Mehmet Şandır
BRICS Oyunu
BENCE; Türkiye açık denizlere yelken açmaya başladı. Zamanın ruhu farklı yörüngelerin ortak merkezi olabilmek. Bunu gerçekleştirecek siyasi, güvenlik ve ekonomik politikalar takip etmek ve iş birlikler geliştirmeye cesaret etmek zamanıdır. Coğrafyamızın jeopolitik gerçeğinin ve tarihi müktesebimizin gereği budur, bunu ıskalamak yeni yüzyılı pas geçmek olacaktır.
Sözün özü; Türk ve Türkiye Yüzyılı bu perspektifte anlaşılmalıdır.
20. yüzyıl yıkılış ve kuruluş yüzyılımızdır. Türk Milleti, çağının bir küresel güç merkezi olan emperyal devletinin yıkılması sonrasında yeni devletini milli mücadele zaferi kazanarak bir ulus devlet olarak kurmayı ve yaşatmayı başarmıştır ve mazlum milletlere öncülük etmiştir.
Cumhuriyet devletimiz yüz yılını tamamladı; 2. Dünya Savaşı sonrası soğuk savaş dönemi ve tek kutuplu dünya süreçlerini Batı yörüngesinde kalarak kazasız belasız tamamladı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, şimdi kurulmakta/gelişmekte olan çok kutuplu veya çok merkezli yeni dünya düzeninde, “Türkiye merkezli” yeni yörüngeler arayışında cesur adımlar atmaktadır.
Mevcut bağlantılarımızdan, kazanımlarımızdan, taahhütlerimizden ve aidiyetlerimizden vazgeçmeden kendimizi merkeze alarak yeni açılımlar, bağlantılar ve ittifaklar yapabilmek; zamanın ruhu ve dünyanın yeni trenti; yönelimi/doğrultusu bunu gerektirmektedir.
Bu hafta BRICS haftası; Türkiye, Rusya, Brezilya, Çin ve Hindistan’ının öncülüğünde aslında Batı ittifakına karşı 2006 yılında kurulan ve bugün birçok ülkenin katılımı ile tüm parametrelerde dünyanın yaklaşık yarısını temsil eden bir “birliğe” resmen üye olmaktadır.
22-24 Ekim 2024 günlerinde Rusya'nın Tataristan Cumhuriyeti'nin Kazan kentinde Rusya’nın dönem başkanlığında 16’ncısı yapılacak olan liderler zirvesinde Türkiye’nin üyelik süreci görüşülecektir. Toplantıya Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan davet edilmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu davete katılmış bulunmaktadır.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı Anadolu Ajansı (AA) yayınında, “Avrupa Birliği ile bizim ekonomik entegrasyonumuz üyelikle taçlansaydı, belki biz birçok konuda bu türden bir arayış içerisinde olmayacaktık" diyerek BRICS üyeliğine başvuru yaptığımız haberlerini doğrulamıştı. Sayın Bakan, her ülkenin ekonomik, güvenlik ve siyasi ittifaklar kurmak zorunda olduğunu belirterek “Biz, sadece BRICS'e değil ASEAN'a çok yakın bakıyoruz" diye konuşmuştu.
BRICS NEDEN ÖNEMLİ?
Güney Afrika’nın başkenti Johannesburg'da Ağustos 2023’te düzenlenen BRICS Zirvesi’nde alınan kararla, Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşan 5 ülkenin birliğe katılması ile Birlik böylece 10 ülkeden oluşan küresel bir boyut kazanmıştı.
Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, katılan beş yeni ülkeyle birlikte BRICS’in ekonomik büyüklüğü 29,5 trilyon doları geçerken, küresel ekonomideki payı da yüzde 28’e çıktı.
Genişleyen yeni BRICS'in toplam nüfusu ise yaklaşık 3,5 milyara çıkarken bu da dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 44’üne tekabül ediyor. Ayrıca, BRICS ülkeleri dünyada ham petrolün yüzde 44'ünü üretiyor. Birlik bünyesindeki ülkeler 2014'te, kalkınma projelerine destek vermek için Yeni Kalkınma Bankası'nı kurarak yeni dünya düzeninde Batı’nın karşısında “yeni bir dünya” kurulması sürecini başlatmışlardı.
Türkiye bu gelişmeye sağır kalamazdı, kalmamalıydı.
Türkiye, Türk Devletleri Teşkilatına ve İslam İşbirliği Teşkilatı’na kurucu üyedir. Afrika Birliği’nde Stratejik Ortak, 2013 yılından buyana da Asya İşbirliği Diyaloğu’nun üyesi ve Şangay İşbirliği Örgütü’nün Diyalog üyesidir.
Sözün sonu; Yeni bir yüzyıldayız; yeni bir dünya düzeni kurulmaktadır.
Bu süreçte Türkiye, çok güçlü olmak zorundadır. Kronikleşmiş sorunları hızla çözmek ve gereken reformları kısa sürede tamamlamak mecburiyetindedir.
Devlet, öncelikle, toplumda oluşan adalet talebini karşılamalı; nimet-külfet dengesini kurmalıdır. Yargı kurumu üzerinde oluşan güvensizlik algısını aşmalı; tarafsız/bağımsız bir yargı güvencesini ve hukuk devleti olmak zorunluluğunun ötesinde hukukun üstünlüğü kuralını hakim kılmalıdır.
Bize yakışmayan kitlesel yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliği sorununu çözmek için gereken tedbirleri en kısa sürede almalıdır. Millette/toplumda oluşan çözülme, çöküş ve çürümeye çok acil çözümler bulmalıyız; “Ahlak buhranı” polisiye/asayiş tedbirlerin ötesinde ele alınmalıdır.
Üçüncü Dünya savaşının hatta nükleer bir savaş ihtimalinin konuşulduğu bir süreçten geçiyoruz; sınırlarımız ötesi yangın yeri...
Bu süreçte özellikle Savunma Sanayii konusunda çok büyük boyutta bir yatırım bütçesi oluşturmalıdır; 10 yılda 1 trilyon dolar gibi. Buna tüm vatandaşlarımızın “gönüllülük” esasına göre katılması sağlanmalıdır!
Başka Türkiye yok!