
Serap Durusoy
Eksik Ayaklı Politikanın Yenilgisi
Ülke olarak zor bir politik ve ekonomik süreçten geçiyoruz.
Haliyle bugünlerde her zamankinden daha fazla huzur ve mutluluk dileklerine ihtiyaç duyuyoruz.
Elbette yaşamakta olduğumuz karmaşık siyasal iklimin bir ekonomik maliyeti de söz konusu. Hem piyasalar hem de ekonomik aktörler yaşanılan gelişmelere karşı tepkisiz kalmadı.
Buna rağmen hükümet kanadından ve ekonomi yönetiminden ekonomik aktörleri ve piyasaları rahatlatmaya yönelik açıklamalar ardı ardına geldi.
Öncelikle Sayın Erdoğan kabine toplantısının ardından yaptığı değerlendirmede “Ekonomide suni dalgalanma olmuştur. Ekonomi programımız sayesinde elde ettiğimiz kazanımlara halel gelmesine asla izin vermeyeceğiz” değerlendirmesini yaparken, Sayın Şimşek de son gelişmelerin enflasyon üzerinde kalıcı bir etki yaratmayacağına yönelik açıklamalarda bulundu.
Bu yorumların aksine TCMB’den ise Nisan ayı için enflasyonda yukarı yönlü risklerin arttığı açıklaması geldi.
Sayın Karahan “TCMB’nin fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda sahip olduğu tüm araçları piyasa kuralları içinde kararlılıkla ve etkili bir şekilde kullanmaya devam edeceğine ve talep koşullarının dezenflasyon sürecini bozmasına izin vermeyeceğiz değerlendirmesini yaptı.
Ancak bütçe ve cari açık koşullarının bu sürece eşlik etmediği gerçeği gözden kaçırılıyor.
Hal böyle olunca ücretliler üzerinden yürütülen talebi baskılayıcı dezenflasyon politikasının tek başına enflasyonu önlemede yetersiz kaldığı gerçeği ile bir kez daha yüzleşildi.
Yani aslında uygulanmakta olan eksik ayaklı politikanın başarısız olduğu gerçeğinin kabul edilmemesinin bir yenilgisi var.
Üstelik bu yenilginin en büyük mağduru da açlık ve yoksullukla mücadele yorgunu olan düşük gelir grubu.
Her ne kadar siyasi otorite kanadından sürekli olarak yeterli bir ücret artışı yapıldığı ve işçi memur ve emeklinin enflasyona ezdirilmediği yönünde açıklamalar yapılsa da Türk-İş’in Mart 2025 verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 23 bin 615 TL’ye, yoksulluk sınırının ise 76 bin 922 bin TL’ye ulaşması ücretlerin ocak ayından beri ne denli eridiğini ortaya koyuyor.
Haliyle bu durum ailelerin küçük bireyleri olan çocukları da yoksullukla baş başa bırakıyor.
Nitekim TÜİK’in 2024 Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu verilerine göre çocukların yüzde 9,2 si maddi imkansızlıklar nedeniyle yeni giysiye sahip olamadığı görüldü. Maddi yetersizlikler nedeniyle çocukları günde en az bir meyve ve sebze tüketemeyen hane halkı oranı yüzde 10. Diğer nedenlerle tüketemeyen hane halkı oranı ise yüzde 3,3 olarak tahmin edilirken maddi yetersizlik nedeniyle çocukları için evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayamayan hane halkı oranı da yüzde 22,2.
Veriler, yüksek gıda enflasyonu ve yaşanılmakta olan ekonomik krizin çocuk yoksulluğundaki derinleşmeyi ortaya koyarken çocukların refah kaybını ve yoksulluğunu önlemeye ilişkin ekonomik ve sosyal politikaların gerekliliğini de gösterdi.
Bu gerçekliğe rağmen TÜİK’in 2024 yılına ait İstatistiklerle Yaşlılar çalışmasının sonuçlarına göre Türkiye yaşlı nüfusunun son beş yılda yüzde 20 artarak 9 milyon 112 bin 218 kişiye ulaşması ve Türkiye nüfusunun hızla yaşlanmakta olması, doğurganlığı artırıcı tedbirlerin hayata geçirilmesine neden oldu.
2025 yılının ‘aile yılı’ ilan edilmesi bağlamında doğan çocuklar için geçerli olacak doğum yardımı hayata geçirildi. Buna göre 1 Ocak ve sonrasında doğan birinci çocuk için tek seferlik 5 bin TL ikinci çocuk için başvurunun yapıldığı ay itibarıyla 5 yaşını tamamlayana kadar aylık 1.500 TL üçüncü ve sonraki çocuklar için başvuru yapıldığı an itibariyle 5 yaşını tamamlayana kadar aylık 5.000 TL ödeme yapılacak. Ancak bu yardımların çocuk sahibi olma konusunda ikna edici yeterlilikte olmadığı gayet açık. Üstelik enflasyon beklentileri de bunu destekler nitelikte.
Her ne kadar TCMB Mart 2025 Sektörel Enflasyon Beklentileri Raporu’na göre piyasa katılımcılarının enflasyon beklentileri yüzde 24,6’ya ve reel sektörün ise yüzde 41,1 seviyesine gerilese de hane halkı beklentisinin yüzde 59,3 seviyesine ulaşması özellikle hane halkı beklenti yönetimi konusunda başarılı olunamadığını ortaya koyuyor.
Ayrıca hane halkının yaşadığı enflasyonun resmi rakamların çok üzerinde olması ve kendine ait bir veri seti üzerinden enflasyon yaşıyor olması nedeniyle yapılacak bu çocuk yardımlarının ailelerin çocuk sahibi olma konusundaki isteksizliğini önlemede başarılı olması oldukça zor görünüyor.
Ağır Ekonomik Tabloya Rağmen
06 Mart 2025 Perşembe 07:00Beklentiler Ayrışıyor
27 Şubat 2025 Perşembe 00:09Kalıcı Enflasyon Düşüşü Mü?
13 Şubat 2025 Perşembe 07:00Enflasyon Beklentisi
30 Ocak 2025 Perşembe 07:00Çaresizlik
09 Ocak 2025 Perşembe 00:18Sefalet Ücreti
26 Aralık 2024 Perşembe 00:13Ekonomide Dram
19 Aralık 2024 Perşembe 00:08Geliyor Gelmekte Olan
12 Aralık 2024 Perşembe 07:00Sembolik Kalanlar
21 Kasım 2024 Perşembe 00:55Aynı Ritüel
14 Kasım 2024 Perşembe 00:25



