Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

İçerisi içimizi yaksa da...

BENCE; Türkiye, geçen hafta, dünya gündeminin yıldızıydı; İktidarı ve Ana Muhalefeti birlikte, milletler sahnesinde gövde gösterisi yaptı.

Sözün özü; İç gündemin acı gerçeğine ve sonuçtan sorumlu olan yöneticilere tepkimize rağmen Türkiye’nin dış politikadaki duruşu, gururumuzu okşadı. İçi beni yaksa da dışarıdan esen serin rüzgara ihtiyacımız varmış(!)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, büyük bir heyetle Birleşmiş Milletler’in “Geleceğin Zirvesi” başlıklı 79. Genel Kurulu açılış toplantısına katıldı; Genel Kurulda ilk gün, üçüncü sırada konuştu. Konuşması çok iyi hazırlanmıştı. Haklı olmanın, tarihin ve coğrafyanın oluşturduğu jeopolitik gücün farkında olmanın ve bunu temsil etmenin özgüveni ile dik konuştu; küresel güçlerin gözlerinin içine bakarak “daha neyi bekliyorsunuz ve bu utancı daha ne kadar taşıyacaksınız?” diyerek Netanyahu’nun Filistinlilere uyguladığı soykırımını rakamlarla ve haritalarla anlattı ve bir anlamda 5’li çeteyi suçladı. “Dünya beşten büyüktür” ve “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” diyerek dünyanın sessiz çoğunluğuna sözcülük yaptı; “bugün burada, insanlığın ortak kürsüsünde, insanlık adına bazı gerçekleri açık açık konuşmak arzusundayım” dedi.

Konuşması, bildiğimiz sloganlar ve cümleler... Daha önce ifade edilmiş konuların tekrarı olsa da etkiliydi, omurgalıydı; geleceğin zirvesi için liderlik niteliğindeydi.

Sayın Erdoğan’ın Netanyahu-Hitler benzetmesi çarpıcıydı; Adolf Hitlerin doyumsuz hırslarının sebep olduğu ve yaklaşık yüz milyon insanın bir şekilde hayatını kaybettiği İkinci Dünya Savaşının en mağdur halkı olan Yahudilerin devlet başkanı Netanyahu’yu durdurmak için “insanlığın ittifakı” teklifi tarihi bir çağrıydı.

Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel, yine geçen hafta, Sosyalist Enternasyonal’in New York’ta yapılan Başkanlar Toplantısına katıldı ve ikinci başkan olarak İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayında hazırlanan Ankara Deklarasyonu'nu açıkladı.

Sosyalist Enternasyonel üyesi ülke temsilcilerinin imzasıyla Birleşmiş Milletler’e sunulacak olan deklarasyonda, Ortadoğu'da her geçen gün artan gerilim, iklim değişikliğine ilişkin kaygılar ve sığınmacı sorununa ilişkin değerlendirmeler yer alıyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda düzenlenen "Geleceğin Zirvesi"nde bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanının eşi Sayın Emine Erdoğan’ın ortaya koyduğu çalışmalar üst düzeydeydi; BM Sıfır Atık Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Danışma Kurulu Başkanı olan Emine Erdoğan, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'le görüştü. Türkevi’nde ev sahipliği yaptığı Olgunlaşma Enstitüleri tarafından düzenlenen "Gelin Hazineleri: Osmanlı ve Anadolu Çeyizlerinde Bir Yolculuk" programına BM misafiri çok sayıda konuk katıldı. Afrika devletlerinin ilgisi dikkat çekiciydi.

Emine Erdoğan, New York'taki Türkevi'nde düzenlenen "Afrika'nın Lezzetleri: Bir Kültür, Mutfak ve Dostluk Şöleni" ile "Afrika Yemek Kültürü" kitabının tanıtımı programlarına da ev sahipliği yaptı.

BM’nin karşısında bulunan Türkevi arı kovanı gibiydi...

Kısacası, geçen hafta ABD’nin New York şehrinde Türkiye rüzgarı esti; dünyanın tüm ülkeleri televizyonlardan bunu seyretti; maliyet, masraf, tasarruf tedbirleri, ülkedeki yoksulluk, saltanat, şatafat... Ne söylerseniz doğrudur! Ancak, ülkenin bu düzeyde tanıtılması ve bunun getirisi gözardı edilmemeli.

TÜRKİYE’NİN YENİ POZİSYONU İLAN EDİLDİ

Yeni dünya düzeninin belirsizliği karşısında Türkiye, kendi pozisyonunu ifade etmek için BM platformunu ve New York ziyaretini çok akıllıca ve etkili bir şekilde kullandı.

Üçüncü dünya savaşı çığlıklarının atıldığı bir süreçten geçiyoruz; Karadeniz kaynıyor; Rusya-Ukrayna savaşı bir türlü bitirilemedi; küresel bir savaşa evrilmek üzere; Montrö Antlaşmasına rağmen Boğazlar, küresel güçlerin karşılaşma alanı olarak ülkemiz için çok ciddi bir risk...

Güneyimizde İsrail saldırganlığının duracağı yok; sonunda bize sıçramaması imkansız. “Terörle mücadele ediyorum, kendimi savunuyorum” diye adım adım bize yaklaşıyor; binlerce insanı hunharca katletmesini kutsal bir inancın gereği olarak ifade eden CANİYAHU durdurulmadığı takdirde “Vadedilmiş topraklar” masalı ile ülkemize saldırması beklenmelidir. Ayrıca, PKK ve İdlib’teki selefi terör örgütleri ve batımızda EGE adalarını adım adım işgal eden Yunanistan; potansiyel tehdit unsurları olarak ufkumuzu kuşatmış durumda...

Bu tehdit unsurlarını bize karşı destekleyen müttefiğimiz(!) ABD’ye bu ortamda ne kadar güvenebiliriz! Yeni bir pozisyon gerekmiyor mu?

Sözün sonu; korkuların bizi kuşatmasına izin vermeyeceğimizi New York’ta ilgilisine gösterdik!

“İçi bizi yaksa da” dışımızda havamız iyi...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi