Mehmet Şandır
TÜRKİYE DÜŞMANLARI, TARİHİN YÖNÜNÜ DEĞİŞTİREMEYECEKSİNİZ!
“Güzel şeyler de oluyor hayatta” diye yazıya başlayacaktım. Türk Devletleri Teşkilatı’nı ve KKTC’nin gözlemci olarak kabul edilmesinin anlam ve önemini yazacaktım.
“Her hafta gündemi yorumlamak adına, gerçekleri söylüyoruz diye sürekli sorun konuşmak herkesi, doğrusu bizleri de yordu… Biraz mola” diyerek Türk Dünyası’nın “kademeli bütünleşme” kararını bir umut ve müjde olarak okuyucularıma aktaracaktım.
İstanbul, Beyoğlu ilçesi İstiklal Caddesi’nde patlatılan bomba haberi geldi.
Unutmaya başladığımız kitlesel katliamı hedefleyen bir terör eylemi ile yeniden karşılaştık; bu tür olayları unutmuştuk, kendini hatırlattı. Sebebi biliyoruz, amacı ve sonuçları da… Hayatını kaybedenlere ve yaralananlara üzüldük; ölenlere rahmet diliyoruz, yaralılara acil şifalar olsun.
Terörü, teröristleri ve Türkiye düşmanlarını Allah kahretsin…Tüm şer odakları bilsinler ki, Türkiye’nin ve Türk Dünyası’nın yürüyüşünü durduramayacaklar, tarihin akışını değiştiremeyecekler!
Paniklemeye, abartmaya gerek yok; milletçe dik durmalıyız…
Bu hafta biz, yine de güzel şeylerden konuşalım…
Türk Birliği’ne giden yolların taşları döşeniyor, Türk Yüzyılı’nın güneşi doğuyor!
Türk Dünyası’nın kalbi geçen hafta Özbekistan’ın Semerkand şehrinde attı; Türk Devletleri Teşkilatı, kuruluşundan sonra ilk toplantısını üye Devletlerin liderleri vegözlemci üye Macaristan Başbakanı’nın katılımıyla yaptı.
Türk Dünyası, işbirliğinden kademeli bütünleşmeye doğru ilerliyor.
Kardeşlik, dostluk, dayanışma ve kültürel yakınlaşma ile başlayan işbirliği, ekonomik, güvenlik ve siyasi bütünleşmeye doğru ilerlerken hızla stratejik güce dönüşüyor.
Yeni bir dünya kurulmaktadır.
Küreselleşen dünyada yeni bir bölgesel güç oluşmaktadır.
Türk Dünyası, küreselleşme olgusunu ve bilginin gücünü bir sömürü ve baskı aracına dönüştüren kapitalist dünyanın şerrinden korunmak için yeni yüzyılı ve yeni dünya düzenini yeni bir güç merkezi oluşturarak karşılamaktadır; olan bu!
Bu süreç Sovyetler Birliği’nin dağılması ile başladı. 1991 yılında bağımsızlıklarını ilan eden Ortaasya Türk Devletlerinin liderleri ilk kez 1992 yılında Ankara’da toplandılar. Devlet Başkanları, Bakü toplantısında (2009) Nahçıvan Anlaşması’nı imzaladılar. Böylece Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) resmi olarak kuruldu.
2019’da Özbekistan’ın 2021 yılında Türkmenistan’ın tam üye olarak katılmasıyla çekirdek kadro tamamlandı; Türk Birliği ve Turan Hayali ufukta gözüktü…
2018’de Macaristan, 2022 de KKTC gözlemci statüsü ile Birliğe katıldılar.
Rusya, Kafkasya, Ortadoğu, Balkanlar, İran ve diğer coğrafyalarda yaşayan Türk ve Akraba Toplulukların hatta dost komşu ülkelerin de katılımı ile hamuru dostlukla karılmış, barış ve huzurun garantörü bir yeni küresel güç doğacaktır, inşallah…
2019 Bakü toplantısında üye ülkeler, ilişkilerini işbirliğinden kademeli bütünleşmeye doğru taşımaya karar verdiler. 2021 İstanbul toplantısında ise Türk Konseyi’nin adı Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) olarak değişti ve teşkilat tam teşekküllü bir uluslararası kuruluşa dönüştü. Ayrıca Türk Dünyası 2040 Vizyonu Belgesi oluşturularak kabul edildi. Böylece Türk devletlerinin bütünleşme çabalarını destekleyen ve işbirliğinin uzun vadeli hedeflerini ortaya koyan yol haritası ortaya çıkmış oldu.
TDT’nin ana karar alma organı Devlet Başkanları Konseyi’dir. Bu Konseye, Dönem Başkanlığı görevini üstlenen ülke, başkanlık etmektedir. Dışişleri Bakanları Konseyi, TDT’nin faaliyetlerini ve mali konularını denetlemektedir. Aynı zamanda, Kıdemli Memurlar Komitesi çalışmaları koordine eder ve Dışişleri Bakanları Konseyi’nin kabul etmesi ve Devlet Başkanları Konseyi’nin de onaylaması için taslak belgelere nihai şeklini verir. Aksakallar Konseyi ise istişare kuruludur.
Teşkilatın bünyesinde TÜRKSOY ve TÜRKPA’nın yanı sıra, Türk Akademisi, Türk Kültür ve Miras Vakfı, Türk Ticaret ve Sanayi Odası, Türk Devletleri Teşkilatı Gençlik Platformu, Türk Üniversiteler Birliği ve Türk İş Konseyi gibi kurumların sayısı her geçen gün arttırılmaktadır.
BENCE
Türk Dünyası’nın çatısı çatılmakta, görkemli gövdesi ortaya çıkmaktadır.
Türk Dünyası, coğrafyasının, tarihinin ve kültürünün jeopolitik değeri ile özgül ağırlığı yüksek bir küresel güç adayıdır. Birilerinin bundan rahatsızlık duyması doğaldır; terör canımızı yaksa da sivrisinek ısırması kadar etkili olacaktır…
Ümit ederim ki, dünya için yeni bir huzur ve barış adası oluşturmayı başarırız; buna insanlığın çok ihtiyacı bulunmaktadır.
Sınırlarımız ötesinde “…dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız” diyen Büyük Atatürk’ün vasiyetini yerine getirmekteyiz.
Gaspıralı İsmail’in “dilde, fikirde ve işde birlik” ve Yusuf Akcura’nın “Türk birliği” hayali gerçek oluyor.
“Suyu Arayan Adam” kitabında Turan’ı aramak için Rusya’ya gittiğini söyleyen Şevket Süreyya Aydemir’e müjdeler olsun; Turan kuruluyor.
Ömrünü bu yolda tüketen Alparslan Türkeş’in emekleri boşa gitmeyecek!
Bunlar az şeyler değil…