Serap Durusoy
Sefalet Ücreti
Günlerdir gözümüz kulağımız Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplantılarında idi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ev sahipliğinde ilk toplantısını 10 Aralık'ta, ikinci toplantısını 16 Aralık'ta, üçüncü toplantısını ise 19 Aralık'ta yapan komisyon, dördüncü toplantısını perşembe ya da cuma günü olacağı belirtilmesine rağmen beklenmedik bir şekilde salı günü akşam saatlerinde gerçekleştirdi. Dördüncü toplantının aniden PPK toplantısı öncesinde gerçekleşmesi elbette ki tesadüfi değil. TÜRK-İŞ’in katılmadığı dördüncü toplantıda masada olmayan işçiye verilen ve Çalışma Bakanı Sayın Işıkhan tarafından en dengeli şekilde belirlendiği savunulan asgari ücret 22 bin 104 olurken işverene asgari ücret desteği de 700TL’den 1000 TL’ye çıkarıldı. Görülen o ücretine 49 dolar zam yapılan asgari ücretli faiz indirimine alan yaratmanın mağduru oldu ve iş dünyası lobisi kazandı.
Salı gününe kadar hükümet kanadından gelen açıklamalar, asgari ücretin her iki kesimi de memnun edecek dengeli bir rakam olacağı şeklindeydi. Ancak asgari ücrete yüzde 30 fakat işverene yüzde 43 zam verilmesiyle ekonomi yönetimi uyguladığı politikanın sınıfsal bir tercihinin olduğunu bir kez daha ortaya koydu ve işçi sefalete mahkûm edildi.
Dünkü AKP grup toplantısında Sayın Erdoğan’ın bu rakamda bir iyileştirme yapacağı umudu gerçekleşmediği gibi “işçiyi ezdirmedik” söylemleri yine gündeme taşındı. Ancak hayat pahalılığının olduğunu kabul edip asgari ücreti asgari yaşam koşullarını sağlayamayacak kadar artırmak, söylem ve eylem çelişkisinin en bariz örneğini oluşturuyor. Diğer yandan Yeniden Değerleme Oranı yüzde 43,83 olarak belirlenmişken, kiralara yüzde 63 zam yapılırken ve dahası enflasyon yukarı yönlü revize edilirken asgari ücretteki bu tablo sürecin başarıyla yönetilemediğini de ortaya koydu. Tüm bunlar gösteriyor ki ekonomi yönetimi, enflasyonla mücadeleyi tasarrufla değil ücretliler üzerinden alım gücünü düşürerek sürdürmeye devam edecek. Hal böyle olunca sefalete teslim edilen bir başka kesim olan emeklilerin durumu da vahametini koruyor.
Sayın Şimşek IICEC Konferansı'ndaki konuşmasında, Türkiye ekonomisi ve küresel ekonomi hakkında yaptığı değerlendirmede Türkiye’nin yüksek gelirli ülkeler grubuna girme potansiyelinde olduğunu belirterek, ‘‘Türkiye, yaşlanmadan zenginleşme fırsat penceresine halen sahip” değerlendirmesinde bulundu. Peki yaşlanınca fakirleşme sorunu ne olacak? Emeklilerin hali ortada. Market ve pazar artıkları ile beslenmek zorunda kalıyor.
Özellikle gıda enflasyonunu en ağır şekilde yaşayan ücretlileri çok daha zor günler bekliyor. Zira tarımda girdi enflasyonu ekimde yükselişini sürdürdü. Tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım -GFE) ekimde aylık bazda yüzde 2,75 yıllık bazda ise yüzde 32,59 arttı. Tarım üretici enflasyonu ise kasım da aylık bazda yüzde 8,88 artarken yıllık bazda yüzde 46,91 yükseldi. Gıda enflasyonundaki artışın habercisi olan veriler, gıdanın düşük gelir grubunun harcama kalemi içerisinde önemli bir yer tuttuğu göz önüne alındığında önümüzdeki yaşanılan enflasyonun daha da yükseleceğini gösteriyor.
Buna rağmen Sayın Şimşek konuşmasında, enflasyonda gerçekten ciddi düşüş olduğunu ve bu düşüşün devam edeceğini belirtti. Bu programın ana hedefinin fiyat istikrarı olduğunu vurgularken Şimşek’in kamu bütçesindeki açığı göz ardı ettiği görülüyor. Her ne kadar MB Başkanı Sayın Karahan, zaman zaman yaptığı değerlendirmelerde, maliye politikasından destek almak istediğini belirtse de şimdiye kadar bu desteğin gelmediği görülüyor. Sadece MB’nin politikaları ve sadece ücretliler üzerinden yürütülen mücadeleden şu ana kadar ciddi bir başarı elde edilemediği gayet açık. Bu bağlamda ücretlileri enflasyonun potansiyel suçlusu olarak değerlendirmekten vazgeçilmesi gerekiyor. Ücretlilerin ve emeklilerin yaşadıkları refah kaybı enflasyonla mücadelenin bir mazereti olarak kabul edilemez. 2024 yılının emekliler yılı olacağı belirtilmesine rağmen sefalet yılına dönüştü. Umarım bu yılda başka emekçi kesimlere atfedilmez.
Her yıla yeni umutlarla giriyoruz. Ama umutlar yeni zorluklar ve yeni sefaletlere dönüşüyor. Bu yılda zor geçecek ve zorluklarla mücadele yılı olacak gibi görünüyor. Dahası 31 Aralık akşamı vergiler, harçlar, elektrik ve doğal gaza gelecek zamlar açlık sınırında yaşayan ücretlilerin fakirleşmesini artıracak ve mücadelesini zorlaştıracak.