22 ay sonra gelen faiz indirimi

Salı günü akşam saatlerinde “Acil” kodu ile toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yaptığı dördüncü toplantının ardından, alelacele açıklanan yeni asgari ücretin ardından dün yapılan 2024 yılının son Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısı, daha da ilginç bir hal almıştı. Çarşamba günü akşam saatlerinde açıklanan “Para Politikası Metni” ile kafalar bir tur daha karışsa da Merkez Bankası, genel beklentiye paralel politika faizini 250 baz puan indirerek %50’den %47,5’e indirdi. Bu indirim 22 ay sonra gerçekleşen ilk faiz indirimi olma özelliğine sahip.

Bu arada yapılan planlama gereği 2025 yılında 8 kez Para Politikası Kurulu toplantısı yapılacak. Bu sayı 2002’den bu yana 12 idi. 2025 yılının ilk toplantısının ne zaman yapılacağı henüz belli değil. Ocak ve Şubat aylarında enflasyon yüksek gelecek. O nedenle faiz indirimlerine devam edilecekse ilk toplantının Şubat ayında yapılmasını tercih ederim. Dün yapılan faiz indiriminin ardından Ocak ayında da 250 puanlık bir indirim bu kısa sürede fazla olabilir.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplantısı neden aniden yapıldı da karara bağlandı diyecek olursanız PPK toplantısı öncesi asgari ücretin netleşmesi istenmiş olmalı. Diyeceksiniz ki; toplantının gün ve saati belli iken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ‘Perşembe veya Cuma günü açıklanır’ dedi. O kadar ince düşünmeye gerek yok. Burası Türkiye deyip geçmenizi tavsiye ederim. Öbür türlüsü çok yorucu oluyor.

Asgari ücrete yapılacak zam ile ilgili genel beklenti %30-35 bandında olacağı yönünde idi. Son günlerde beklentilerin bir bölümü %40 ve üzerinde olabileceği şekline bürünürken yapılan %30’luk zam sürpriz olarak değerlendirilebilir. İşveren için güzel olan bu sürpriz, elbette çalışanlar için acı bir sürpriz oldu. Merkez Bankası’nın da enflasyon ile mücadelede elini biraz olsun rahatlattığı için kurumsal açıdan memnun olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil.

Son üç ayda yüksek gelen enflasyon verileri sonrasında, Aralık toplantısına ilişkin beklentiler ‘faiz indirimi yapmaz ile 250 baz puanlık bir faiz indirimi yapar’ arasında değişiyordu. Genel yoğunlaşma ise 150 baz puanlık bir faiz indirimi yapılacağı yönünde idi. Ancak asgari ücrete yapılan %30’luk zam sonrasında eli rahatlayan Merkez Bankası, acaba ilk adımı 250 baz puanlık bir indirim ile atar mı soru işaretini de beraberinde getirmişti.

İlginçtir; “Sessiz Dönem”de olması gereken Merkez Bankası, toplantıya on yedi saat kala “2025 Para Politikası” metnini açıkladı. Açıklamanın zamanlama olarak son derece hatalı olduğunu ve toplantı öncesi kafalarda yeni soru işaretleri yarattığını söylemek mümkün. Bunun sonrasında acaba 250 baz puandan fazla bir faiz indirimi olur mu sorusu da küçük harflerle dillendirilmeye başlanmıştı.

Asgari ücret ile de ilgili birkaç cümle yazmak istiyorum. Sürecin başlangıcında açıklanacak yeni asgari ücretin işçiyi de işvereni de memnun etmeyeceğini düşünüyordum ama sonuç işvereni gayet memnun etmiş görünüyor. 2021 yılından mevcut ekonomi yönetimi göreve gelene kadar geçen dönemde uygulanan ekonomi politikasının mağdur kesimlerinden birisi de dar gelirlilerdi. Yanlış politikalardan dönüp rasyonel politikalara geçilmesine rağmen yine aynı kesimler bu politikanın da mağduru olmaya devam ediyorlar.

Enflasyon ile mücadelede en ön safa asgari ücretliler yerleştirildi.

Zamlı hali ile 22.105 TL olan asgari ücretin bugünün Türkiye’sinde yetersiz olduğu gayet net. Dolar bazında diğer gelişmekte olan diğer ülkelere göre yüksek kaldığı doğru, ama TL olarak bu asgari ücret ile geçinmek her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Bugün itibari ile açlık sınırı yaklaşık 20.000 TL. Üç dört ay sonra maalesef asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı haberleri okumaya başlayacağız.

Fiyatlama davranışı o kadar bozuldu ki; fiyat istikrarını sağlamadan asgari ücrete ne kadar zam yaparsanız yapın satın alma gücünde kalıcı bir iyileşmeye neden olamayacağı da bir başka gerçek.

Zor geçen bir yılı tamamlamak üzereyiz. Finansal piyasalara 2025’e göre daha pozitif yaklaşsak da başta jeopolitik riskler olmak üzere pek çok riskin masanın üzerinde olduğunu da unutmamak lazım.

Mevcut şartlar altında 2025 yıl sonunda enflasyonun %28’e gerileme ihtimali matematik olarak mümkün. Eğer enflasyon %28 olacaksa politika faizinin de yıl sonunda %30 seviyesinde olmasını beklerim. Bir başka ifade ile enflasyonun iki puan üzerinde bir politika faizi görebiliriz. Bu da her toplantıda 250 puanlık faiz indirim adımları görme ihtimalimizi yüksek kılıyor.

Ancak büyüme tarafında hala riskler var. Trump’ın uygulayacağı politikaların dünya ekonomisinin büyümesi üzerinde aşağı yönlü bir baskı yaratması muhtemel. Avrupa bölgesinde yaşanan sorunları da eklersek (döviz kuru ve asgari ücret gibi) rekabet koşullarını zorlaştırıcı parametrelere rağmen dış talepten büyümeye arzulanan desteğin gelmesi çok gerçekçi değil. Faiz oranları kademeli biçimde düşecek olsa da sıkı para politikasının devam edeceği vurgusu iç talepte de ciddi bir canlanmayı en azından yılın ilk yarısında pek de mümkün kılmıyor.

2025 yılının siz değerli okurlara ve sevdiklerinize, başta sağlık olmak üzere huzur, mutluluk, başarı ve bereketli kazançlar getirmesini diliyorum. Yüzümüzün güldüğü günlerin sayısının daha fazla olduğu bir yıl olmasını dilerim.

Sağlıcakla kalın. Seneye görüşürüz :)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mert Yılmaz Arşivi