Yemin

Üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan 3 Haziran Cumartesi günü yemin etti. Namusu ve şerefi üzerine.

Anayasa'ya bağlı kalacağını söyledi. “Hukukun üstünlüğü” dedi. “Demokrasi” dedi. “Atatürk ilke ve inkılapları” dedi. “Laik Cumhuriyet” dedi. “İnsan hakları, temel hürriyetler” dedi. Görevini tarafsızlıkla yapacağına yemin etti. Hepimiz duyduk. Şahidiz.

Yemin etti etmesine de bu yeminini tutmayacağını hepimiz biliyoruz. 2014 ve 2018 yıllarında da etmişti aynı yemini. Tuttu mu? Tutmadı.

Erdoğan’ın bağlı kalacağına yemin ettiği Anayasa’nın 101. maddesi “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” diyor. Uydu mu Anayasa'nın bu maddesine? 

Bağlı kalacağına namusu ve şerefi üzerine yemin ettiği Anayasa’nın 138. Maddesi “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz” diyor. Bu maddeye uydu mu Erdoğan? “Bu fakir görevde oldukça teröristi alamazsınız” diyerek yargının kendisinin talimatının dışına çıkamayacağını ilan etmedi mi cümle aleme? 

Anayasamız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmasını emreder. Halbuki Erdoğan “AİHM kararları bizi bağlamaz” demiyor mu? Ne oldu yemin edilen Anayasa'ya bağlılık?

2014 yılında cumhurbaşkanı seçildiğinde, Anayasa'ya bağlı kalacağına dair yemin ettikten bir buçuk yıl sonra “Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum” dememiş miydi mahkemenin Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliye edilmesi kararını beğenmeyince?

TBMM’nin onaylayarak yasalaştırdığı İstanbul Sözleşmesini bir cumhurbaşkanı kararıyla iptal etmek Anayasa'ya aykırılığın daniskası değil miydi? 

Laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına da yemin etti Cumhurbaşkanı. Ama her fırsatta “Nefsimize ağır gelse de hayatımızın merkezine dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz” diyor, “İslam, hayatımızın tüm alanlarını kuşatan, kucaklayan, kurallar, yasaklar manzumesidir. Yaşantımızın her safhasını düzenleyen bir dine inanıyoruz. Ömrümüzün sonuna kadar Müslümanca yaşamakla emrolunduk” diyor. Hani laiklik yemini?

"Neymiş efendim? Faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak nasslar neyi gerektiriyorsa, onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu!" sözlerinin cumhurbaşkanı yeminine uyan bir tarafı var mı?

Demokrasiye bağlılık da var Erdoğan’ın ettiği yeminde. İyi de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen alaturka sistem demokrasiyi tümüyle ortadan kaldırdı. TBMM’yi işlevsizleştirdi. İktidarı tek bir kişinin elinde topladı. “İrade-i milliyenin” yerine “İrade-i külliyeyi” koydu. Bu mu demokrasi?

Rejim tam bir tek adam rejimi olmadı mı? TBMM’nin çıkardığı kanundan fazla kararname imzaladı Cumhurbaşkanı. Her şeye o karar veriyor. Atamalara, ihalelere, kupon arazilerin kime, kaça satılacağına, yapılacak köprünün yerine, vergi oranlarına, asgari ücrete... Saymakla bitmez.  Yangın söndürmeye koşmak için bile Cumhurbaşkanı'nın talimatını bekliyorlar. “Seçimli otokrasi” diyor dünya Türkiye’deki rejime. Neo-patrimonyal sultanizm diyor Prof. Ersin Kalaycıoğlu. “Hibrit” diyor kimi. Demokrasi diyen yok.

“Herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma...” diye yemin etti Tayyip Erdoğan.

Düşüncesini ifade etmekten korkan bir toplum oluşmasına neden olan rejimin lideri hangi özgürlükten bahsediyor acaba? İfade özgürlüğü? Basın özgürlüğü? Sendika özgürlüğü? Gösteri ve protesto özgürlüğü? 

Yok öyle özgürlük mözgürlük! Grevlere yasak koyduğu için iş dünyasından alkış bekleyen bir cumhurbaşkanından bahsediyoruz. “Olağanüstü hali biz iş dünyamız daha rahat çalışsın diye yapıyoruz” dediydi hatırlayın. “Soruyorum. İş dünyasında herhangi bir sıkıntınız, bir aksamanız var mı?” dediydi. “Şimdi biz grev tehdidi olan yere OHAL’den istifadeyle anında müdahale ediyoruz... Bunun için kullanıyoruz biz OHAL’i” dediydi demokrasiye bağlılık yemini eden Cumhurbaşkanı.

En doğal protesto haklarını kullanan Gezi direnişçilerini kriminalize eden bir cumhurbaşkanından bahsediyoruz. “Gezici” dediği vatandaşlarına kinle, nefretle yaklaşan. Onlara “sürtük” diyen, “çürük” diyen cumhurbaşkanından. 

Bir de tarafsızlık sözü var partili cumhurbaşkanının ettiği yeminde. Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığında tek bir gün tarafsız davrandığını gören oldu mu? Her gün muhalefete en ağır üslupla yüklenen partizan söyleminden hiç vazgeçti mi? Cumhurbaşkanı yetkileri kullanan bir Akape genel başkanı oldu hep.

Kampanya boyunca muhalefet aleyhine yürütülen karalama kampanyasına öncülük etti devletin başı. Montaj kasetler izletti ahaliye. Sonra da “Seçim dönemi boyunca söylemedikleri yalan kalmadı, siyaset tarihimizin en rezil kampanyasını yürüttüler” dedi muhalefet için.

Yemin etti de bir şeyler değişecek diye bir beklentiye giren, umutlanan varsa söylemiş olayım.

Daha önce de yemin etmişti.

Namusu ve şerefi üzerine.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi