddesatıdır. Milli egemenliğinin ve bağımsızlığının simgesidir.
Milli birlik ve bölünmez bütünlüğümüzün dayandığı temeller tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek dil ülküsüdür”
Sözün sonu; aklı selim bu 4 konuda uzlaşmaktır!
Devlet Bey’in daveti bunadır…
Mümkün mü, göreceğiz!